1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Yine başladı "Batıyor-Çıkıyor" lafları iyi mi?

Şu sıralar kimi görsek, selam dahi vermezden önce sorduğu tek bir soru var?
-"Sende haber çoktur. Kimler batmış-çıkmış sen bilirsin" sorusu.
Eskişehir'de şu sıralar insanların ilgilendiği tek konu, kimin iflas ettiği, kimin iflasın eşiğinde olduğu.
Üstelik bu merak sahiplerinin büyük bir çoğunluğu da bu şehirde ticaret yapan insanlar.
Mevzu öylesine bir hale geldi ki, şehirde dedikodu adeta tavan yapmış durumda.
Öyle ki:
Koca koca firmaların isimleri konuşulmaya başlanmış kulaktan kulağa...
"O da zor durumdaymış", "Şu firma da batma noktasına gelmiş", "bunun batması diğer sektördeki insanları da batırıyormuş" gibi söylenti ve dedikodular adeta ayyuka çıkıyor.
Başka şehirleri bilmeyiz ama, Eskişehir'de dedikodu şeklindeki söylenti, tusunami'den de daha etkili bir doğal afet sanki.
Anında şehrin en ücra köşelerine kadar gidiyor bu söylentiler.
Çıkan söylentiler bir anda herkesi telaşa sürüklüyor.
Bankalar başlıyor sıkıştırmaya.
Daha önce telefonla çıkan krediler,bu kez çıkmamaya başlıyor.
Alacaklılar bir anda kapıda beliriveriyor.
Mal verecekler vermiyor.
Eldeki evraklar işe yaramaz bir hale geliyor.

Sonuç olarak...
İşi son derece düzgün, hesabı kitabı yerinde, mali yapısı güçlü firma ve kişiler bir anda cendereye sokuluveriyor.
Bir-iki firmanın batışı ya da bir iki kişinin batma noktasına geldiği haberleri bile, o batan firmalar ile batacağı söylenen kişilerle aynı sektörde iş yapanlara adeta kabir azabı yaşatıyor.

Sonuç olarak....
Ekonomi be piyasalar elbette sıkıntılı.
Bu sıkıntıyı küçüğünden büyüğüne ticaret yapan herkes zaten az ya da çok çekiyor.
Ancak...
Dedikodu ve söylenti, Eskişehir'de batmayacak firma ve kişileri batmayacaksa bile adeta batma noktasına getiriyor.
Anlayacağınız...
"Battı-Batıyor" söylentileri...
Ekonomi ve piyasalarda yaşanan olumsuzluğun bile üzerine çıkıp daha fazla zarar verir hale geliyor...
.....
Bana ne siyasetten, siyasetçiden...

Başta her geçen gün ağırlaşan yaşam şartları ve diğer etkenler siyasete olan ilgiyi tamamen yok etti.
İnsanların bir bölümü sadece siyasetle sadece seçim gündeme geldiğinde ilgileniyor.
Büyük bir bölüm, seçim sürecinde dahi ilgi duymuyor.
Kısacası...
Siyaset yapanlar ve çok dar bir çevre dışında siyasete karşı son derece büyük bir ilgisizlik var.
Aynı durum Belediyecilikte de çok farklı değil.
Hala bir çok insan kendi şehrindeki seçilmiş insanları dahi tanımıyor.
O nedenle...
Bizim sürekli bahsettiğimiz Eskişehir siyaseti Bin, bilemediniz 3 Bin kişinin etrafında dönüp dolaşıyor.
Konuştuğumuz siyasi gelişmeler, partilerin yapmış olduğu faaliyetler, milletvekillerinin birbirleriyle olan diyalogları, kavgalar gürültüler hep bu 3 Bin kişi etrafında anlam buluyor.
850 Bine varan bir nüfusa sahip bulunun Eskişehir'de, nüfusun neredeyse tamamına yakını için siyaset ve siyasi gelişmeler hiçbir şey ifade etmiyor.
Çünkü...
Vatandaşın siyasetle ne alakası var, ne de siyasete merakı.
Bu tespitin ardından şöyle bir tablo çıkıyor ortaya.
Yönetmek isteyen ve yönetenlerle, yönetilenlerin tercih ve öncelikleri oldukça farklı.
Demek oluyor ki...
Siyaset, belli bir hedefi olup bu hedefe ulaşmak için bu işi yapanlarla, bu kişilerin etrafında toplanan kişiler haricinde diğerleri için hikayeden öte bir şey değil.
.....


Dolandırıcılar eskiden hayal satardı, şimdi korku üzerinden iş bitiriyor
Sülün Osman'ı tanımayan yoktur.
Bilinen en ünlü dolandırıcıdır.
Galata Köprüsü'nden tutun da, Kız Kulesi'ne kadar İstanbul'da ne kadar yer varsa sanki kendi malıymış gibi satmıştır Anadolu'dan gelenlere.
Hatta.
Hacılara cennetten arsa bile satmışlığı vardır Sülün Osman'ın.
Yaptığı dolandırıcılıklar filmlere bile konu olmuştur.
Tanınmış bir başka isim de Banker Yalçın'dır.
Genç yaşına rağmen birçok kişiden yüksek miktarda faiz sözü ile paralar toplamış, kısa sürede ülkenin en zengin insanları arasına girmiştir.
Yaptığı iş kitaplara konu olmuştur.
Başkaları da var muhakkak ama bu iki isim Türk toplumunun hassasiyetlerini çok iyi değerlendirip, hayal satmak suretiyle büyük dolandırıcılıklara imza atmış, içinde eğitimliler de olmak üzere pek çok insan bu iki isme ciddi paralar kaptırmıştır.
Zaman içinde dolandırıcılığın boyutu değişti.
Çünkü toplumun hassasiyetleri değişti.
Hayal satın alma eğiliminde olan toplum, gelinen süreçte.korku sürecine girdi.
Bunu, dolandırıcılığın değişen boyutlarından anlamak mümkün.
Daha düne kadar dolandırıcılar tuzaklarına düşürdükleri insanları, kendilerini polis ya da savcı olduğunu söyleyip "PKK terör örgütü üyesi olduğunu biliyoruz" diyerek dolandırıyordu.
15 Temmuz darbe girişimi sonrasında da "Fetö terör örgütü üyesi olduğunu biliyoruz" diye dolandırmaya başladılar.
Eskiden hayallerine kavuşma ve çok para kazanma uğruna dolandırıcılara inananlar vardı.
Bu gün, korku yüzünden aynı dolandırıcılara inanan ve olan ne kadar parası varsa bu dolandırıcılara kaptıran insanlar var.
Ne diyelim?
Gelinen süreç de çok iyi gösteriyor ki:
Toplum olarak hayallerimiz bitti.
Yerini resmen korku aldı.
.....
BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM
Kuyumcuya giren kadın:
- Şu nikah yüzüğümü kesip bana bir çift küpe yapar mısınız?.. Diye sormuş.
Kuyumcu yüzüğü eline alıp bakmış, yüzüğün üstünde 'Seni seviyorum' yazıyormuş.

Kuyumcu:
- Hanımefendi, neden bu yüzüğü kestirme istiyorsunuz? Belli ki bir hatırası var.. diye
sormuş.
Kadın:
- Bu benim nikah yüzüğüm. Kocamdan ayrıldım. Şimdi küpe istiyorum. 'Seni' kelimesi küpenin bir tanesinde, 'seviyorum' kelimesi de diğerinde olsun...
Kuyumcu yine sormuş:
- Neden acaba?

Kadın:
- İleride böyle cümlelerin bir kulağımdan girip diğerinden çıkacağını göstermek için!...

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi