Günümüzün kaotik dünyası

Yaşanan her çağın kendine özgü ana yönelimleri var. Bu çağda da yaşadığımız ama kimi zaman yeterince bilincinde olmadığımız bazı yaşam çizgileri mevcut. Bunlar, bu döneme farklı bir kimlik kazandırıyor. 20’nci yüzyılın başlarından bu yana dikkati çeken bir gelişme, dünya üzerindeki büyük şirketlerin sayı ve etkinliğindeki artıştır. Bu şirketler, giderek çok uluslu ve küresel hale gelmişler; ulus devletlerin sınırlarının ekonomik olarak belirsizleşmeye başlamasıyla birlikte etkinliklerini artırmışlardır. Aynı süreçte dikkat çeken bir gelişme de, ülkelerin ekonomik önemleri geriye giderken, bölgelerin ve şehirlerin bu çağın yeni aktörleri olarak ortaya çıkmalarıdır. Bu nedenle bu çağ, uluslararası şirketler yanında şehirlerin birbirleri ile kıyasıya rekabet ettikleri bir dönemdir.

Sınırların ekonomik anlamda silikleşmesi, kendi kendine olan bir gelişme değildir. Bu süreçte gümrük tarifelerinde yaşanan kolaylaşmalar etkili olmuştur. Diğer yandan AB içinde olduğu gibi iş gücünün serbest dolaşımı, söz konusu ekonomik sınırsızlaşma yönelimine katkılar yapmıştır. Kuşkusuz, bu gelişmelerin kimin lehine, kimin aleyhine olduğu sorgulanması gereken bir konudur. Bazı ekonomiler gelişmelerden olumlu paylar alırken, bazı ülkeler gelişmişlik sıralamasında gerilere düşmektedirler.

Bilgi Çağı da denilen bu dönemi farklılaştıran göstergelerden biri, başta bilişim ve iletişim olmak üzere teknolojide sağlanan gelişmelerdir. E-ticaret gibi yeni sistemlerin ortaya çıkışı, yeni iş modellerine geçişin sağlanması ve benzeri gelişmeler, teknolojideki hızlı değişimin olağan sonuçlarından sadece birkaçıdır.

Bu çağın, bir teknolojik farklılaşma çağı olduğunu söylemek, bir gerçeği ifade etmek olur. 20’nci yüzyıl, esas itibariyle bir seri üretim çağı idi. Bu dönemde teknolojinin ve üretimin önündeki ciddi engeller aşıldı. Yaşadığımız yeni çağ ise seri üretimden özelleştirilmiş ve farklılaştırılmış üretime geçişi simgeleştirmektedir. Artık müşterinin ihtiyaç, istek ve beklentileri daha önemlidir. Bu çağda müşteri, tasarım sürecinin bir parçasıdır.

Yukarıda sözünü ettiğim gelişmelerin doğal sonuçlarından biri, dünyanın herhangi bir yerindeki mal ve hizmetlere –bu arada bunlara ilişkin fiyat ve stok bilgilerine de– ulaşımın kolaylaşmasıdır. Bilişim, iletişim, ulaşım ve üretim teknolojilerindeki gelişmeler, küresel anlamda rekabetin artmasına neden olmuştur. Çünkü herhangi bir ürüne dünyanın herhangi bir yerinde rekabet edebilir fiyatlarla ulaşmak mümkündür.

Bu çağda dikkati çeken değişmelerden biri, uluslararası standartların oluşturulmasında ve bunların uygulamaya konmasında gözle görünür artışlardır. Günümüzde ürün ve hizmet aynılaşmasını sağlayan unsurlar arasında standartlaşma özel bir öneme sahiptir. Bilgi akışının kolaylaşması ve standartlaşma, beraberinde aynılaşma sonucunu oluştururken; farklılaşma talebi, bu çağın ayırt edici özelliklerinden biri haline gelmiştir.

Bir diğer küresel yönelim ise mal ve hizmetlerin aynılaşmasını andırmaktadır. Bu, gelişmiş Batı kültürlerinin egemen olduğu ortak ve aynılaşmış bir kültüre doğru evrimleşme anlamına gelmektedir. İletişimdeki hızlı çeşitlenme yanında yazılı ve görsel medyanın giderek daha kolay ulaşılır hale gelmesi, kültür aynılaşmasına doğrudan etkiler yapmaktadır.

Sözünü ettiğim bu yönelimler, yerel konuları bile küresel bir düzeye yükseltmektedir. Bir başka deyişle, dünyanın herhangi bir noktasındaki gelişme, dünyanın tümünde veya beklenmedik bir bölgede ciddi değişimlere neden olabilmektedir. Dünya, geçtiğimiz yüzyılda bir satranç oyunu kadar derin ama her durumda kestirilebilir idi. Bugün küresel yönelimler nedeniyle sonuçlar daha az öngörülebilir oldu. Bu yeni durum, kaos (karmaşa) teorilerinin daha fazla ilgi görmesine neden oluyor.

Küreselleşme, daha önce ulus-devlet düzeyinde olan sosyal ve ekonomik sistemlerin küresel boyuta taşınmasına neden olmuştur. Böylece öğeler arasındaki bağımlılık düzeyi artmış ama ilişki modeli de daha gizli ve gizemli hale gelmiştir. Bu nedenle herhangi bir alandaki küçük bir değişiklik, öngörülemediğinden büyük sorunlara ve ciddi sonuçlara neden olabilmektedir. Kaos teorisinin temelleri, bir sistemde oluşabilecek küçük bir değişikliğin büyük sonuçlara yol açabileceği üzerine kurulmuştur. Kaos teorisi, krizleri açıklamak için pek çok durumda uygun bir araç olmaktadır. Kaos teorisinin gördüğü ilgi, sadece fantastik bir konu olmasından değil, uygulamadaki başarılarının gözlenmesindendir.

Yaşamda düzen ve kaos (karmaşa) bir arada var olurlar. Toplumların yaşamı da maddenin durumuna benzer. Toplumlar kaos ve katı düzen arasında denge noktalarını bulur ve orada konumlanırlar. Ta ki, bir değişim veya dönüşüm ihtiyacı oluşana kadar…

Kriz dönemlerinin bir kaosa denk düştüğünü düşünebiliriz. Kriz dönemlerinde önceki sistem sorgulanırken, yeni bir düzenin fırsatları ve riskleri kollanır. Bu nedenle kriz, bir sonraki halin ipuçlarını içinde taşır. Dolayısıyla krizler, sosyal ve ekonomik dönüşümler için uygun fırsatlar ve ortamlar yaratırlar.

Kaos teorisinin son yıllarda bu denli kabul görmesindeki ana neden, dünyanın giderek daha karmaşık hale gelmesidir. Küreselleşmenin yarattığı etkilerden biri, dünya sistemlerinin karmaşıklaşmasıdır. Küresel karmaşıklığın artması ise artan bağımlılık nedeniyle herhangi bir noktada kriz olasılığını artırmaktadır. Kaos teorisi krizlerin anlaşılıp açıklanmasında yardımcı olmakla birlikte krizlerin öngörülmesinde kullanılabilecek yetenekli bir teori veya model henüz geliştirilebilmiş değildir.

Küreselleşmeden en fazla etkilenen kuruluşlar arasında, hiç kuşkusuz, ekonomik işletmeler yer almaktadır. Ulusal ve bölgesel pazarların bir dünya pazarı oluşturacak biçimde entegrasyonu, ülkeler arası ticaretin gelişmesi ve bilginin akışkan hale gelmesi, firmaları dış etkilere açık hale getirmiştir. Dünyanın herhangi bir noktasındaki sınai veya ticari bir değişim, bir firmanın yükselmesine veya çökmesine neden olabilmektedir.

Bu gerçek, firmaların çağa uygun olarak yapılanmaları için önemli bir ipucu niteliğindedir. Kriz yönetiminin, çağdaş iş modellerinin bir parçası haline gelmesindeki ana fikir budur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gürcan Banger Arşivi