Buğrahan Doğangil - DUVAR

Buğrahan Doğangil - DUVAR

Stockholm Sendromu Değil Eskişehir Sendromu

Öncelikle Stockholm Sendromu nedir onu açıklayayım…

“Stockholm Sendromu, bir kişinin kendisine zarar veren veya baskı uygulayan birine karşı olumlu duygular geliştirmesiyle karakterize edilen bir psikolojik durumdur. Bu durum, genellikle rehin alma olaylarında gözlemlenir ancak diğer baskıcı ilişkilerde de ortaya çıkabilir.” şeklinde literatürde tanımlanır. Stockholm Sendromu amiyane tabirle ise “celladına aşık olma durumu” demek.

Bu İsveç’ten ithal sendrom zaman zaman Eskişehir semalarına da uğruyor. Ben de o yüzden kentimizde karşımıza çıkan bu duruma yerli ve milli bir isim buldum, adına da Eskişehir Sendromu dedim.

Eskişehirspor’umuz son yıllarda yaşadığı büyük kabustan bir parça olsun, daha yeni uyandı. Bölgesel Amatör Lig’e kadar düşen ve bu ligden maalesef geçen sezon çıkamayan canımız ciğerimiz Eskişehirspor’umuz bu sezon şampiyonluk ipini göğüsledi ve biraz olsun rahat nefes aldık.

Bu şampiyonluk kağıt üzerinde baktığımızda Eskişehirspor gibi dev bir camia için büyük bir hadise gibi görünmeyebilir ancak; içinde bulunduğumuz maddi durum ve son yıllarda yaşananlar sonrası içinde bulunduğumuz manevi durum göz önüne alındığında çok anlamlı, tarih boyunca unutulmayacak bir şampiyonluk elde ettik.

Bunu Eskişehir olarak hep birlikte başardığımıza inanıyorum. Ateşten gömleği giyen, en zor günlerden birinde Eskişehirspor yönetimini devralan Başkan Ulaş Entok ve yönetim kurulu üyelerinin şampiyonluktaki payı da asla tartışılmaz.

Buradan bir kez daha en ufak emeği geçen herkese, en kötü zamanlarda elini taşın altına koyan tüm yönetimlere, büyük taraftara teşekkür etmek istiyorum.

Lakin gel gelelim şehirde şampiyonluk sonrası Eskişehirspor özelinde atmosfer birden renk değiştirdi. Taraftar yıllar sonra gelen şampiyonluğun coşkusunu yaşamaya devam ederken, karşımıza hayatın bir gerçeği çıktı. Kongre süreci…

Evet, Es Es’te kongre hazırlığı var. Ortada da şampiyon olmuş bir yönetim, şehirden bazı İrlandalılar dışında tam destek almış bir Eskişehirspor var.

Fakat birileri çıkıyor Eskişehirspor’un bu hallere düşmesinde büyük payı olan Halil Ünal’ın yeniden başkan olması gerektiğini savunuyor. Bu fikri basından, sosyal medyadan Eskişehir kamuoyuna empoze etmeye çalışıyor. Öyle alelade çıkışlar değil bunlar. Belli ki organize bir Halil Ünal çalışması var. Halil Ünal’ın bu konuda çok istekli olmamasına rağmen aday gösterilmek istendiği bilgisi kulislerde dolaşıyor. Hatta Ünal’ı başkanlığa AK Parti Eskişehir Milletvekili Nebi Hatipoğlu’nun getirmek istediği de kulis dedikoduları arasında.

Halil Ünal, Eskişehirspor için mücadele vermiş bir isim olabilir. Seversiniz, sevmezsiniz orası da ayrı konu ancak; Ünal Eskişehirspor’a isteyerek ya da istemeyerek ciddi zarar vermiş bir figür olarak karşımıza çıkıyor. Bunu da Eskişehir’de bilmeyen yok. Halil Ünal’ın başkan olması demek yukarıda da açıkça ifade ettiğim gibi Eskişehirspor’un celladına aşkını ilan etmesi demektir. Bu bence kabul edilemez, söz konusu dahi edilemez bir durum.

Ünal’ı savunanlara bakıyorum, eski başkan dışında hiç kimsenin Eskişehirspor’un ihtiyacı olan parayı toplayamayacağını savunuyorlar. Yahu Ünal kadar tartışmalı bir isim bu parayı topluyor, Ulaş Entok yönetimi veya taze bir kan aday olup bu paraları toplayamıyor mu? Toplayamıyorsa bu şehrin ayıbı olur.

Bu şehir sadece neden Halil Ünal’a güvensin? Tek çare nasıl borçlu dönemlerin öne çıkan figürü Halil Ünal olabilir? İnsan sormadan edemiyor, siz aklınızı mı yitirdiniz?

Sanki Halil Ünal başkan olsa cebinden 50 milyon verecek…

O işleri geçiniz kimse o parayı ortaya koymaz. Koyacak olsalar bu kulüp kapanma tehlikesiyle karşı karşıyayken koyarlardı. Şimdi biraz olsun başarı gelince mi ortaya çıkmaya karar verdiler? Madem Eskişehir’in ileri gelenleri Eskişehirspor konusunda samimiler Entok yönetimine ya da geçmişte bizi karanlığa sürüklemeyen, yeni kurulacak bir yönetime de aynı maddi, manevi desteği versinler. Samimi değillerse o ayrı…

Halil Ünal tek çaremiz olamaz, isterse bunları söylediğim için herkes bana sırtını dönsün, kulübün kapısından içeri sokmasınlar ama ben elimden geldiğince her an Eskişehirspor mücadelesinin içinde olan bir taraftar olarak Halil Ünal’a karşıyım. Eskişehirspor’u karanlığa sürükleyen herkese karşıyım!

Bu dedikodular, bu celladına aşık olan kesim Eskişehirspor’a toparlanma sürecinde bir gram katkı sağlamaz, aksine zarar getirir. Ben Eskişehirspor’un aleyhine olan her şeye karşı dururum. Eskişehirsporluyum diyen herkesin de aynı duruşu göstermesi gerektiğini düşünüyorum.

Eskişehirspor iyi olsun istiyorsak Eskişehir Sendromu’na teslim olmamalıyız!

Herkese mutlu hafta sonları diliyorum. Sevgiyle kalın…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Buğrahan Doğangil - DUVAR Arşivi