7-Ahmet URFALI (DOLUNAY)

7-Ahmet URFALI (DOLUNAY)

YAŞAYAN YUNUS EMRE

      ‘’Her nefis ölümü tadacaktır.’’mealindeki ayet, Kur’an-ı Kerim üç suresinde geçmektedir. Tefsirlerde; ‘’ruh ve bedenin ayrı varlıklar olduğu, bedenin ölümlü, ruhun ise ölümsüzlüğü ifade edilmektedir. Diri ve bâki olan ruh, bedenin ölümünü tadacaktır. Ruhun ölümsüzlüğü, ahiretin var olduğuna işarettir.’’ denilmektedir. Yunus Emre, bu ayeti şiirine yansıtır: ‘’ Ten fanidir can ölmez, çün gitti geri gelmez ölür ise ten ölür, canlar ölesi değil .’’


    Ölüm; insanın çaresizliği, korkusu ve duygusallığıdır. Bu duygu arkada kalanlar içindir.


Doğum ve ölüm hayatın bir gerçeğidir. Ölüm,  her canlının başına gelecektir.


Tasavvufta ölüm; Allah’a dönüştür, sevgiliye kavuşmadır.


Mevlana; ‘’Batmayı gördün ya, doğmayı da seyret. Güneş ve aya batmadan ne ziyan gelir.’’ Diyerek ölüm gerçeğini dile getirmiştir. Ölüm bir “batma” gibi görünse de o aslında doğmaya hazırlıktır, yeniden doğuştur, can’ın hapisten kurtuluşudur.


Ölüm, şeb-i arus’tur Mevlana’da. Mevlana, ah-vah istemez ölümüne, ağlayış istemez. Mezarı ariflerin gönlündedir.           


            Yunus Emre ölümü, kendi özüne dönmek kabul eder. Ona göre can bir emanettir. Ölüm âşıkların nur-ı ilahisidir. O, âşıkların ölümsüzlüğüne inanır.


                        ‘’Kogıl ölüm endişesin, âşıklar ölmez bakidir.


                        Ölüm âşık’ın nesidir, çünkinûr-ı ilahidir.


            Ey yarenler, ey kardeşler, ecel ere ölem bir gün


            İşlerime pişman olup kend’özüme dönem bir gün.


                        Emaneti senden ala, gödeni kuru baş sala


                        Veballer boynunda kala, nefsin ura gülbengini’’           


    Yunus Emre, şiirlerinde ölüm konusunu da sıkça işlemiştir. Ona göre ölüm, Tanrı’dan yan gel çağrısıyla başlar. ‘’Yunus beşaret sana, gel derler dosttan yana’’ Bu yüzden insan, ölümden endişelenmemelidir, çünkü âşıklar bâki kalacaklardır.


   Ölüm, yükselmektir, uçmaktır, uçmağa varmaktır. Canın bedenden ayrılması, ruhun göğe ağmasıdır. Dünya gelimli-gidimlidir, son ucu ölümlüdür.


     Yunus Emre, ölümü yeni bir başlangıç olarak görür. Ölüm, bir son, bir bitiş, bir yok oluş değildir. Denenmesi mümkün olmayan ölüm, ebediliğe giriş, fanilikten bâkiliğe bir geçiştir. Bu dünya insan için bir gurbet yurdudur, asıl vatan  ‘’dost’’ yanıdır. Ölümsüzlüğün sırrına erenler de ‘’dost’’a âşık olandır. İşte Yunus Emre’nin sözü bu düşüncesinin bir açıklamasıdır; ‘’ Ağla gözüm ağla, gülmezem gayrı,Gönül dosta gider, gelmezem gayrı/Ne gam bunda bana bin kez ölürsem/Orda ölüm olmaz, ölmezem gayrı’’


  Âşıkların ‘mana eri’ olduğunu söyleyen Yunus Emre, onların beden ölümden sonra ruh ölümsüzlüğene kavuştularını dile getirir:


‘’Mana eri bu yolda melul olası değil


  Mana duyan gönüller, her giz ölesi değil’’


   Bir başka şirinde Yunus Emre; ‘’ Aşık öldü deyu sala verirler


                                                       Ölen hayvan imiş âşıklar ölmez’’ sözleriyle âşıkların ölümsüzlüğünü belirtir.


  Yunus Emre takipçilerinden Kaygusuz Abdal da ‘’mana’’ kavramını aynı anlamda kullanır:


‘’ Bu adem dedikleri
   El ayakla baş değil
   Adem manaya derler
    Suret ile kaş değil’’


   Yunus Emre’yi her okuyuşta yeni metaforlar, kavramlar, tamlamalarla karşılaşmamız mümükündür. ‘Mana eri’ tamlaması da bunlardan biridir. Bununla birlikte Türk kültüründe, ‘’gönül eri, erdem eri’’ kavramlarının da bulunması milletçe önem verilen değerleri öne çıkarır.


‘’Gönül eri, baş üzerindedir yeri’’ anlayışı izahını Yunus Emre’de bulur


‘’Gönül eri bilir gönül haberin
   Kamu gönüllerin içinde vârın’’ Gönül haberlerini gönül eri bilir, bütün gönüllerin içindeki var olanları da onlar anlar.


     Yunus Emre, aşk ulusudur. Aşk, onun dilinde sonsuzluk, ölümsüzlük, bâkilik, ebedilik âlemidir, Tanrı’yı karşılıksız, hesapsız, çıkarsız sevmenin adıdır.


‘’İşitin ey yârenler
Kıymetli nesnedir aşk
Değmelere bitinmez
Hürmetli nesnedir aşk’’


   Sonsuzluk, ölümsüzlük, bâkilik, ebedilik düşüncesine inanlar, geçmişten geleceğin sınırsızlığına eserler bırakırlar. O eserler; 13. Asırdan 21. Asra oradan da ebediyete intikal ederler. Çünkü ulu kişilerin ruhaniyetleri bizimledir. Onlar, sözleriyle içimizde, davranış ve tutumlarımızdadır.


‘’Bu dünyadan gider olduk, kalanlara selam olsun


Bizim için hayır dua kılanlara selam olsun


Ecel hüke belimizi, söyletmeye dilimizi


Hasta iken halimizi soranlara selam olsun


Tenim ortaya açıla, yakasız gömlek biçile


Bizi bir asan vech ile yuyanlara selam olsun


Sala vere kasdınııza, gider olduk dostuınuza


Namaz için üstüınüze, duranlara selam olsun


Derviş Yunus söyler sözü, yaş doludur iki gözü


Bilmeyenler bilsin hizi, bilenlere selam olsun’’


   Yunus Emre, selamına sevgi, aşk, dostluk, kardeşlik… duygularıyla karşılık verenlere de bizden selam olsun.


 


 


 


 


 


 


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
7-Ahmet URFALI (DOLUNAY) Arşivi