
Gürcan Banger
Siyasetsizliğin aynılaşması üzerine
Ortak kültürel değerlere yönelik aynılaşma sürecinde; milliyetçilik, demokratikleşme, laiklik gibi kavramların tüm partilerin söylemlerinde yer almasıyla; partiler arasındaki halkın tercihlerini de değiştirmektedir. Her siyasi parti yeni hedefler üretmek yerine benzer argümanlara başvurmakta… Aynılaşma süreci içinde homojen olmayan katmanların birlikteymiş görüntüsü en ufak bir sarsıntıda parçalanmakta, katmanları oluşturan kitleler dağılmaktadır. Geleneksel siyasi mensubiyet kimliği, sınırlı bir birlikteliği sağlıyor görüntüsü verse de bu anlayışın giderek zayıfladığı da bir diğer gerçektir.
Son yıllarda siyaset alanında bir kolaycılık oluşmuştur. Siyasi partiler, vizyon, program ve proje üreterek halkın desteğini istemek yerine, geleneksel değerleri üzerine vurgu yaparak oy alma kolaycılığına savrulmuşlardır. Bu özellikleri ile bizim siyasi partilerimiz, Batıdaki programatik parti örneklerinden ciddi ölçüde ayrılırlar.
Üzerinde ciddiyetle durulması gereken bir diğer önemli husus; baskı ve müdahale uygulamalarına yönelik içgüdüsel tepkimedir. Bu eğilim, belki de halkımızın en geniş oranda katılımını şekillendirmekte. Toplum katmanlarıyla sağlıklı bir iletişimin kurulması için, halkın umut ve beklentilerinin ciddiyetle ele alınması, bu doğrultuda çözüm ve öneriler geliştirilmesi yüksek önem ve değerdedir.
Doğal olarak vatandaşın hak ve menfaatlerinin gözetilmesi yönünde geliştirilecek yapılanma ve uygulama politik ekseni belirginleştirecektir. Bu anlamda siyaset alanında ciddi bir boşluk vardır. Ama şu anki politik yelpazede bu boşluğun doldurulmasına yönelik bir hareketlenme görülmemektedir.
Kitle iletişim araçlarının yaygınlaşmasıyla, dünyadaki gelişmeleri takip etmeye başlayan toplum kesitleri beklentilerini maksimum refah seviyesine yöneltmiştir. Halkın taleplerinin ilk sıralarına yolsuzlukların önlenmesi, ekonominin düzeltilmesi gelmektedir. Sıradan vatandaşın gözüyle bile ülkemizin bugünkü sosyal ve ekonomik tablosu kötümser gözlerle izlenmekte, siyasilerin dürüstlüğü sorgulanmakta, genç neslin yoğun olduğu dinamizm ve toplumun durağan olmayan eğilimleri önlerine gelen iyi ya da kötü örneklerin yansımasıyla pekişmekte...
İşte tam da bu noktada; değişken ve çeşitlenen sorunların çözümünde toplumun önünden gidecek nitelikte örneklere fazlaca ihtiyaç duyulmakta. Ancak, karanlıkta yol bulmaya çalışırcasına debelenme görüntüsü veren, plansız programsız, hatta günübirlik yaklaşımlar, topluma hitap etmekte aciz kalmakta, halkın geleceğe yönelik umudu her geçen gün biraz daha körelmektedir.
Günümüzde siyaset adamı, çevresini ve dünyadaki gelişmeleri izleyen bir bilim adamının araştırıcı vasfıyla da donanmak zorundadır. Toplumun tarihi ve kültürel mirasına aykırı düşmeyecek tarzda fikir ve çözümler üretme niteliğine haiz varlık göstermek günümüzde toplumsal tercih, talep ve beklentiler arasında yerini almıştır. Toplumsal ayrılaşmayı şekillendiren homojen toplumsal yapı arayışının ya da marjinal eğilimlerin uzağında kalınmaya özel önem verilmekte, birliktelik ruhuna hitap eden uzlaşmacı eğilimler desteklenmektedir.
Siyaset alanında yeni ve yenilikçi yaklaşımlara ihtiyacımız var. Ama üzücü bir nokta var ki; ne siyasetçiler ne de seçmenler böyle bir talebi net olarak ortaya koyuyorlar. Bu olumsuz durum, en çok iktidar meraklısı siyasetçilerin işine yarıyor. Dünkü malzemeyle bugünü idare etmeye devam ediyorlar.