Firmanın psikolojisi

Öyle sanıyorum ki; bizim iş dünyamız, ekonomi ve psikoloji arasındaki etkileşimi en net olarak ortaya koyan örneklerden biridir. Bir başka ekonomide psikolojik etkilerin bu denli ağırlıklı olduğunu gözlemek, pek mümkün olmayabilir. İş yapmanın bu denli pamuk ipliğine bağlı ve dış etkiler nedeniyle bilinemezlerle dolu olduğu bir başka ulusal ekonomi örneği bulmak zordur. Bir eski bakanın açıklaması veya bir üst düzeyli toplantıdaki tartışmanın basına yansıması, toplumun ve iş dünyasının psikolojisini bir anda değiştiriveriyor; hatırlayacaksınız.

Psikolojinin; ekonomi üzerindeki bu denli etkisinin ardında, ülkedeki istikrara olan güvensizlik var. Son yıllardaki tek parti iktidarına rağmen bu güvenin yeterince oluşmadığı; bir dönem yükselişe geçmekle birlikte, güven noktasında kalıcı olmadığı anlaşılıyor. Ülkedeki görünür istikrarın arkasında küresel sermayenin olması, tür finansın mali piyasalar dışına ilgi duymaması ve kolayca kaçabilen özelliklere sahip olması, bu durumun arkasındaki psikolojik pozisyon alışları açıklıyor.

Psikolojinin ilgilendiği unsurlardan iki tanesi, korku ve endişedir. Korku, genelde daha somut konulardan kaynaklanır. Kişinin ağır bir hastalığı varsa ve kişi, bunun onu ölüme götürebileceği düşüncesindeyse; bu durum, kendini korku olarak ortaya vurur. Bir başka deyişle; korkunun gerçek ve genelde somut bir nedeni vardır. Endişe ise kurgulardan kaynaklanır. Eğer kişi, “Ya ağır bir hastalığa kapılırsam …” ve “Ya bu hastalık beni öldürürse …” diye düşünüyorsa; bu durumda bir endişeden söz ederiz.

Korkularınızın farkındaysanız, onların üzerine gitmek daha kolaydır. Çoğu zaman korku nedenini ortadan kaldırınca, korkuyu da yok etmek ihtimal dâhilinde mümkün olabilir. Ama endişe daha yıpratıcıdır.

Endişe, yüksek ateş gibidir; yapıyı için için yer bitirir. İşte; ekonomimizin yaşadığı psikoloji de bu türden endişe kökenlidir. Uzunca bir süredir endişeli firmalarımız ve endişeli iş insanlarımız var. Ekonominin her unsuru, her gün yeni bir endişe unsuru üreterek, daha fazla kaynağını bu endişeyi gidermek üzere harcıyor veya bu endişeli ruh hali nedeniyle girişim ve yatırım özelliklerini yitiriyor.

İnsanlarda olduğu gibi; ekonomik işletmelerde de endişelerin korkulara dönüştürülmesi eğilimi vardır. Firmalar veya kişiler, girişimci olmalarını engelleyen endişelerini bir süre sonra ‘mantıklı bir korku’ haline dönüştürürler. Kendilerince ekonomik olarak atıl davranmalarına ‘mantıklı gerekçeler’ uydururlar. Böylece kendilerince işe yatırım yapmamak veya yeni atılımlarda bulunmamak, akıllı bir iş politikası haline dönüşür.

Bizim toplumumuzda insanların, kendilerini ruhen daha iyi hissetmelerini sağlayacak destek mekanizmaları gelişmemiştir. Psikiyatri olarak isimlendirilen uzmanlık, ‘deli doktorluğu’ sınıfından sayıldığından; bu uzmanların sağladığı türden ruhsal destek alınması pek alışılmış değildir.

Benzer mantığı, ekonomik işletmeler için de yürütebiliriz. Firmalarımızı, örgütsel ve ruhsal olarak elden geçirecek mekanizmalarımız ya yoktur, ya da bu konu bir ihtiyaç olarak görülmez. Hâlbuki gerçek o ki; birçok firmanın sorunlarının kaynağı, firma psikolojisi ile ilgilidir. Bu psikolojide elde edilecek iyileştirmeler, firmanın ayakta kalmasını ve geleceğe güvenle bakmasını sağlayacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Gürcan Banger Arşivi