Ülkemizde, en önemli sorunların başında trafik gelmektedir. Nüfus, sürücü ve motorlu araç sayısındaki hızlı artışın yanı sıra, sanayileşme ile birlikte ortaya çıkan kolay ulaşım ihtiyacı, kaynak yetersizliği ve plansız uygulamalar sonucu, motorlu taşıtların, faydadan çok zarar vermesine neden olmaktadır.
          Yük ve yolcu taşımacılığının %90’1 aşkın bir kısmının şehir içi ve şehirlerarası karayollarımız üzerinden yapılmasına rağmen, trafik alt yapısında ve kamuoyundaki trafik bilincinde yeterli gelişme sağlanamaması nedeniyle trafik, ülkemizin, en öncelikli çözülmesi gereken sorunlarının başında yer almıştır.
             Trafik sorunu, toplumumuzun belirli bir kısmını değil, bireyleri ve toplumun tüm kesimlerini ilgilendiren çok boyutlu bir nitelik taşımaktadır. Her gün kendisini hatırlatan ve hiç istisna tanımadan herkesi hedef alan trafik kazaları, meydana geliş sebepleriyle kaza tanımlamasının ötesine geçmesine rağmen, kamuoyunda yeterli derecede tartışılmamaktadır.
              Eskişehir’ de de trafik büyük sorun. Sabah erken ve akşam saatlerinde,  adeta kördüğümdür. Aslında ülkemizin, diğer kentlerinde ve dünyanın bütün büyük metropol kentlerinde, trafik sorunu vardır.
             Elbette Eskişehir’deki, trafik sorununu çözmek veya aklanmak için, diğer kentlerdeki trafik sorunları ile avunmak veya gerekçe göstermek, mazeret olmadığı gibi, çözüm de değildir. Çünkü Eskişehir’de,  yetersiz altyapı ve toplu taşımacılık yüzünden tarikte ciddi sorunlar yaşamaktadır.
                   Eskişehir’deki, mevcut,  trafik sorunun dan  bugüne kadar belediyelerde görev almış Belediye başkanları ve meclis üyelerinin de sorumluluğu da vardır. Çünkü Trafik sorununda, sağlıksız kentleşmenin, ciddi katkısı vardır.
                     Eskişehir’de, görev alan belediye yönetimleri, kenti “Tek Merkezli kent” yapmakta, adeta ısrarcı oldu. İmar planları, şehircilik kurallarına göre değil de politik ve elit güçlerin isteği doğrultusunda yapıldı. Hatta 14 mahalle, mücavir alan dışında gelişti.
                      Oysa bugününün şehircilik anlayışı, " Çok kesimli" ve" Çok Merkezli" kentlerdir. Hatta çağımızın şehircilik anlayışı, "Büyüme Koridorları" adı verilen, şehirlerarası otoyolların, iki tarafına serpilip gelişen, "ÇEVRE ŞEHİRLERİ" şeklinde ortaya çıkmaktadır.
                    Ayrıca Eskişehir’de, Estram’ la birlikte, kent içindeki araç trafiği seyrelmediği gibi, bilakis Trafik, Yunus Emre ve Mustafa Kemal Caddelerinde yoğunlaşmış ve bekleme süreleri arttığı için de motorlu araçların, hava kirliliğine katkısı daha da artmıştır.
                    Eskişehir’ in, caddeleri, Raylı Sistemi taşıyacak büyüklükte değildir. O nedenle de Raylı Sistemi ulaşım mastır planında, öngörülen bölgelerinde, sorun yaşanmaktadır.   Eskişehir’ de, "METRO" gerçekleştirilmiş olsa, trafik rahatlayacaktı.
                       Ayrıca trafik sorunu, insan tutum ve davranışları, ahlaki ve ekonomik gelişmişlik, etik ilgisi, eğitim ve kültürel seviye ile ilişkilidir. Trafikte, hemen her gün onlarca insanını kaybeden, büyük maliyetlere katlanan, ahlak sorunu, denetim ve eğitim eksikliği
nedeniyle, insan ve madde kaynaklarını sorumsuzca heba eden bir sistemin,  yeniden
ele alınması ve baştan aşağı düzenlenmesi gerekmektedir.
                    Trafik sorunları, psikolojiden, sosyolojiye, hukuktan, tıbba, coğrafyadan çevreye, ekonomiden, etik alana kadar, çağdaş yaşamın merkezinde yer almaktadır. Trafik kazaları neden olduğu sorunlar nedeniyle, kimi zaman bir terör olarak, nitelendirilmektedir.
                       Eskişehir’de, trafiği rahatlatacak bir eylem planı ivedilikle ele alınmalıdır. Trafik ışıkları, yoğunluğa göre hareket ederek araç geçişlerini sağlayacak. Kentte, normal seyir hızında giden bir aracın, bir kez yeşil ışıkta geçtikten sonra yeşil ışığa denk gelmesini sağlayan ’ GREEN LİNE’ sistemi uygulanmalıdır.
                  Eskişehir’de,  trafik akışını rahatlatmak için, pek çok metropolde kullanılan battı çıktı düzenlemesi, Eskişehir’ de gerçekleştirilmelidir. Bunun içinde “Battı-Çıktı Projeleri” yapılarak, hayata geçirilmelidir. Yollara dijital yön tabelaları konmalı, kamera sistemi yaygınlaştırılmalıdır.
                  Kentte, araçların cadde, sokak ve kaldırımlara, gelişigüzel park edilmesinin de trafik yoğunluğuna neden olmaktadır. Bu sorunun, binalara garaj ve otopark yapı yanında, araçları otoparklara park etme kültürünün geliştirilmesiyle çözümlenebileceği bir gerçektir.
                 Trafikte sorunları karşısında, geçmişi ve bugünkü durumu eleştirmek veya gerekçe göstermek çözüm değildir. O nedenle de kentte belediyeler yanında, diğer kurum/kuruluşlarda, elini taşın altına koymak zorundadır. Trafikle ilgili ne yapılacaksa bir an önce yapılmalıdır. Çünkü söz konusu olan, ekonomi, insan yaşamı, sağlığı ve zamandır.
             Çağdaş düşünce, trafik kavramını, çok daha geniş boyutlarda ele almakta ve genel olarak mühendislik hizmetleri, eğitim, ilk yardım, acil müdahale-kurtarma hizmetleri ve denetimi ön plana çıkartmaktadır. Akılcı ve doğru olan düşünce tarzı da budur.
            Trafik kazalarının nedenleri ve sonuçları konusunda, yapılan analizler ışığında, bilinçli personel yetiştirmek ve hedef planlı, etkili denetim uygulayarak, trafik kazalarını, en aza indirmek, bu azim ve çabanın başlıcalarındandır.
         Trafik sorunu, toplumun her bireyini doğrudan ilgilendiriyorsa, bu sorunun çözümüne de herkesin katkıda bulunması gerekir. Sorun, toplum için ve toplumla birlikte çözülmelidir.
           Trafik mevzuatının görev verdiği kurumlarla birlikte, başta basın kuruluşları ve sivil toplum örgütleri olmak üzere, sosyal, ekonomik ve psikolojik yönlerden, zarar görenlerin bilinçli ve gönüllü faaliyetlerde bulunmaları büyük önem taşımaktadır.    
             Trafikte zaman, enerji, para, hız, güvenlik, rahatlık ön plana çıkmaktadır. Bu nedenle trafiğin hayata doğrudan bir etkisi bulunduğundan, trafikle ilgili sorunlar bir an önce çözülmelidir.