Kriz döneminde kent ekonomisi

Örnek olmaktan daha fazla bir amacı olmayan bir örnekle başlayalım. Eğer bir beldede tek pasta fırını sizinki ise vatandaşlar pasta ihtiyaçlarını büyük ölçüde fırınınızdan karşılayacaklardır. Sizin bu fırın aracılığı ile bir ihtiyacı karşılamanız yanında bir boşluğu (nişi) doldurduğunuz da söylenebilir. Hâlbuki fırınınız, o beldedeki 10 tane fırından biri ise bu durumda pazarı diğer dokuz fırınla paylaşıyorsanız demektir. Ayrıca diğer fırınların rekabetçi girişimlerine karşı da mücadele etmeniz gerekecektir. Hele insanların tasarrufa yönelip talebi kıstıkları bir kriz döneminden söz ediyorsak piyasa koşulları çok daha ağır olacaktır.

Ölçüsü ne olursa olsun; pazarda kalıcı olmanın yolu, bir farklılık yaratmaktan ve bir nişi doldurmaktan kaynaklanan katma değer ile ilgilidir. Farklılık yaratamayan ve bağlılık yaratacak biçimde bir nişi doldurmayan işletmelerin katma değer yaratamayıp hızla küçülmeleri ve piyasadan silinmeleri şaşırtıcı değildir.

Bir kent de büyük bir ekonomik işletme sayılır. Bu nedenle ekonomik olarak sürekliliği sağlayabilmesi için bir kentin de farklılık yaratması ve bir ya da birkaç nişi doldurması gerekir. Eğer iç ya da dış pazarlarda kentin ciddi rakipleri varsa, o kentin ekonomisi rakiplerin rekabetçi davranışlarından büyük ölçüde etkilenecektir. Hele; kriz dönemlerinde kent ekonomisinin kaybı çok daha büyük olacaktır.

Kentlere ilişkin niş ekonomilere bazı örnekler verebiliriz. Örneğin Orta Avrupa’nın bazı kentlerinde termal turizm son derece gelişkindir. Bu şehirler doğal termal kaynaklarını tıp ve teknoloji ile birleştirerek kendi farklılıklarını yaratmışlardır. İsimlerini bir çırpıda sayıverdiğimiz pek çok kent ise tarihi ve kültürel varlıklarını koruyarak –söz konusu kentin, dünyanın diğer kötü örnekleri gibi sıradanlaşmasının önüne geçip– geleneksel özellikleri öne çıkarak bir turizm nişi yaratmışlardır. Yine bazı kentler bilim, teknoloji ve ar-ge yoluyla başkaları ise doğal özellikleriyle farklılık yaratmayı başarmışlardır.

Kentsel gelişime, Türkiye’nin ümit veren kentleri açısından baktığımızda, bazı noktalara dikkat etmemiz gerektiğini kavrıyoruz. Bu unsurların başında kentin sıradanlaştırılmasının önüne geçilmesi geliyor. Kentsel mekânın bir beton, asfalt ve plastik yığını haline dönüştürülmemesi ve geleneksel dokunun korunması önemli. Bir başka deyişle; kentin tarihi, kültürel, mekânsal ve insani özelliklerini kaybetmemesi zorunlu bir ihtiyaç…

Diğer yandan; kentsel ekonomi ve işletmelerin, yeni niş ürün ve pazarlar oluşturacak biçimce zihinsel faaliyetlerle –örneğin ar-ge ve inovasyon ile– desteklenmesi gerekiyor. Kentsel ürünlerin mevcut bir nişi tespit edip doldurması ve devamla bağlılık yaratması, kent ekonomisinin sürdürülebilirliği açısından önem taşıyor.

Bir işletmenin ekonomisini iyi yönetmek, öncelikle işletmenin sahiplerine ve yöneticilerine bağlıdır. KOBİ niteliğindeki pek çok işletme, çoğu zaman tek kişi tarafından yönetilir. Ama bir kent ekonomisinin yönetimi, bir işletmeyi çekip çevirmek kadar kolay değildir. Küçük bir işletmede emir-komuta zinciri kolaylıkla işlerken, kent ekonomisinde katılımcı, özendirici ve teşvik edici yöntem ve teknikler kullanmak gerekir. Bu ise paylaşılmış vizyon, gelecek tasarımı ve kolektif akıl oluşturma ile ilgili bir konudur. Özetle; kenti geleceğe doğru yönlendirmek, bir firmayı yönetmekten çok daha zordur.

Bir kentin yönetimi; merkezi idarenin temsilcisi validen başlayıp belediye başkanına, meslek odalarından ekonomik işletmelere, üniversitelerden sivil toplum kuruluşlarına kadar uzanan karmaşık bir süreçtir. Dolayısıyla kentteki her sosyal ve ekonomik faktörün kent ekonomisinin sürdürülebilirliği ile ilgili sorumlulukları var. Ama bu vesile ile söylemeliyim ki; krizi fırsat bilip önce çalışanları kapı önüne koyarak kendini kurtarmayı hedefleyen patronlarla bir kenti ekonomik olarak yükseltmek hiç mümkün değil. Bu da işin can acıtan yanı karşımızda duruyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gürcan Banger Arşivi