Seda Kağıtcı

Seda Kağıtcı

İçin yanar yanar ya…

Günlerdir ülke olarak Bolu Kartalkaya'daki otelde çıkan yangında ölen ve yaralanan insanlar için çok üzgünüz. Onlar o gece orada cehennemi yaşadılar adeta ama bizlerde evlerimizde ve ekranların başında öldük öldük dirildik sanki o görüntüleri izlerken, haberleri okurken. İçimiz yandı, kahrolduk...

Deprem olur, kolon yok. Yangın olur merdiven yok. 78 can kaybı var, tedbir desen o hiç yok. Akıl alır gibi değil. Ocaklar söndü, ciğerler yandı ama bu ülkede böyle acılardan yıllarca ders alınmadı. İnsan diyecek birşey bulamıyor, düşündükçe sanki çıldıracak gibi oluyor.

Otelde olması gerektiği gibi düzgün bir yangın merdiveni yok, katlarda yangın söndürme tüpleri yok, yangın alarmları desen çalışmıyor. Buna rağmen otelin gecelik fiyatı oldukça yüksek. İnsanlar paralarıyla resmen ölüme gitmişler. Otelin sahibi sezonda milyonları cebe indirdiği halde birkaç bin liralık yangın merdivenini yapmadığı için 78 kişi yardım isteye isteye, çığlık çığlığa öldü. Anneler, babalar küçük çocuklarını sırf yaşasınlar, canlarından olmasınlar, zehirlenmesinler diye aşağıdakilere yalvararak kaçıncı kattan attı, bir umut…

Kayak tatilinde yanarak öldüğün, yağmurda elektrik akımına kapılarak öldüğün, kumpir yerken zehirlenerek öldüğün, köpek saldırısında parçalanarak öldüğün, yeni doğup yoğun bakımında öldüğün ülkenin adı işte Türkiye!.. Burada her şey pahalı, insan hayatı hariç…

Nasıl bir dünyada yaşıyoruz? İnsanlık da ikiye bölündü sanki. Bir tarafta bu kahreden olay sanki kendi başına gelmiş gibi üzülenler, yemeden içmeden kesilenler, yakınlarını kaybedenler, orada o kara geceyi yaşayanların acısını paylaşanlar, ağlamaktan gözleri kan çanağına dönenler, diğer tarafta sanki orada insanlar yanarak ölmemiş gibi tatiline devam edenler… Yanan otele karşı kayak yapanlar. Ne desek boş artık, kelimeler kifayetsiz. Sözün bittiği yerdeyiz. Hani insanlığın öldüğüne mi yanalım, yangında ölenlere mi? Saşkın, kızgın ve üzgünüz.

Biz bu ülkede yemyeşil ormanlarımız yanarken yangın manzarası eşliğinde yemek yiyenleri de gördük. Depremde insanlar perişanken, evlerini, herşeylerini, yakınlarını kaybetmişken hırsızlık peşinde olanları da gördük. O yangın gecesi onlarca insanın hayatını kaybettiği yerin etrafında kayak yapıp, keyif çatanları da gördük. Gözümüz kör olaydı da görmez olaydık bu çirkin manzaraları. Orda o gece yanan biz de olabilirdik yada annemiz, babamız, çocuğumuz, arkadaşımız da… Hani bu hayat öyle bir hayat ki, insanın başına ne zaman ne geleceği belli değil. Bazı şeyler bugün sana, yarın bana. O yüzden biraz empati yapalım, lütfen biraz insanlığımızı takınalım.

Ben buradan tekrar Bolu Kartalkaya'daki otelde çıkan yangında hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına baş sağlığı ve sabır, yaralılara da acil şifalar dilerim. Rabbim böyle acıları bir daha yaşatmasın, sorumlular da en kısa zamanda cezasını çeksin inşallah.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Seda Kağıtcı Arşivi