4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

İLAHİYAT FAKÜLTESİNE TAZE KAN

                         
            Kişi/kişilerin, hayat mücadelesindeki başarı dereceleri, tuttukları isteki bilinç ve bilgi derecesine bağlıdır. Toplumların ve kurum/kuruluşların düzeni, verim ve performansları, kişi/kişilerin, bu özelliklerinin, düzeyine bağlı olarak, değişik boyutlardadır. Bilgili, becerili, erdemli kişilerin, çok bulunduğu toplumlar, daha ileri yaşam içerisindedir. Böyle üstün özelliklere sahip kişi/kişilerin, yetişmesi hiçte kolay değildir.
              Bu insanlarımızdan, biri de Dokuz Eylül öğretim üyesi iken, ESOGü İlahiyat Fakültesine atanan, Prof. Dr. Mustafa YILDIRIM’ dır. Kendisini, Türk Ocağı’ nın, Ramazan Konferanslarından tanıdık.
               Sayın Prof. Dr. YILDIRIM, Eskişehirlidir. Kütahya İmam Hatip Lisesi’nden sonra, 1979’da İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü’nden mezun oldu. Haseki Arapça İhtisas Kursu’nu tamamladı. İslam Hukuku, anabilim dalında, 1994’te doktor, 2000’de doçent, 2006’da profesör oldu.   ESOGü İlahiyat Fakültesi Dekanı olmadan önce, Dokuz Eylül üniversitesi İlahiyat Fakültesi, İslam Hukuku anabilim dalında, öğretim üyesiydi.
               İlahiyat Fakültesi Dekanlığı görevine, 24 Aralık 2018 tarihi itibariyle atanan Prof. Dr. Mustafa YILDIRIM’ ı, geçen hafta makamında, ziyaret ettik.  Güler yüzle karşıladı. Yenilikçi, sempatik ve insanı rahatlatan, yaratıcı, analitik düşüncesi, dinamik, yapısı ve İslam dini ile ilgili konulara hâkimiyeti ile dikkat çekerken, işinin ehli yönetici olarak gördük.
              Sayın Prof. Dr. YILDIRIM’ a göre, toplumsal ilişkileri belirleyen genel anlamda din, ahlâk ve hukuktur. Bu üç kurum arasında, sıkı bir işbirliği vardır. Hukuk hükümleri, aslında ahlâk hükümlerinin, formel halidir denilebilir. Ahlâkın yaptırımı, bireyin ve toplumun vicdanında bulduğu yerdir.
              Türk Ocağının düzenlediği, “Ramazan ve Kültürümüz” konulu konferansta, Kuran ve kültürümüz hakkındaki, cesur söylemleri ile dikkat çekti. Pek çok ezberi de bozmuştu. örnek teşkil edecek,  performans sergilemişti. çünkü bugüne kadar, pek çok hoca ve ilahiyatçı, İslamiyet adına, bildiği doğruları söylemekten, acı dahi çekseler de, risk almaktan, sürekli kaçtılar. İslamiyet’e de zarar verdiler,
                Sayın Prof. Dr. YILDIRIM’ ı, konferanslarında, yalnız İslami düşünceleri ile değil, tavır ve davranışları ile de örnek oldu. çünkü O yaşamanın, cesaret istediğini fark eden ve zihni düşünceyi, korku yaratmadan kullanabilen, yaşamak için, her an her şeye, hazır olmak gerektiğini, öğreten de bir insanımız olarak gördük.
               Sayın Prof. Dr YILDIRIM’ a göre, kültürün, ayrılmaz bir öğesi olan din, diğer kültür öğeleri üstünde etkiye sahiptir. Her kültür, inanılan dinin izlerini taşır. Bu, bütün dinlerin özelliğidir Diller ahlak kuralları, sanat ve edebiyat, tarih vb bütün kültür öğeleri, dinden etkilenmişlerdir. Hepsinin içeriğinde, inanılan dinin izleri vardır Bunun için, din, basit bir kültür öğesi değildir Aksine diğer öğeleri de etkileyen bir niteliğe sahiptir.
            Sayın Prof. Dr. YILDIRIM, bir konferansında da,  “Kuran’ın, ahretle, ahlaki değerlerle ilgili, ayetleri standarttır. O nedenle de başka şekilde yorumlamak, yanlış olur.”dedi. Yine ona göre, insanların, en hayırlısı, insanlara en çok faydası dokunandır. üzmeden, kırmadan, dökmeden, Allah'ın, çizdiği kırmızıçizgileri çiğnemeden, istismar etmeden, insana, ne gerekiyorsa, onun razı olacağı, onun mutlu olacağı, her şeyi yapmak, insani ve İslami bir görevdir.
              Sayın Prof. Dr. Mustafa YILDIRIM,  konferansında, Salih Amel: BİLGİDİR, DüŞüNCEDİR üRETİM ve SANATTIR” “diyerek, bir gerçeği katılımcılarla paylaşmıştı. İslam ülkelerinin, bu gerçeğe önem vermesi gerektiğini de vurgulamıştı. Nitekim Sayın Karakoç da, “. Sanat ve bilim, Tanrı’ya yaklaştırdıkça, kutlu olan insan faaliyetleridir… Ondan uzaklaştırdıkça, insanı aşağıların, aşağısına düşüren, bir vasıta haline gelir.” Demiştir.
             Sayın Prof. Dr. YILDIRIM, Türk, örf adet ve geleneklerine bağlı bir ilahiyatçıdır. Nitekim  bir konferansında söylediği, “ Türkler, İslamiyet kabul ettikten sonra, Türk toplum kendi kültürünü, göz ardı ederek, Mısır ve Arap kültürünü benimsendi. Bugün, bunu zorlukları ile de karşı karşıyadır.” Sözleri hala hafızamızdadır. .
              Ayrıca Sayın Prof. Dr. YILDIRIM, her zaman, insanın çaresizliğini ve zaafını iyi değerlendiren, bazı din ve merhamet simsarları,  üfürükçüler, muskacılar, cinciler, falcılar, yeni moda adıyla, medyumlar,  kutsal dinimizle, alakası olamayan uygulamalara karşı  mücadele de görev alabilecek, ender insanlarımızdandır.
           Sayın Prof. Dr. YILDIRIM, Eskişehir, ESOGü ve İlahiyat Fakültesi için, ciddi kazançtır. çünkü o inandığı davalar için, bir gönüllüdür.  Onun için gönüllülük, bir yaşam biçimidir. Toplumsal projelere, özellikle de İslamiyet’ le ilgili, etkinliklere, karşılıksız katılır. İyi ve doğru olduğuna inandığı, bir amaç uğruna çalışan, risk alan,  emeğinin karşılığını ‘geleceği yakalayarak’ alacağını bilen,  ender insanlarımızdan biridir,
            Sayın Prof. Dr. Mustafa YILDIRIM’ ı, kutluyor, başarılara diliyoruz…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi