Strese İhtiyacımız Var mı?

Gecenin karanlığında bulutlarla dolu gökyüzüne bakın. Karanlığı daha iyi fark edin. Aklınıza güneşin tekrar doğmayabileceği ihtimalini getirin. Ne kadar dehşet verici bir durum olurdu. Böyle bir fiziksel olayın gerçekleşmesi hayal bile olsa bize güneşin, aydınlığın ve ısınabilmenin değerini anlatması açısından önemlidir. Büyük bir deprem veya sel felaketinden sonra yaşanan acı kayıplar bize insan yaşamının değerini bir kere daha anlatır. İnsan yaşamının ölümle olan kıyısına geldiğimizde günlük tüketim dünyasının sorunları gözümüzde değerini yitirir. İçinde olmaktan asla memnun olmayacağımız, bu olumsuz ve acılı olaylar yaşamın gerçek değerini anlamamız için kırılma noktaları olma özelliğine sahiptir. Felaketleri deneyimlemek istemeyiz, ama bize yaşam hakkında öğrettikleri olduğu da bir başka gerçektir.

Günlük olağan hayatımızda baskı ve gerginlik de yaşamak istemeyiz. Ama siyah ve beyaz, aydınlık ve karanlık, tatlı ve acı duygular yaşamda birlikte var olarak anlam yaratmamıza katkı yapar. Bu nedenle kaliteli bir yaşam için –normalde varlığı istemeyeceğimiz– stresin gerekliliğinden de söz edebiliriz. Doğru miktarda stres, motivasyon ve tatmin düzeyimizi artırarak kaliteli bir yaşam için bize yardımcı olabilir. Sosyal ve ekonomik yaşamdaki izlenimlerimiz, düşük stres durumunun kayıtsızlığa, aşırı gevşemeye ve motivasyon kaybına neden olduğunu gösteriyor.

 ‘Doğru stres miktarı’ herhangi bir terazi ile ölçülebilecek sayısal bir miktar değildir. Kişiden kişiye yoğunluk ve çeşitlilik olarak değişir. Bu konudaki ölçek, kişinin kendisini, fiziksel ve zihinsel sınırları ile etki-tepki modelini ve çevre şartlarını tanıması ile ilgilidir. Motivasyon ve tatmin adına yaratılan aşırı miktardaki stres muhtemelen (sinirlilik, huzursuzluk, dinlenememe, yoğunlaşamama, depresyon yaşama vb. gibi) zihinsel veya fiziksel sağlık sorunlarına yol açacaktır. Diğer yandan yaşadığımız her deneyimin zihinsel haritamıza (etki-tepki modelimize) katkı yaptığını unutmamamız gerekir. Stres yükü nedeniyle sağlıksız durumlara savrulmak aynı zamanda olumsuzluk üzerine kurgulanmış bir zihinsel harita yaratmamıza da neden olur. Büyüyen bir sarmal gibi denetlenemez bir olumsuzluk modeline sürüklenmemiz kaçınılmaz hale gelebilir.

Bilindiği gibi; zorlu bir hastalığa karşı önlem almak, zamanında yapılacak tanıya bağlıdır. Stres düzeyinin sıkıntı yaratacak noktalara savrulmaması için kişinin kendisini duygusal ve düşünsel olarak tanıması önemlidir. Kişi bedeninde sorun kaynağı olabilecek değişimleri duyu organlarının da yardımıyla hisseder, bilir. Duygusal dünyamızın bir unsuru olan stres olgusunun da farkında olmak, strese bağlı kişisel durumu tespit edebilmek mümkündür.

İşte; kendinize sormanız için size bir dizi soru: Kendinizi gergin, endişeli, adeta diken üstünde gibi hissediyor musunuz? Aşırı hassas bir durumda mısınız? Duygusal ve düşünsel durumunuz (neşeli ve hüzünlü, negatif ve pozitif, memnun ve acılı gibi) farklı uçlar arasında gidip geliyor mu? Şiddeti değişse de ağlama krizleri yaşıyor musunuz? Rahatlama ve uyuma konusunda zorluk yaşıyor musunuz? Günlük işlerinizi ve sorumluluklarınızı yerine getirmede enerji yetersizliği duygusu içinde misiniz? İyi uyuduğunuz bir geceden sonra sabah kalktığınızda kendinizi kötü hissediyor musunuz? Bu soruların dört ya da daha fazlasına “Evet” cevabı verdiyseniz stres yönünde sorunlu bir durum içinde bulunma ihtimaliniz var demektir. Önlem almak gerekebilir.

Çözülemeyen stres sorunları karşısında bir ruh sağlığı uzmanından destek almak gerekebilir. Diğer yandan stres konusunda kendimizin de alabileceği önlemler var. Örneğin baskı ve gerginlik hissettiğimizde, ilgili konuyu bir yakınımızla paylaşmak yararlı olabilir. Kendimizle ve yaşamımızla ilgili olarak (sorun tespit edici ve çözücü) düşünmeye gerek duyabiliriz. Her gün yapageldiğimiz işlerin dışında sportif bir etkinlik ruhsal durumumuza olumlu etkiler yapabilir. Bağımlılık yapan alışkanlıklardan uzak durmak ve sağlıklı beslenmeye özen göstermek her zaman için olumlu katkılar yapar. Kaliteli ve yeterli uyku kaçınılmazdır. Kişisel zaman yönetimi gerginlik azaltıcı etkilere sahiptir. Diğer insanları kendi istediğimiz biçime sokamayabiliriz, sokmamız da gerekmez. Değiştirmek yerine onları oldukları gibi kabul etmek daha az gerilmemize vesile olur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Gürcan Banger Arşivi