Seda Kağıtcı

Seda Kağıtcı

Hayatı ıskalama

Yazıma bugün küçük bir kıyaslama yaparak başlamak istiyorum. Çünkü dikkatinizi çekmek istediğim bir konu var. Bakalım sizde bana hak verecek misiniz?

Yabancı ülkelerde yaşam bizdekinden çok farklıdır. Avrupalı 40 metrekare kutu gibi, bir artı bir küçük bir dairede yaşar. Evine, giysilerine çok para vermez, çeker altına bir eşofman üzerine bir tişört, lüks düşkünlüğü yoktur, telefonu bizim kullandıklarımızın birkaç sene önceki alt modelidir. Ama Avrupalı dünyayı gezer, vizyonu genişler. Bizim ise evlerimiz maşallah yayla gibi, bir sürü ayakkabımız, çantamız, kıyafetimiz var, zenginliği mücevherlerimizle ölçüyoruz ve anca kendimize yatırım yapıyoruz. Çoğumuz değil dünyayı, kendi ülkemizi bile gezmemişiz, çoğu şehri görmemişiz. En büyük hayalimiz mobilyalarımızı yenilemek, arabamızda ve cep telefonumuzda bir üst modele geçmek. Yeni ne çıksa özenip almaya kalkmak. Şöyle bir düşünün mesela, soruyorum size; hiç her şeyini satıp savıp dünyayı gezmeye çıkan bir yakınınız oldu mu sizin?

Benim olmadı. Sizin de pek olduğunu sanmıyorum.

Yılbaşı çekilişleri öncesi büyük ikramiyeyle ilgili sokak röportajlarını bir izleyin lütfen, insanlarımızın hayallerini bir dinleyin. Daha büyük bir ev, son model bir araba, onu alırım, bunu alırım. Bu liste uzar gider.
Bir tek kişi de çıkıp bu parayla dünyayı gezerim demez mesela. Gezeyim, göreyim, öğreneyim, ufkum genişlesin diye düşünen olmaz. Anca zaten kendinde var olanın yada çevresinde görüp özendiğinin daha iyisini daha yenisini alma hayali kurar bizim yurdum insanı.

Aslında daha hayal kurmayı bile bilmiyoruz biz. Baksanıza hayallerimiz bile küçük bizim. Kendi yarattığımız konforlu küçük dünyamızda yaşamak, sıkıldıkça anca halımızı, perdemizi değiştirmek, son model arabaya binmek, yeni mobilyalar almak, son çıkan marka telefona sahip olmak işte bizim hayalimiz bu. Çünkü hayatları boyunca ev ve araba taksidi ödeyen, en büyük lüksleri emekli olunca ikramiyeleriyle yazlık almak olan, hiç çılgınlık yapmamış, klasik seven, yeniliklere çok açık olmayan ebeveynlerle büyümüşüz biz. Normal değil mi ufkumuzun bu kadarcık olması?

Hani gezmek görmek, yurt dışına gitmek, çok film izlemek, çok kitap okumak işte bu yüzden önemli aslında. Yerimizde saymamak, kendimizi geliştirmek, hayal kurmak, o hayalleri hayata geçirmek için. Bizim özentimiz hep somut şeylere, özenip, imrenip hayal kuracak hiç soyut birşeyimiz yok ne yazıkki. Keşke olsa… Bizi tetikler, olumlu yönde geliştirip, motive ederdi biraz.

Erkeklerle kadınlar farklı yaratılmışlardır. İstekleri, ilgi alanları da birbirinden elbette ki farklıdır. Mesela kadın yaşı ilerledikçe eğer maddi durumu iyi ise kendine yatırım yapmaya başlar. Estetik ameliyatı olur, botoks yaptırır, küçük dokunuşlarla güzelliğini korumak ister yıllara meydan okurcasına. Erkekler ise biraz paraları varsa hemen arabalarını değiştirmeye yeltenirler. Gençler ise üzerlerine başlarına alır, daha çok kıyafete yatırım yapar bir de cep telefonları son model olsun isterler. Hep birilerinden geri kalmama arzusu, çevre ne der korkusudur bu. Onda var bendede olsun. Tüketme çılgınlığı, tüketirken de tükenme duygusuna kapılma bir süre sonra. Hep bir kısır döngü ,işin içinden çıkamama hali. Oysa hayat çok kısa. Maddiyattan çok manevi hazlar mutlu eder bizi. Deneyimler unutulmaz, anılarda kalan onlardır.

Örneğin fazladan bir iki gereksiz kıyafet yerine bilet alıp sevdiğimiz sanatçının bir konserine gitmek, birkaç kez dışarda lüks restoranlarda yemek yerine, bir yemek kursuna yazılmak o para ile. Hem değişik yemekler yapmayı öğrenirken ve keyifli vakit geçirirken hem de sosyalleşerek güzel anılar biriktirmek. Boş boş bir cafe de oturup zaman öldürmek yerine sinemaya yada tiyatroya gitmek. Ne bileyim gruplarla doğa yürüyüşlerine katılmak… Listeyi istediğiniz kadar uzatabilirsiniz.

O kadar çok keyif alacağınız şey var ki hayatta. Tecrübe ettikçe para harcadığınız alanlar eminim değişecek siz de kendinize bu zamana kadar neden bunları yapmamışım, boşa yaşamışım diye kızacaksınız. Ama zararın neresinden dönerseniz kar. Hayatı ıskalamamak lazım. Gelecek güzel günler için daha fazla zaman kaybetmeden hemen şimdi harekete geçelim. Bu hayat bizim ve daha gidecek çok yolumuz, yaşanacak çok mutlu günlerimiz var.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Seda Kağıtcı Arşivi