4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

ENGELLİ OLMAK ENGEL DEĞİL

 


            Organları veya vücutlarının, bir kısmı iş göremez halde olanlarla, zihinsel açıdan yetersizlik ve dengesizlik gösteren kişi/kişilere, engelli diyoruz. Sakatlık, insanların, istemleri dışında oluşan bir durumdur. Doğuştan olabildiği gibi, sonradan da karşılaşılabilir. Herkes, bir engelli adayıdır. O nedenle de engellilere saygı gösterilmelidir.
             ülkemiz, nüfusun yüzde 12.29_u yani 8.5 milyon kişi engelli.. Türkiye’de Erkeklerde bu oran 11.10, kadınlarda, yüzde 13.45’dir. 8 milyon 431 bin 937 toplam özürlü vatandaşın %9,7_si süreğen hastalığı olan; %1,25_i ortopedik, %0,48_i zihinsel, %0,38_i dil ve konuşma, %0,37_si işitme, %0,6_sı görme özürlü bireylerden oluşmaktadır.


             Doğuştan veya sonra işitme veya görme engelli veya beyin  ile ilgili algılama ve algıladığını doğru yorumlayamama durumları, algısal engellilik sınıfına girer. Bunların Körlük,, işitme bozuklukları (sağırlık), psikiyatrik bozuklukları (duygusal algı bozuklukları arasında öğrenme bozuklukları, dikkat yetersizlikleri/eksiklikleri, görme bozuklukları arı, sosyal bozukluklar, algılananları yorumlayamama sorunları,, sayılabilir.


             ülkemizde,  fiziksel veya zihinsel bir rahatsızlık nedeniyle, bazı hareketleri, duyuları veya işlevleri kısıtlanan engelli sayısı küçümsenmeyecek sayıdadır. Bu insanlarımızın, engelleri doğuştan gelebilir veya sonradan geçirilen hastalıklar veya kazalar sonucu ortaya çıkabilir. Ancak engelli vatandaşlarımız, vücudun duyusal, işlevsel, zihinsel ve ruhsal farklılıkları öne sürülerek; toplumsal veya yönetimsel tutum ve tercihler sonucu, yaşamın birçok alanında, kısıtlama ve engelleme yapılmamalıdır.


              Engelliler, ülkemizde, zor şartlarda yaşamlarını sürdürüyor. Kaldırımlar, yollar, hatta evler, özürlü kimselerin, ihtiyaçlarına göre dizayn edilmiyor. Yaşadıkları toplum içinde psiko-sosyal ve ekonomik sorunlarla karşılaşıyorlar.


               Yaşadıkları sıkıntılar ve zorluklar, hem aile, hem de sosyal çevresinde, kendini gösteriyor. O nedenle de toplum olarak, bu insanlarımızın fiziksel çevrede karşılaştıkları sorunlar, eğitim ve istihdam alanındaki yaşadıkları, güçlükler, çözüme ulaştırılmalıdır. 


                 Engellilerin, eğitim, sağlık, barınma ve emniyet gibi, birçok sorunları oluyor. Bu sorunlara, sosyal çevreden aldıkları tepkiler ise engellilerin yaşamları, oldukça güçleşiyor.


                 özeli eğitim, bir zorunluluktur. çünkü çevremizdeki normal çocuklardan daha çok, sağır, kör, geri ve üstün zekâlı çocuklar, toplumda dikkat çeker. Toplum, bu tür çocuklarımız karşısında, daha çok kaygılıdır. Bireysel farklılıklar yanında, toplumun huzura kavuşması için, “özel Eğitime” muhtaç çocuklarımızın, eğitimi şarttır. Eğitim, özürlü çocuklarımızın en tabii hakkıdır.
               Ayrıca özürlülerde, toplumda diğer insanların sahip oldukları eşit koşullara sahip olmaları, tedavileri, eğitim, istihdamı ile sosyal, ekonomik, kültürel,sportif haklardan yararlanmalarının sağlanması, her kesimin görevidir. Görevi de olmalıdır.
İ                İnsan olarak, toplumu, özürlü veya özürlü olmayan diye ikiye ayıramayız. özel ilgi ve gereksinimi olanlara durumlarına uygun eğitim hizmetlerinin sunulması, onların iyi üretici ve tüketici vatandaş olmaları sağlamanın ötesinde, demokratik yaşamı da güçlendirecektir.


         ülkemizde, sağlık, eğitim, kültür, ulaşım, diğer hizmet alanlarındaki binalar ve soysala alanlar, engellilere göre planlanmalıdır. çünkü bir toplumun gelişmişliği, engellilere sağlanan imkânlarla orantılıdır.
           Engellilerin, toplumla bütünleşmesinin önündeki en önemli engel ise istihdam sorunudur. çalışmanın, gerek bireysel, gerekse toplumsal, refahın sağlanmasındaki önemi tartışmasız benimsetilmeli, çalışma da özendirilmelidir. özürlülere, acımak yerine onları “EĞİTMEK” ve “İSTİHDAM” etmek, iş ve güç sahibi yaparak, üretici hale getirmek gerekir. 


              Son yıllarda, devletin, özürlü çocuklarımız için sağladığı imkânlar yanında, özürlülerin eğitimi için, ülkemizde , “öZEL EĞİTİM KURUMLARI” nın sayısını, hızla artması, umut vericidir. Bu kurumlarımızdan biri de başarılı çalışmaları ile dikkat çeken Eskişehir’deki,“öZEL DURUSU öZEL EĞİTİM KURSU “ dur.


              Eğitimci, Sayın Yücel GüNGöR tarafından, gerçekleştirilen, zihinsel engelli bir öğrenci ve işitme engelli, beş öğrenci ile eğitime başlayan kurum,  bugün 90 zihinsel ve 10 İşitme  Engelli 24 özel öğrenme Güçlüğü  öğrenci ile eğitim, faaliyetlerini sürdürmektedir.


             Kurumda, İşitme Engelliler Eğitim Programı,, Zihinsel Engelliler Eğitim Programı


özel öğrenme Güçlüğü Programı uygulanmaktadır.


              Kuruma, devam eden çocuklarımızın, işitme kalıntısını, en üst düzeyde kullanmaları, ve  işitsel algı becerilerini kullanarak, yaşıtları düzeyinde dil ve konuşma becerisi geliştirilir.            İletişim becerilerini geliştirerek, günlük yaşamda, kullanmaları sağlanır.  Okuduğunu anlama ve okuma yazma becerilerini geliştirilir.  Temel matematik becerileri kazandırılır ve akıl yürütme becerilerini geliştirilir..


                   SAYIN Yücel GüNGöR ve ekibini kutluyoruz…


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi