
Seda Kağıtcı
Umudumuz büyük
Çocuklarımız bizim geleceğimiz, çocuklarımız en değerli varlıklarımız, çocuklanmız yarınlarımızın teminatı. Onları koruyup kollamak da biz büyüklerin en temel görevi. Anne ve babalar nasıl ki çocuklarını hayırlı birer evlat olarak, vicdanlı ve ahlaklı yetiştirmekle yükümlüyse, öğretmenler çocukların vatana millete yararlı, iyi işler yapan bireyler olmalarını sağlamakla yükümlüyse, okullar çocuklara doğru eğitim ve öğretimi vermekle yükümlüyse toplum olarak bizler de çocuklarımızı her türlü zarardan ve kötü insanlardan korumakla yükümlüyüz. Bu en başta bizim insanlık görevimiz.
Her gün gibi televizyon kanallarında yada internette birbirinden iğrenç haberler izliyoruz çocuklara yapılan cinsel istismarlara yönelik. Tacizler, tecavüzler, sapıkların, psikopatların sapkın emellerine kurban giden masum fidanlar... Yazık oluyor çocuklarımıza. Yarınları olmadan küçücük bedenleri kara toprağa giriyor bazılarının. Oysa bir çocuk kolay mı yetişiyor? Ana babalar neler çekiyor o çocuğu büyütmek için. Gözünün içine bakıyor, saçının teline zarar gelse çocuğunun, o ana babanın içi yanıyor.
Eğitim şart diye boşuna haykırmıyoruz. Çocuklarımız okusunlar, okusunlar ki bu sapıklıklar, bu cahillikler, bu çirkin düşünceler, davranışlar bir an önce son bulsun. Okusunlar ve iyi birer eğitim alsınlar ki bilinçlensinler. Yeri geldiğinde "Hayır" demeyi öğrensinler. Neyin doğru, neyin yanlış olduğunu bilsinler. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün de dediği gibi "Cehalet yenilmesi gereken en büyük düşmandır." Unutmayalım ki şimdi çocuklarımıza, kadınlarımıza zarar veren bu iğrenç beyinler de bir zamanlar çocuktu. Onlar eğer zamanında adam gibi yetiştirilselerdi, belki de şimdi bu davranışları sergilemeyeceklerdi, kim bilir... Ne olursa olsun ben şunu savunuyorum, eğitim önce ailede başlıyor. Aile evladını nasıl yetiştirirse, ona nasıl terbiye verirse, aile çocuğuna nasıl iyi örnek olursa çocuk da önce anne babasını kendine rol model olarak alıyor.
Fakir olabiliriz, aklımız kıt olabilir, sakat yada özürlü olabiliriz, rahat bir hayat süremeyebiliriz, türlü dertlerimiz olabilir, borç batağına saplanmış olabiliriz, her şey ama her şey olabiliriz. Ama bunlar insan olmamızı, vicdanlı ve merhametli olmamızı engellemez!..
İnsanın en büyük zenginliği merhameti ve vicdanıdır. Her şey insanlar içindir. Bu gün iyi durumdaysak, halimiz vaktimiz yerindeyse, yarın kötü duruma düşebiliriz. Bu gün sağlıklıysak, yarın sağlığımız bir anda elimizden gidebilir, bu gün elimiz ayağımız tutuyorsa ve sağlam bir insansak, yarın sakat kalabilir, yarım bir insan haline gelebiliriz. Her şey Allah'tan gelir ve Allah her yaptığımız iyiliğin mükafatını, her yapılan kötülüğün de cezasını er yada geç mutlaka verir.
Hayat faturalı hat gibi değil, kontörlü ve bir bakıyorsun bir gün tak diye bitmiş. İşte ondan sonra yaptıklarınla anılıyorsun. Geriye senden güzel anılar kalmışsa ne mutlu. Hayata bırakabileceğimiz en güzel miras ise çocuklarımız... Onları yarınlara güzel hazırlayalım, sevgi dolu büyüsünler ve mutlu yetişsinler ki, topluma yararlı, güzel işler yapan iyi bireyler olabilsinler. Geleceğimiz çocuklarımıza emanet ve çocuklar sizden umudumuz büyük!..