Hızır geldi bir gün…

Bir gün gazetede oturuyorum.

Sabah erken gitmiştim.

Telefon çaldı.

Muhasebe servisinden arkadaşa kimmiş diye sordum, “Vedat abinin hemşerisiymiş. Ziyarete gelecekmiş öğleden sonra” dedi.

Özel telefonundan neden aramamış ki diye sorgularken, masama oturdum.

Hemşerisi geldi sonra…

Söylediği saatte…

Vedat abi yoktu o esnada, bende odasını gösterdim, birazdan geleceğini söyledim.

İçerde beklemeye koyuldu.

Kısa bir süre sonra geldi.

Seslerini de duyduğum için sohbetlerine de tanıklık ettim.

Sohbet “özel” alana girdiği için ayrıntı vermeyeyim ancak beni “içsel” olarak bir şey çekti içerdeki kadına…

Enerjisel olarak insanları yüzünden okuduğunu da söyleyince dalıverdim.

“Beni de okur musun abla” diye sordum.

Şaşırdı.

Pek ilgilenmedi…

Bir süre sonra…

Söyleyeceğim ama kırılmak yok dedi:

“Peki” dedim.

  1. İnsanları çok hafife alıyorsun.
  2. Herkes seni etkiliyor. Sonra bir bakıyorsun yoklar.

Bir yandan dediklerini sorgularken, bir yandan da “duası var” deyince “söyler misiniz” dedim.

Söylemedi.

Giderayak da basit bir şey rica etti Vedat abiden, gitti.

Sonra benim aklıma ansızın düştü.

“Bu gelen Hızır olmasın” dedim.

Sebeplerim çok uzun aslında ama özet geçiyorum.

Hani eskiden anlatırlardı ya, ansızın gelirmiş, nasıl geleceğini kimse bilmezmiş, bir şey ister gidermiş, yardımcı olursan ne mutlu, olmazsan da bir daha uğramazmış ya…

Bu gelen kadın o olmasın…

Neyse iyi ki ilgilendin abi dedim, kesin o Hızır’dı…

Benim içime düştü.

Hızır o…

Herkese anlatıyorum ama Hızır geldi gazeteye geçen…

Anlamsız gözlerle bakıyorlar ama ben yine de mutluyum.

İnandım.

Sonra kısa bir süre sonra yolda kardeşime giderken olmadık bir caddede karşılaştık.

Elinde poşetlerle, “Benle bir çay içersen, o duayı sana söyleyeceğim” dedi.

Kafaya koydum ya, Öğretmenevinin bahçesine gittik.

Hatta kaç bardak içtik bilmiyorum.

İki yabancı ve kızı yıllardır tanışıyor gibi sohbet ettik.

Saat epey geç olunca kalkacağımı söyledim ancak duayı da aldım.

Yazdım bir kenara dileğimle birlikte…

İçimde deli bir huzur…

İnandım ya gerisini zamana bıraktım.

Sonra benim dilek oluverdi.

Geçenlerde…

Ufak bir dilekti ama insan adım atmaya korkunca olmuyor işte…

Çok kolay gelişti, düğüm çözüldü, yollar açıldı.

Ben onun Hızır olduğuna eminim.

Ansızın geldi, ben fark ettim, dileğin peşine düştüm.

Siz de fark edin!

Sizin de olsun.

Bir an da geliyorlar, benden söylemesi.

Hem insan kazandım hem dileğimi…

He bu arada adının Hızır olduğunu bilmiyor!

Bilse ne düşünürdü acaba?

Sevinirdi.

O kadar yoldan benim için geldi sonuçta…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Özge Zaim Arşivi