4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

ATATÜRK VE EKONOMİ

Cumhurbaşkanı Sayın  Recep Tayyip Erdoğan’ın, ekonomide Çin modelini işaret etmesinin ardından kamuoyunda bir model tartışması başladı. Oysa son AB ve ABD’deki, ekonomik krize çözüm şekli,  Atatürk’ ün ekonomik stratejileri ile çözüme ulaştırılmıştı.
             Türkiye Cumhuriyeti’ ni idare edenler ve edecek olanlar, Atatürk’ ün, ekonomik strateji ve politikalarını, dikkate almak zorundadırlar. Çünkü “ mutedil devletçilik” bugünkü, küresel ekonomik krizlere de  çözüm oluyor.
               Ayrıca Atatürk’ ün, uyguladığı  ekonomik strateji ,kolay kazanılmadı   Kurtuluş Savaşında ve Türkiye Cumhuriyeti’nin, ilk yıllarında, özellikle ekonomik alanda, büyük sıkıntılar yaşandı. XIX. yüzyılın sonundaki hiç bitmeyen savaşlar ve  Osmanlıdan kalan dış borçlanmalar, ülke ekonomisini, içinden çıkılmaz bir duruma sürüklemişti.
                 ATATÜRK’ ün, önderliğinde, ülkeyi bu çıkmazın içinden kurtarmak için, TBMM 1 Mart 1922’de, Türk devletinin ekonomik programının esaslarını, sanayi canlandırmak ve çağın gerektirdiği araçlara sahip olmak olarak belirlenmişti.
                    Atatürk’ün, Kurtuluş Savaşı ve sonrasında yaptığı “Aydınlanma Devrimi “kadar önemli bir başarısı,  ülke ekonomisinde, gerçekleştirdiği mucizedir.
                1923’te Cumhuriyeti ilan eden Türkiye, ne paraya, ne ulaşım yollarına, ne sanayiye ne de doğru dürüst tarıma sahiptir. Sıfırdan yeni bir devlet kurulsa yine iyi, Osmanlı’dan kalan borçlar ve Balkan Savaşları’ndan bu yana 10 yıldır, cepheden cepheye koşup yorgun düşmüş yoksul bir ulus vardır.
                 Atatürk, işte bu Osmanlı’dan arta kalan borç, sefalet ve gelir, gider dengesizliğinden; üreten, kendi kendine yeten ve hatta ihracat yapan bir Türkiye’yi çok kısa bir sürede yaratmıştır.
                   Osmanlı’dan, genç Cumhuriyet’e kalan 13 milyon nüfus, ilkel bir tarım ve sıfıra yakın sanayidir. Madenlerin büyük bir çoğunluğu, limanlar ve demiryolları yabancıların elindedir. Ülkede 153 ortaokul ve lise, yalnızca 1 üniversite vardır. Ortaokullarda 543, liselerde ise 230 kız öğrenci okumaktadır. Kişi başına düşen gelir 4 liradır.
               1929-1938 yılları arasında, ağır sanayi üretimi %152, toplam sanayi üretimi ise %80 artış göstermiştir. Kömürde %100, kromda %600, diğer madenlerde %200 artış olurken, demir üretimi sıfırdan 180.000 tona çıkmış, şeker üretimi 200 misli artmıştır. Öyle ki, Türkiye dünyada krom üreticisi ve ihracatçısı ülkeler arasında ikinci sıraya yükselmiştir.
               ATATÜRK, İzmir İktisat Kongresinde, ”Siyasi zaferler, ne kadar büyük olursa olsunlar, ekonomik zaferlerle taçlandırılmazlarsa, meydana gelen zaferler, kalıcı olamaz, az zamanda söner.. " diyerek, ekonomik bağımsızlığın, önemini belirtmiştir.
               İzmir İktisat Kongresinde, yerli malı kullanılması sağlanmalıdır. Teknik eğitim geliştirilmelidir.. Hammaddesi yurt içinde olan sanayi dalları kurulmalıdır.. Küçük imalattan büyük işletmelere geçilmelidir. 
                Özel teşebbüse, kredi sağlayacak bir devlet bankası kurulmalıdır.  Özel teşebbüsün gerçekleştiremediği yatırımlar devlet eliyle gerçekleştirilmeli.  Demiryolu inşaatı, programa bağlanmalıdır. Yabancıların kurduğu tekellerden kaçınılmalıdır. İşçilerin, durumu düzeltilmelidir. Kararları, alınmakla kalmamış, gereği de yapılmıştır.
                 İzmir İktisat Kongresinde, alınan kararlar, yeni Türk Devleti’nin ekonomik politikasını belirlemiştir. Kongre, kendi öz kaynaklarımızla, büyük devletlerin yardımını almadan kalkınmamızı öngörmüştür. Kongrede "Misak-ı iktisadi" (Ekonomi Andı) kabul edilmişti.
                  Ekonominin temeli olan tarımda, başarılı olmak için, her şeyden önce köylünün durumunu düzeltmek gerekmişti. Atatürk, bu durumun önemini,  "Türkiye’nin, gerçek sahibi ve efendisi, gerçek üreticisi olan köylüdür. O halde herkesten daha çok refah, mutluluk ve zenginliğe layık olan köylüdür.". demiştir
          Bu düşüncesini, sözde bırakmayarak, köylünün  ağır vergilerin kaldırılması,  Köylünün, maddi yönden güçlendirilmesi,  Köylünün üretim imkânlarının artırılması, Köylünün bilgi seviyesinin yükseltilmesi, Toprak sahibi olmayan, toprak verilmesi, gibi önemli uygulamaları da hayata geçirmiştir.
                 Atatürk, sanayileşmede de dünyaya, örnek teşkil edecek önemli gelişmeler sağlanmıştır: Yabancı şirketleri millileştirerek, ekonomide görülen yabancı tekelleri kırmıştır. İthalatta, gümrük vergilerini yükselterek, yerli üretimin yabancı mallarla rekabet edebilmesini kolaylaştırmıştır. Bugün, sanayimizin temelini teşkil eden, onlarca fabrika gerçekleştirildi.
                 
                  Türkiye,  1929 yılında, dünyada meydan gelen ekonomik krizden, Atatürk’ ün, ekonomik stratejileri sayesinde, başarıyla atlatmıştı. 1929 yılında, bütün dünyayı etkileyen Büyük Buhran’ın etkisi,  sermaye ve girişimcilik, yetersizliği nedeniyle,  Türkiye Cumhuriyeti Devleti devletçilik politikası izlemeye başlamış, ciddi başarılar da elde etmişti. .                   
                Hülasa Atatürk’ ün, ekonomik, özellikle de devletçilik politika ve stratejilerini, ne anladık ne de anlatabildik. Çözümü de başka sistemlerde aradık.
               Oysa Atatürk, “ Türkiye’ nin tatbik ettiği, devletçilik sistemi, on dokuzuncu asırdan beri sosyalizm nazariyelerinin, ileri sürdükleri fikirlerden alınarak tercüme edilmiş bir sistem değildir. Bu Türkiye’ nin, ihtiyaçlarından doğmuştur. Türkiye’ ye has bir sitemdir. “ demiştir.
                Atatürk’ü, dünya takdir etmiştir. Nitekim  Winston Churchill, “Dünyaya, her 100 yılda,  bir dahi gelir, bu yüzyılın DÂHİSİ VE KAHRAMANI, Türklerden çıktı.” Demiştir.
              ABD’de Brown Üniversitesi öğretim görevlisi Profesör Arnold Ludwig, geliştirdiği bir metodoloji sonucunda, Atatürk’ün 20. yüzyılın en büyük siyasi lideri olduğunu ortaya koydu.
           Türk halkı Atatürk’ ün, devrimlerini, her alandaki, fikir ve düşüncelerini, titizlikle korumak, ödün vermemek,  kökleşmesi için de, gayret ve caba göstermek zorundadır. Çünkü onun devrimlerine, her alandaki fikir ve düşüncelerine, bugün olduğu gibi, gelecekte de daha çok muhtacız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi