
Seda Kağıtcı
Zordur gitmek
Bakıyorum da son zamanlarda herkeste bir hoşnutsuzluk. Herkes bir yerlere gitmek istiyor. Küçük bir sahil kasabasına, başka bir ülkeye... Dağları, denizleri aşıp çok uzaklara gitmek... Kimse memnun değil hayatından, çünkü bu ara kiminle konuşsam hep aynı şey. Her şeyi, herkesi bırakıp gitme isteği... Yanına alacağı o üç şeyi de düşünmüyor kimse, hiç bir şey almadan öyle bir başına çekip gitmek istiyor sadece, herşeyi geride bırakarak. Ama ne mümkün? Herşeyi geride bırakmak için kendini bırakması lazım önce. Oda maalesef mümkün değil.
Kafa dolu, içerde kırk tilki dolanıyor. Duygular, düşünceler dağılmış etrafa, ortam karışık. Bazen telaş var, bazen sinir, bazen gözyaşı... İnsanın bir yanı hadi kalk gidelim diyor, öbür yanı kıpraşma, yerinde otur. Haliyle otur diyen kazanıyor. İş, güç, sorumluluk, çoluk çocuk, aile, geçim derdi derken bir şekilde kalıyoruz işte. Kuş olup özgürce kanatlanıp uçmak isterken, ağaç olup bulunduğumuz yere kök salıyoruz. Sonra evlenmeler, çocuk doğurmalar, onların ihtiyaçlarıydı, okuluydu derken borca girmeler. Pembe hayaller, sonra suya düşen hayaller ve sonra da yüzümüze adeta tokat gibi çarpan acı gerçekler...
Bu halde nereye gidebilir ki insan? Sorunlar, sorumluluklar, alışkanlıklar, monotonluk. Ruhu daralıyor insanın. Ezberlediği monotonluktan bıkkınlık geliyor adeta. Bir bakıyor etrafına herşey yarım. Zaman kısıtlı, yetemiyor, tamamlayamıyor hiç birşeyi. Eğreti duruyor ayakta. İyi de eğreti de yaşanmaz ki bu dünyada. Ölüm var zira. Ölüme inat sımsıkı tutunmak lazım hayata. İnadına yaşamak, doyasıya gülmek lazım.
Bari ufak kaçışlar yapabilsek. Belki bir kaç günlük, belki günü birlik. Bütçemiz ve zamanımız doğrultusunda, keyif katsak yaşantımıza. Çünkü baksanıza kurulmuş saat gibiyiz adeta, sabah 9, akşam 6 sıkışıp kalmışız rutine. Sırf yeme, içme, barınma derken cendereye sokulmuş gibi ruhumuz sanki. Huzursuzuz. Başka şeylere ayıracak ne bütçemiz ne de zamanımız var. Hızla tükenen yaşamlarımızda ağır bedeller ödüyoruz. Hayatta kalabilmek için ise bir ömür veriyoruz. Yazık bize. Oysa eğlenmek bizimde hakkımız. Mutlu olmak, neşelenmek, gülümsemek... Umudu kesmemek lazım yine de, kim bilir belki hayat bu sene göz kırpar, gülümser bize... Haydi mutlu senelere...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.