Seda Kağıtcı

Seda Kağıtcı

Kırkından sonra…

Çok ince düşünerek yaşamıyorum artık hayatı, çoğu şeyi oluruna bırakıyorum. Biliyorum ki zaman her şeyin en iyi ilacı. Yeter ki benim canım sağolsun, sağlığım ve keyfim yerinde olsun. İnsanın ağzının tadı olmayınca dünyaları da sersen önüne nafile çünkü…

Plan yapmanın boşa olduğunu öğrendiğim o gün, acıyla uyandığım bir sabahtı. Ayağımın üzerine basamadım, parmaklarımı kıpırdatamadım ve bir daha asla yürüyemeyeceğimi zannettim. Sağ ayağım şişti resmen ve ızdırabım çok büyüktü. Koltuk değneklerine mahkûm oldum. Günlerce eve hapsoldum nedenini asla bilmediğim, geçmeyen bir ağrı yüzünden. İşte o günden beri plan yapmıyorum ben. Sadece nefes aldığıma ve beterin de beteri olduğuna şükrediyorum her uyanabildiğim gün. Sonrası gün içinde kendiliğinden gelişiyor zaten. Nasipse oluyor, hayırlı değilse olmuyor ve ben olmadı diye artık üzülmüyorum.

Hayatın senin için kimi iyi, kimi kötü türlü süprizleri var. Geç de olsa öğrendim. Önemli olan iyiye de kötüye de eyvallah demesini bilmek. Çünkü hayatta her şey Allah’tan. Bize boyun eğmek kalıyor ve asla isyan etmemek.

Herkese, her şeye evet demeyi de bıraktım çoktan. Eğer içimden gelmiyorsa ve istemiyorsam bir şeyi hayır demesini de biliyorum artık. Çünkü kalbim evet demeyince kendimi hem mutsuz ediyorum hem de karşımdaki insana ihanet gibi geliyor isteksiz, samimiyetten uzak davranışlarım.

Yapmacık olmayı oldum olası hem sevmem hem de beceremem. Kızınca bağırıp çağırıp surat asarım, sevinince mutluysam kabıma sığmam adeta taşarım. Eskiden her doğum gününümde mutluluk dilerdim mumları üflerken, şimdi biliyorum ki önce sağlık, üçüncü sırada mutluluk geliyormuş. İki ne derseniz? İki huzur!.. Huzur mutluluktan önemliymiş çünkü…

Huzurumu bozanlardan, neşemi kaçıranlardan uzak duruyorum epeydir. Birine bir şeyi artık bir kere söylüyorum. İster anlasın, ister anlamasın kendi bilir. Hayatımdaki insanlar da, kullandığım eşyalar da az ve öz. Kalabalıklar boğuyor artık beni. Fazladan hiç bir şeyin gereği yok yaşamımda. Gözümde değerini yitirmiş insanların da, artık üzerime olmayan ve gardrop bekleyen pantolonların da… Sakinlik istiyorum hayatımda. İnsan sakinken daha rahat nefes alıyor çünkü, kafası daha dingin oluyor, daha doğru düşünebiliyor, daha güzel üretebiliyor ve sanki daha içten gülebiliyor. Mutlu oluyor daha ötesi var mı işte!..

Mutluluğun seni seven insanlar olduğunu kırkından sonra anladım ben ve şunu diyorum artık kendime, mutluluk olmaya can attığın yermiş aslında. Aldığın eşyalar değilmiş seni tatmin eden, doyuma ulaştıran. Sevdiklerinle geçirdiğin o kıymetli zamanlarmış, deneyimlediklerinmiş. Günlerden çok an’lardaymış gerçek mucizeler ve seni gülümsetenler.

Yani diyeceğim o ki bir daha gelmeyeceğiz dünyaya. Kendimizle aramız hep iyi olsun. Kendimizi sevelim, değer verelim, hep başkaları için değil, biraz da kendimiz için yaşayalım. Hayat kısa ve hayat yaşamaya değer, acısıyla da tatlısıyla da…

O zaman şimdi bir pasta koyuyorum ben masaya, bir dilek tutup gözlerimi kapatıyorum ve kendime şahane yıllar diliyorum. İlla bir neden mi olması lazım pasta kesmek ve mum üflemek için? Evet doğum günüm değil, daha bir ay var bir yaş daha almama. Yaşıyoruz ya hala en güzel, en özel neden bu!.. Sizin için de bir dilim kesip afiyetle yerim. Hepinize sağlık ve huzur dolu, mutlu günler dilerim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Seda Kağıtcı Arşivi