Gündemi dolduran siyaset

Medya manşetlerinde ağırlıklı yer alan temalardan biri, siyaset olmayı sürdürüyor. Politikaya ilgi duyanlar, bu başlıklara yoğunlaşırken toplumun önemli bir kesimi için fazlaca anlam taşımıyor. Medyaya yansıyan siyaset, değişik parti veya lobilere dâhil kişilerin sıradan polemiklerinden başka bir şey değildir. Çoğu zaman bir parti başkanlarının ya da onların temsilcilerinin kendi aralarındaki çekişmeleridir. Siyaset aracılığı ile rant ve makam beklentisi olanlar da ara sıra bu sanal meydanda yerlerini alırlar. Siyasetin, halkın sorunlarına yönelik olmaktan çok, bir günlük çekişme alanı olmasının nedenleri arasında siyasetin yapısal sorunları başta gelir.

Her yerleşimimizde çok sayıda siyasi partinin yerel örgütünün bulunduğunu görürüz. Her birinin belde, ilçe ve il düzeyinde yönetim örgütlenmeleri vardır. Bu yapılarda yer alabilmek için çoğu zaman kıyasıya bir mücadele verilir. Ama seçilme mücadelesi bittiğinde bu yönetim örgütlenmelerinin görevleri de biter. Mücadele süreci, ancak seçilinceye kadardır. Bu nedenle siyasi partilerin örgütsel yapılarının yeterli düzeyde tanımlı olmadığını söylemek mümkündür.

Bir siyasi partinin yönetim kurullarının hangi fonksiyonları yerine getirdiğini kendinize sorabilirsiniz. Ama bir vatandaş olarak size yansıyan yönler açısından bunu tespit etmeniz neredeyse mümkün değildir. Örneğin yazılı ve görsel basında genelde siyasi partinin il veya ilçe yönetim kurulu başkanı yer alır. Onun dile getirdiği konular da ancak ulusal düzeyde konuşulan, tartışılan konuların yerelde dillendirilmesidir. Yerel konularda yapılan tartışmalar ise söz cambazlığından öteye geçmez.

Yerel sorunlara çözüm, siyasi partilerin ancak seçim zamanlarında hatırladığı ve çalakalem yazıştırılan içeriği boş önerilerdir. Çünkü sistem tamamen oy almak ve sonra da oy karşılığı verilen sözleri unutmak üzerine kurulmuştur. Eğer bunun aksi bir durum olsaydı, siyasi partilerin yerel örgütlerinin halkın sorunlarıyla ilgili çalışmaları hakkında bilgilenirdik.

ABD’deki siyasi partilerin, Avrupa’dakilere oranla ilginç bir özelliği vardır. Bu ülkede partiler, seçim dönemlerinde somut bir varlık haline dönüşürler; diğer zamanlarda ise parlamento dışında fiilen gözden kaybolurlar. Avrupa partileri ise sosyal ve siyasal yaşamda süreklilik gösterirler. Bizdeki partiler, dış görünümleri açısından Avrupa’daki partilere benzerler.

Diğer yandan bu benzemenin önemli bir farkı olduğunu söylemeliyim. Bizdeki siyasi partiler tüm zamanlarda sosyal gündemde olmalarına karşın içi boş bir görünüm sunarlar. Çünkü bizim partilerimiz de sürekli gündemde kalmalarına rağmen –genel başkanların görüntüleri dışında– seçim dönemi partileridir. Seçim zamanı dışında vatandaşı hatırlamak, yoksul halk için çözümler üretmek gündemlerinde bulunmaz. Bu amaçla çalışmalar yapmazlar, etkinliklerde bulunmazlar.

Zaman zaman muhalefet partilerinin seçim dışı zamanlarda da halkın arasına karışmaya çalıştıklarını gözlemleriz. Bu yüz yüze gelişlerde ana fikir, bir sonraki seçim için ön hazırlık yapmaktır. Örneğin siyasi kadroların halkın sorunlarını saptamak, bunlar için müstakbel çözümler geliştirmek nadiren bile olsa akıllarına gelmez.

Siyaset nedir? Siyaset, vatandaşın ihtiyaç ve taleplerinin karşılanması çalışmasıdır. Siyaset, vatandaş tatmininin sağlanması için bir siyasal örgütün topyekûn yönlendirilmesidir.

Bizde yapılan siyaset nedir? Bizde siyaset, “Oyu ver, gerisini merak etme sen” nakaratının seçim dönemlerinde yüksek sesle söylenmesidir. Bu yöntemle gidildiği sürece vatandaş merak etse de, değişen bir şey olmayacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Gürcan Banger Arşivi