TBMM Genel Kurulunda, Anayasa Komisyonunda kabul edilen Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'nin tümü üzerinde görüşmeler Pazartesi günü başladı.

Muhalefete göre, Anayasa Komisyonunda, bir kısım değişikliklere uğramış olsa da getirilen sistemin, özü ve esası değişmemiştir. Anayasa taslağı, gerçekten akıl ve mantıktan uzak, ne olduğu belli olmayan, bir metindir, Bir rejim değişikliği getirilmektedir. Anayasanın, ilk dört maddesinde, güvence altına alınan, Demokratik Cumhuriyet ve hukuk devleti, yok edilmektedir. Egemenliğin, fiilen milletten alınıp, tek kişiye aktarılması söz konusudur.

Oysa ülkemizin, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devleti yanında, özgürlükçü, güçler ayrılığına dayalı, parlamenter sistemi esas alan, güçlü sosyal devleti öngören, denge ve denetleme mekanizmaları olan ve iyi çalışan, güçlü ve bağımsız yargıyı kuran, özerk kuruluşları, güvence altına alan, anayasaya ihtiyacı vardır.

 öte yandan Osmanlı Devleti’nden, bu yana devam eden ve Türkiye Cumhuriyeti ile kurumsal temelleri gittikçe güçlenen, demokratikleşme sürecini kesintiye uğratan, bu teklif, Cumhuriyet devrimiyle kazanılan, tüm değerleri, tersine çevirmeye dönük, bir karşı devrim hareketinin, anayasal zeminini yaratma arayışıdır.

AKP ve MHP’ nin, uzlaştığı, 18 maddelik Anayasa değişikliği teklifi,  CHP ve büyük bir kesimler tarafından, tepki ile karşılandı. MHP içinden de tepkiler var.  Nitekim Ankara MHP Milletvekili, Sayın YENİçERİ, “Aklın, mantığın, basiretin ve ferasetin zerresine sahip olanlar,"siyasi partili cumhurbaşkanlığı" sosu ile süslenmiş, başkanlık sisteminin, Türkiye'yi, nereye taşıyacağını görür. Başkanlık adına yapılan sistem değişikliğinin, Türkiye'nin değil, AKP iktidarının, güncel ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik olduğu açıktır.”demiştir.

  Ayrıca MHP milletvekilleri, Sayın Yusuf Halaçoğlu, Sayın Nuri Okutan ve Sayın İsmail Ok ve Bursa milletvekili Sayın Kadir Koçdemir., Partisinden, ihraç edilen Gaziantep Bağımsız milletvekili Sayın ümit özdağ ve Anayasa değişikli paketine hayır diyecekler.,

ülkemizde,  siyasi partiler, bazen, demokrasinin, bir kurallar ve uzlaşma rejimi olduğunun unutuyorlar. ülkemizde, oluşan gerginlikleri, azaltmak veya ortadan kaldırmaları gerekirken, daha da körüklerler veya yeni gerginliklerin, çıkmasına da vesile olurlar,

Hâlbuki Anayasa hazırlıkları, siyasi partiler, sivil toplum örgütleri, devletin önde gelen anayasal kurumları ve akademisyenlerde katılımı veya “KURUCU MECLİS”, tarafından gerçekleştirilmiş olsa,.bu tutum, hem demokratik olacak, hem de hazırlanan anayasa, toplumun, tüm katmanları tarafından da kabul görecektir.

Tüm Batı ülkelerinde, anayasaları, görevdeki parlamentolar değil, “KURUCU MECLİSLER” yapar. Nitekim Amerika’da,  büyük işler de başaran ve Harvard üniversitesi’nde, dersler veren, Türk işadamı Sayın Ali Rıza Bozkurt,  “Anayasayı hazırlayacak meclis, bir defalığına seçilip, görev yapacak ve görev bitiminden sonra, kesinlikle siyaset yapamayacak, devlet kademelerinde, hiçbir görev almayacak. Beklentisi olmayan insanların yapacağı anayasa, daha tarafsız ve daha adil olur.” diyor

 ülkemizde, anayasalar sürekli değiştirildi. Nitekim 1876 Kanun-i Esasi(I.Meşrutiyet): Türklerin ilk Anayasasıdır. Daha sonra 1921 Teşkilat-i Esasi: T.C.nin ilk Anayasası, 1924Teşkilat-Esasi, 1961 T.C.Anayasası, 1982T.C.Anayasası meydana getirilmişti. Bugünde,  iktidar ve muhalefet, 1982 anayasasını, tamamen, yürürlükten kaldırılarak, yeni bir anayasa için, vaatte bulunuyorlardı. Ancak gerçekleşmedi.

çağdaş demokrasilerde, anayasalar, en üst hukuk kaynağıdır. ülkelerin iskeletini oluşturur. Yine bu tür anayasalarda, üç ana kuvvet vardır.”YASAMA”, YüRüTME” ve “YARGI” dır.  18 maddelik Anayasa değişikliğinde, kuvvetler ayrılığı, yer almayacaktır.

Anayasa, değişikliği, kabul edilse bile, toplumun büyük bir kesimi tarafından, kabul görmediği gibi, sürekli de tartışma konusu yapılacaktır. çünkü Anayasaların toplumda geniş bir uzlaşı içinde yapılması gerekir. Ayrıca toplum, yeterince bilgilendirilmeden referanduma sunulan anayasalar, toplumsal uzlaşıyı sağlayamazlar.

Şu bir gerçek ki ülkemizde, bazı kesimler,  bugün olduğu gibi, geçmiş yıllarda da  AKP iktidarında, sürekli tedirginlik yaşadı. Geçmiş yıllarda, Laiklik, türban, imam hatip, TSK ve YöK gibi konularda,  kamuoyu sürekli kaygılandı.  Bugünde, 18 maddelik Anayasa değişikliği teklifi de kamuoyunda huzursuzluk ve kamplaşma yarattı..

 ülkemizde yaşanan, anayasal krizler, demokratik bir anayasanın, yapılması yönündeki talep ve beklentilerinde kaynaklanmaktadır. Bu beklenti karşılanmadığı sürece toplumda, kutuplaşma artacak, Kabul edilen anayasal değişikliler de toplumun, bir kesimi tarafından kabul görmeyecektir. O nedenle de ülkemizde, Anayasa değişikliklerinde, toplumda mutabakat sağlanmalıdır. çünkü Anayasalar, toplumsal uzlaşma metinleridir.