Denetimsiz şişmanlayan kentler

Lester Russel Brown, Amerikalı bir çevre analisti, Worldwatch Enstitüsü'nün kurucusu ve kâr amacı gütmeyen bir araştırma kuruluşu olan Earth Policy Institute'un kurucusu ve eski başkanıdır. Brown, küresel çevre sorunları üzerine 50'den fazla kitabın yazarı veya ortak yazarıdır; eserleri kırktan fazla dile çevrilmiştir. 2004 tarihli “Outgrowing the Earth?” isimli kitabı “Dünyayı Nasıl Tükettik?” ismiyle Türkçeye çevrilmiş ve Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları tarafından yayınlanmıştır. Aşağıda sözünü edeceğim kitap dışında, TEMA ve İş Bankası Kültür Yayınları arasında yer alan, Türkçeye çevrilmiş iki kitabı daha bulunmaktadır.

Yazarın, orijinali 2001 yılında yayınlanmış olan “Eco-Economy: Building an Economy for the Earth” isimli kitabından söz etmek istiyorum. Türkçesi 2003 yılında TEMA Yayınları arasında basılan kitabın ilgimi çeken bölümlerinden biri “Şehirleri İnsanlar İçin Yeniden Tasarlamak” adını taşıyor. Kitap, dünyanın geleceği açısından başka kentleşme olmak üzere önemli konulara değiniyor. Bu yüzyılın başında yaptığı, kitapta yer alan uyarıları geleceği kavramakta ne denli duyarsız ve ilgisiz kaldığımız şeklinde de yorumlayabiliriz.

Tüm dünyada kentleşmenin hızlı bir gelişim gösterdiğini söylemek şaşırtıcı olmaz. Ama Brown, bu konu ile ilgili farklı bir benzetme kullanıyor. Onun deyimiyle; artık insan, ‘şehirleşen bir tür’ oldu. Kitabın yazıldığı 2000’li yılların hemen başında şehirler, yüzey olarak dünyanın yüzde 2’sini ve nüfus olarak yüzde 50’den azını oluşturmakla birlikte; kaynakların tüketimi açısından çok farklı bir görünüm veriyorlar. Örneğin karbon salınımının yaklaşık yüzde 80’i, evde su kullanımının yüzde 60’ı, endüstriyel anlamda kereste kullanımının yaklaşık yüzde 80’i şehirlerde gerçekleşiyordu. Diğer yandan kentlerin büyümesi ile birlikte çözüm bulunması gereken çöp, atık vs konusu da hızla büyüyor.

Brown’ın yaklaşımları içinde dikkatimi çekenlerden biri, ‘araba odaklı şehirleşmeye’ vurgu yapması… İnsanların giderek daha fazla otomobil odaklı olması ile birlikte fiziksel olarak ihtiyaç duyduğu hareketlilikten geri düşülüyor. Alınan kalori miktarı ile harcanan kalori arasında şişmanlık yaratıcı yönde bir dengesiz artış gerçekleşiyor. Özellikle sanayileşmiş ülkelerle orta düzeyli gelişmiş ekonomilerde insan nüfusunda aşırı kiloya doğru hızlı bir gelişme gözleniyor. Böylece genel olarak kalp hastalığı, yüksek kan basıncı, şeker ve kanser türleri olarak gözlenen bir kamu hastalığı sorunu ile karşı karşıya geliyoruz.

Brown’ın kitabında vurgu yaptığı, önemli bir bulduğum bir başka gösterge var. O da örneğin arabaların park için işgal ettikleri yer ile şehirdeki yeşil alanların oranıdır. Kendi kentimize göz attığımızda; hızla artan otomobilleşme sürecinde yeşil alanların oranının çok gerilerde kaldığını gözlüyoruz. Kendi özel koşullarımıza baktığımızda; kentlerimizde otoparklar yetersiz olduğundan, otomobil konulabilen her yeri araba parkı olarak kullanıyoruz. Yeşil alanların çoğaltılması ve mevcut olanların korunması konusunda ise çok başarılı olduğumuzu söyleyemeyiz.

Kentleşme eğiliminin tüm dünyada hızlanarak süreceği konusunda bir kuşku yok. Giderek bu durum, kentlerde kullanılan su gibi kaynakların kıtlığı yönünde bir soruna yol açacağını işaret ediyor. Tarım alanlarının hızla daralması, tarım topraklarının kötü kullanımı sonucu yok olması, nüfusun ivmeli artması ve denetimsiz gıda tüketimi sonucunda suya benzer biçimde bir gıda kıtlığının da geleceğin gündemi olmaya adaylığından söz edebiliriz.

İnsanlar olarak kendi sağlığımızdan yaşadığımız çevrenin insani ölçeğine kadar pek çok boyutta bir kayıtsızlık ve başıboşluk sergiliyoruz. Yaşamın sürdürülebilirliği gerçeğinin hâlâ farkında değiliz. Kendi bindiğimiz dalı kesmeye devam ediyoruz. Zararın neresinden dönülse kârda olacağız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gürcan Banger Arşivi