4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

ATATÜRK VE İNANÇLAR

 Yıllarca, Atatürk’ün, ülkemize kazandırdığı, “LAİKLİK”, kavramı,  bazı kesimler tarafından, dine karşı gibi gösterildi.  Bu kişileri, bu noktaya getiren nedir veya kimlerdir bilinmez. ama Atatürk, “Din gerekli bir kurumdur. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur. Yalnız şurası var ki, din Allah ile kul arasındaki bağlılıktır” demiştir.
              Ayrıca Laiklik, her türlü inanca saygılı olmayı gerektirir. Keza Laiklik ilkesinin benimsenmesiyle birlikte tüm vatandaşların din, vicdan ve inanç hürriyetleri anayasal güvence altına alınmış olur.
             Ayrıca Atatürk’ ü, İslamiyet karşıtı gibi göstermek, haksızlıktır. Çünkü Atatürk, İslamiyet’ i, en iyi bilen ve yorumlayan bir liderdir. 
            Nitekim ATATÜRK, “ Bizim dinimiz, en makul, en tabii bir dindir. Ve ancak bundan dolayıdır ki son din olmuştur. Bir dinin tabii olması için akla, fenne, ilme ve mantığa uyması lazımdır. Bizim dinimiz, bunlara tamamen uygundur. Müslümanların, toplumsal hayatında, hiç kimsenin özel bir sınıf halinde mevcudiyetini muhafaza hakkı yoktur. Kendilerinde öyle bir hak görenler, dini emirlere uygun harekette bulunmuş olamazlar. Bizde ruhbanlık yoktur. Hepimiz eşitiz ve dinimizin hükümlerine eşit olarak öğrenmeye mecburuz. Her fert dinini, din duygusunu, imanını öğrenmek için, bir yere muhtaçtır. Orası da mekteptir. “ demiştir.
                 Diğer yandan Atatürk, İslam dininin, felsefi gerçeğini inceleme, araştırma, öğrenme bakımından, ilmi ve fenni kudrete sahip olacak, seçkin ve hakiki din bilginlerinin yetiştirecek, yüksek müesseselere malik olunması gerektiğini her vesile vurgulamıştır 
                  Atatürk, “Tanrı birdir, büyüktür. Din, bir vicdan meselesidir. Herkes vicdanının emrine uymakta serbesttir. Dine, saygı gösterilmelidir. Türk milleti, daha dindar olmalıdır. Türk milleti, din ve dil gibi kuvvetli iki fazilete sahiptir. Bu faziletleri, hiçbir kuvvet, milletimizin kalp ve vicdanından çekip alamamıştır.” Sözleri, onu din adına eleştirenlere en güzel cevaptır.
              ATATÜRK,  Hz. Muhammed’ i, sönük bir derviş gibi gösterenlere karşıdır. Bu insanların, onun yüksek şahsiyetini ve başarılarını kavrayamadıklarını her vesile söylemiş,   askeri dehasına, hayran olduğunu da sıkça vurgulamıştır
               Nitekim ATATÜRK, “ Büyük bir inkılâp yaratan Muhammed’ e karşı beslenilen sevgi, ancak onun ortaya koyduğu fikirleri, esasları korumakla tecelli etmek gerekti. Peygamber ölür ölmez düşünülecek şey, onu bir an evvel toprağa tevdi etmek değil, yaratmış olduğu inkılâbı, emniyet altına almaktı. “ demiştir.
                  Atatürk, hutbenin halkı genel durumdan, haber etmesi bakımından, son derece ehemmiyetli olduğunu, hutbenin halkın anlayacağı bir dille olmasını gerektiğini de ifade etmiş ve 7 Şubat 1923’te Balıkesir Paşa Camisi’ nde bir konuşma yapmış, hutbe vermiştir.
                  Atatürk, camilerin, mukaddes minberleri, halkın ruhi, ahlaki gıdalarına, en yüksek, en verimli kaynaklar olarak görmüş ve “ Minberlerden halkın anlayabileceği dille, ruh ve beyne hitap olunmakla, Müslümanların, vücudu canlanır, beyni temizlenir, imanı kuvvetlenir, kalbi cesaret bulur “ demiştir. 
                  Ayrıca Atatürk dinin siyaset ve ticarete alet edilmesine karşıdır
                 Atatürk, “ölülerden yardım istemek, medeni bir toplumun yüzkarasıdır” ifadesini kullanmıştır. Allah’ ın Resulü de,  ölülerden yardım etmeyi yasaklamıştır. Allah Resulü buyuruyor ki “ “İSTEDİĞİN ZAMAN ALLAH’TAN İSTE, YARDIM DİLEDİĞİN DE ONDA DİLE.”   Allah’ u Tela buyurdu ki “ ALLAH’I BIRAKIPTA DUA ETTİKLERİNİZ, SİZE YARDIM ETMEYE MUHTEDİR OLAMAZLAR. ONLAR KENDİLERİNE BİLE YARDIM EDEMEZLER.” Buyurmuştur.
                  ATATÜRK, dinin, siyasete ve çıkarlara,  alet edilmesine de şiddetle karşı çıkmıştır. Ve “  Türk toplumunu yanlış yola sevk edenlerin, din perdesine bürünerek,  saf ve temiz halkımızı,  hep din kuralları sözleriyle aldata gelmişlerdir.” Uyarısında bulunmuştur.
                  Şu bir gerçek ki" Müslümanlık ve çağdaşlık", "Atatürkçülük ve Müslümanlık", "Müslümanlık ve laiklik", ne birbirine aykırı, ne de karşı kavramlardır.
                  Nitekim Milli Eğitim Bakanlarımızdan, Rahmetli Avni Akyol: " Hem Müslüman, hem çağdaşlık; hem Müslüman, hem laik; hem Müslüman, hem Atatürkçü; hem Müslüman hem de medeni; ileri ve yenilikçi; hem Müslüman, hem de milliyetçi olabiliriz ve olmalıyız. Çünkü ne Atatürk’ ü sevmek, Atatürkçü olmak, Atatürkçü düşünce sistemi ve ilkeleri doğrultusunda hareket etmek ne "DİNSİZLİKTİR; ne de İslamiyet, gericilik, bilime ve çağa karşı olmaktır.” demiştir. 
          Rahmetli Prof. Dr. Haydar Baş da:   “ATATÜRK, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu, en az mensubu olmakla gurur duyduğu, Türk milleti kadar da Müslümandı. Günümüzde, dindar gözükenlerden de daha dindardı. Ana ve baba tarafından Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin Efendilerimize dayanan, mübarek bir soya sahiptir. Atatürk seyyiddir.“ demiştir.
          Eski Milletvekili, Sayın  Prof Dr. Nevzat Yalçıntaş, katıldığı bir TV Programında. “Vahabilik’te mezar ziyareti günah sayıldığı için Suudiler bütün mezarları yıkmaya başlamışlar. Sıra Hz. Muhammed’in mezarına gelmiş. Ülkedekiler, Mustafa Kemal Atatürk’ten yardım istemişler. Atatürk bu olayı duyunca, tüm manevi duyguları kabarmış ve Suudi Kralı’na Hz. Muhammed’in değil mezarına, türbesinin bir taşına dahi dokunulursa bedelinin çok ağır olacağını bildiren nota niteliğinde bir yazı göndermiştir. “Demiştir.
             Atatürk Laiklikten yanadır. Çünkü Laiklik, ülkemizde, birlik ve beraberliğin temel taşlarından biridir. Toplumsal hayatı düzenleyen hukuk kurallarının akla, mantığa ve bilime dayandırılmasını ve din ve vicdan özgürlüğünün sağlanmasını hedefler.
           Atatürk, dine, inançlara sonuna kadar saygı gösteren bir liderdi. Temel hak ve özgürlüklere, ne kadar saygı duyuyorsa, inançlara karşı da o kadar saygı gösterdi.…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi