4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

ALEVİLİK VE ALEVİ KÜLTÜRÜ

                                 
           Bir okuyucumuz “ Muharrem ayı aleviler için, kutsal aydır. Ancak basında yeteri kadar  yer almıyor..” diyerek, alevilikle ilgili açıklamalarda  bulundu.
            Aslında  Alevilik kavramı,  Alevi kültür ve inanışları gibi konular, çeşitli ortamlarda, farklı görüşler gündeme gelirken, tarihsel, dinsel, politik ve kültürel açılardan, Alevi kimliği ve Alevilik üzerine, yapılan yayınların sayısında da artış var.
          Aleviliğin oluşumu, Türklerin Hz. Ali evlatları ile İslam’ı kabul ettikleri Horasan bölgesinde başlamıştır. Horasan’dan, büyük Türkmen göçleri ile Anadolu’ya ve çevre bölgelere taşınan Alevilik, bu bölgede oluşumunu tamamlamıştır.
           Alevi inancına göre de   10 Muharrem, Hz. Muhammed’in torunu Hz. Hüseyin ve 72 aile ferdinin, o zamanın en güçlü devleti ve ordusuna sahip, Muaviye’nin oğlu Yezid tarafından, aç susuz bırakılıp, Kerbela’da şehit edildiği gündür. ..
            Alevilere göre o gün, mazlumun zalime, hakkın batıla, kanın kılıca, karşı zafer kazandığı gündür.
            Aleviler, her yıl Hicri Takvim’e göre, Muharrem Ayı’nın başlamasıyla beraber, 12 gün oruç tutuyor. Muharrem Orucu, aslında Aleviler için bir Matem Orucu. Nedeni ise Hz. Hüseyin ve beraberindeki 71 kişinin, Muharrem ayında, Kerbela’da, Yezid’in ordusu tarafından Kerbela Çölü’nde öldürülmesi.
            12 günlük Matem Orucu’nun, sonrasında ise Aleviler, şükür kurbanı kesiyor. Hz. Hüseyin’in oğlu Zeynel Abidin’in Kerbela’da sağ olarak kurtulmasını; böylece Hz. Muhammed’in, soyunun devam etmesini kutluyor.
             Kurbanların, pay edilmesinden sonra aşure pişiriliyor. Aleviler ’12 imam’ı temsilen aşure yaparken, 12 ayrı malzeme kullanıyor. Alevi inanışına göre Muharrem ayının 13. gününde pişirilen aşureler ile Ehlibeyt soyunun devamının mutluluğu paylaşılıyor.
            Alevi, Ali’yi seven, Ali’nin, yolundan giden anlamına gelmektedir. HZ. Ali’nin taraftarlarına Alevi denmiştir. Aleviler, günümüzde, en çok  Suriye Irak, İran Türkiye ve Lübnan da, yaşamaktadır.
           HZ. Ali, Hz. Muhammed’in, hem amcasının oğlu hem de damadıdır. HZ. Ali, HZ. Fatma’dan sonra İslam’a inanan 2. insandır. Aleviliğin, ortaya çıkışı HZ. Ali’nin halife olmasından sonra başlamıştır.
       Muaviye ve taraftarları onun halifeliğini tanımadılar ve kargaşa ortamı ortaya çıktı. Sorun büyüdü ve bu sorunu çözmek için SAVAŞ yapılması kararlaştırıldı. Muaviye, Sıffin Savaşı’nda (657) yenilmek üzere olan askerlerinin mızraklarına, Kuran yapraklarını taktırdı ve böylece Ali’nin ordusunu durdurdu. Hakemlerin, karar vermesi kararlaştırıldı.
          Hakemler, kararını verirken, Muaviye ve hakemi hileyle Muaviye’nin, lehine karar verdirtti. Böylece HZ. Ali’nin, tarafını tutanlar ile Muaviye’nin tarafını tutanlar arasında uçurum oldu ve İslam 3 mezhebe ayrıldı: HZ. Ali’nin tarafını tutan Aleviler; Muaviye’nin tarafını tutan Sünniler; taraf tutmayan Haricilerdi.
            Alevi toplumu, asimilasyonlara, zulüm ve tahribatlarına direnerek, bu günlere kadar gelmiştir.  Tüm engellere ve zorluklara rağmen de Alevi toplumu hapsedildiği coğrafyadan çıkarak, dünyanın, her tarafına dağıldılar.
              Son yıllarda,  AB ülkeleri, Türkiye’deki hedef ve çıkarları için, “Alevi-Sünni” zıtlaşmasından medet umuyor. Tatort dizisinin ’Wem Ehre Gebürt’ (Namusuna Layık Olmak) adlı bölümündeki Alevilerle ilgili gelişme, bu senaryoların da bir parçasıdır.
              Şu bir gerçek ki, emperyalizm ve Siyonizm’in yeni ortak hedefi,  ülkemizde, ” Türk-Kürt”, “Alevi-Sünni” nefreti yaratarak, herkesi birbiriyle kan davalı yapmaktır. Bunun için, her türlü senaryo tezgâhlanıyor. Tatort dizisinin ’Wem Ehre Gebürt’ (Namusuna Layık Olmak) adlı bölümündeki gelişmeler, buna en güzel örnektir. .
           Dizi, Alevileri kızdırdı. Dizinin içeriğini önceden öğrenen Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu (AABF) Genel Sekreteri Ali Toprak, yönetim kurulu üyesi, Murat Arslan ile Hamburg ve Geestacht Alevi Kültür Merkezi üyeleri, diziyi hazırlayan Hamburg NDR televizyonunun önünde, protesto eylemi gerçekleştirdi.
             Avrupa ülkeleri, yıllardan beri, Türkiye’ de, ETNİK” ve “MEZHEPSEL”  çatışmaları körükleyerek, menfaatlerini korumayı ve kollamayı,  temel politika olarak benimsemişledir.
            Ancak ne Aleviler, ne de Sünniler, emperyalizmin ve Siyonizm’in, bu oyuna gelmeyecek ve Türkiye’ yi kaosa sürükleyerek,  bölmek, parçalamak isteyenlere de, hak ettikleri cevabı vereceklerdir.  Bundan da kimsenin şüphesi olmasın…
     .       Alevi toplumu, asimilasyonlara, zulüm ve tahribatlarına direnerek, bu günlere kadar gelmiştir. Her türlü baskı ve inkârla karşılaşan, “Alevi Toplumu”, karşılaştığı bu olumsuzluklar karşısında, ciddi olarak etkilenmiştir. Tüm engellere ve zorluklara rağmen, Alevi toplumu hapsedildiği coğrafyadan çıkarak, dünyanın her tarafına dağıldılar.
            Alevi inancında “Allah-Muhammed–Ali” üçlemesi belirleyici ilkelerden bir tanesidir. İşte buna benzer, hayati önem taşıyan bir diğer üçleme ise, Alevilerin ahlak siteminin temelini oluşturan “ eline, diline, beline” sahip olma ilkesidir.
           Ayrıca İslam dini birinci derecede insanlara ahlaklı olmayı ve Allah’ın ahlakıyla ahlaklanmayı buyurmaktadır. Hz. Muhammed, İslam dininin güzel ahlaktan ibaret olduğunu söylemektedir. Alevilere göre bu anlayışı, yani Kuran- ı Kerim’in insanlara ahlaklı davranın mesajını, en iyi şekilde, Hacı Bektaş Veli “eline, diline, beline sahip ol” sözüyle özetlemiştir.
             Aleviler, Türk milletine bağlı, her türden gericiliğe, karşı olup, Atatürkçülük,  özgürlük, laiklik, demokrasi, barış, emek, insan hakları, gibi kavramlardan, En önemlisi de cumhuriyetimizin demokratikleştirilmesi ve geliştirilmesinden yana taraftırlar.









Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi