Şu bir gerçek ki;
“Ak Parti’de sıkı bir il başkanlığı yarışı var.”
Somut bir yarış olmasa da, şehrin siyasi kulislerinin ilk sırasını bu mesele teşkil ediyor.
+++
Yeni bir il yönetimi beklentisi partide neredeyse her seçim sonrasında ortaya çıkıyor.
özellikle mahalli seçimlerden alınan mağlubiyetler partiyi psikolojik olarak bu noktaya taşıyor.
Mevcut yönetimlerin ne kadar başarılı ya da ne kadar başarısız olduğunun tartışılması yerine;
Tabanda bu yönde bir istek kendiliğinden ortaya çıkıyor.
Tıpkı şu günlerde olduğu gibi!
++++
Son yerel seçimler Ak Parti adına yine hüsranla sonuçlandı.
“Bu kez kazanabilirler” denilen bir ortamda, Ak Parti seçim kazanmaktan çok uzak kaldı.
Dahası…
Partinin kalesi durumunda olan kırsalda bile büyük bir oy gerilemesi yaşanırken;
“Elde olan belediyeler bile CHP’ye kaptırıldı!”
Bu nedenle, daha önceki dönemlerde ortaya çıkan “Yeni yönetim beklentisi” bu kez “daha güçlü” olarak dillendirilmeye başlandı.
Hatta ve hatta olası bir yönetim değişikliğinin ardından kimlerin bu göreve gelebileceğine dair de tahminler ortaya çıktı.
Kimlerin il başkanlığı için güçlü olduğu, kimlerin yakın olduğu ya da kimlerin olabilecek düzeyde olduğu konuşulur hale geldi.
+++
Elbette partide bir değişiklik yapılacak mı,  yapılmayacak mı bunu asla kestiremeyiz.
Genel merkezin seçim sonuçlarına ilişkin bir tasarrufta bulunup bulunmayacağına dair bir yorum yapamayız.
Yapılacaksa bunun zamanı ve vaktine dair de bir tahminde bulunmak hiçte mümkün değil.
Bizim söylediğimiz parti kesimlerinde bu yönde oluşan bir beklentiden ibaret.
Hayata geçip geçmeyeceği kuşkusuz partiyi yönetenlerin tasarrufunda…
+++
Bu yazıda bugünkü tabloya göre bir fotoğraf çiziyoruz.
Geçmişte yaşananlar ile bugünü kıyas ediyoruz.
örneğin,
Daha önce Ak Parti çok kez mahalli seçim kaybetti.
Bugünkü tarzda karamsar günleri çok yaşadı.
Ancak ne zaman ki bugünkü bilinmezlik ortamı ortaya çıktı, bir şekilde ayağa kalkmayı başaran bir Ak Parti izledik.
Elbette bu kendiliğinden olmuş bir şey değil!
özellikle Dündar ünlü’nün göreve geldiği dönemi hatırlatmak gerekir.
Bugünkü tablodan farklı bir manzara yoktu.
Yine saman altından yürüyen parti içi çekişmeler;
Eski partililer ile yeni partililer ayrımı,
Kapalı kapılar ardından görev kollayanlar,
Vekiller arasındaki gerginlikler falan…
Ancak, Dündar ünlü’nün göreve gelmesi ile birlikte tüm bin hengâmeler bir bir atlatılmaya başlandı.
+++
Hatırlarsanız;
ünlü dönemi bu sorunların çözümü ile başlamıştı.
İlk önce eskiler, yeniler kavramı ortadan kaldırıldı.
Partinin dinamikleri bir araya getirildi.
Taban canlı tutuldu.
Kamuoyunda “sahada var olan bir Ak Parti” algısı çok iyi yönetildi.
Kısacası Dündar ünlü hem kişiliği hem de yönetim tarzı ile Ak Parti’ye yeniden huzuru ve barışı getirdi.
İşte tüm bu adımlar ve başarılı yönetimin sonuçları sandığa kadar yansıdı.
Referandumlardan, genele kadar pek çok seçimden başarıyla çıkan bir parti izledik.
Yerelde her ne kadar merkezde seçim kazanmaya gücü yeten bir parti izlemesekte;
Son genel seçimlerde 4. Vekili çok az bir farkla kaçıran Ak Parti ortaya çıktı.
Kısacası;
Partide yönetimsel bir değişiklik yaşanacaksa,
Genel merkez Eskişehir özelinde bir kan değişimi yapacaksa,
Bunu Dündar ünlü etkisi yaratacak bir isimle yapmalı.
Yoksa olası bir değişim, partide isim değişikliğinden öte bir anlam taşımaz!