4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

GIDA KRİZİ KAPIDA

                                  
             Geçen hafta, kırsal kesimde çiftcilerimizin, birçok sorununa, tanık olduk. Özellikle de tarımsal üretimde kullanılan, ilaç, mazot, gübre, elektrik gibi mali unsurların yüksek seyretmesi, tarım arazilerinin, parçalı ve dağınık olması, sulanabilen arazi miktarının azlığı,
üreticinin önemli sorunlarıdır.
             Oysa çok partili dönemde, her gelen siyasi iktidar, "Kalkınma Köyden başlayacaktır." ifadesini kullandı. Ancak hiçbir siyasi iktidar, bu vaadini yerine getirmedi.  Hatta bu vaat entelektüel çevrelerce, yadırgandı ama aynı çevreler,"Serbest Pazar Ekonomisini" öne sürerek, tarımın desteklenmesini söylediler.
            1980’li yılların, başından itibaren uygulanan, ihracata dönük gelişme modeli, tarım sektörüne, kendine yeterlilik ve kapsamlı bir sorumluluk yüklemişti. Ancak o yıllardan sonra,  tarım ürünlerinin, ithalatına yönelik politikalar tercih edildi.
              Siyasi otoritenin, bu kararına, çiftçilerimizden, Ziraat Odalarından, ne de diğer çiftçi örgütlerinden tepki gelmedi. Bilakis Özal hükümetlerine, destek verildi. Bu karar sonrası
  dünyada, tarım ürünlerinde, kendi kedine yeterli yedi ülkeden bir olan Türkiye, tarım ürünleri ithal eden ülke durumuna düşürüldü.
               Türk tarımındaki olumsuz tablo da  Ziraat odalarının da sorumluluğu vardır. Çünkü çiftçinin, bağlı olduğu Ziraat Odaları,  çiftçinin sözcüsü olmaktan uzak kalmıştır.
              Bu nedenle, çiftçiye teknik bilgi sağlayacak, üretim ve pazarlama konusunda işbirliği imkânlarını geliştirecek, sosyal politikalar oluşturacak, yeni bir kooperatif tarzı örgütlenme modeline ihtiyaç bulunmaktadır.
               Elbette ülkemizde, çiftçiye, sahip çıkan siyasi Parti il ve ilçe teşkilatları var. Bu teşkilatlardan biri de İYİ Parti Sivrihisar ilçe Başkanı, Sayın Recep TOPTAŞ’dır. Sivrihisar’ da oluşan don zararlardan dolayı, “Yetkililer, acil olarak tarım alanlarında oluşan zararını belirleyip, üretici çiftçilerimizin ihtiyaçlarını belirlemelidir. Çiftçilerimizin, bu konuda acil ihtiyacı olan tohum, gübre, mazot, sebze fidesi ve faizsiz kredi desteği sağlanması öncelik olmalıdır.” diyerek destek verilmesini istedi. Ancak sonuç alınamadı.
             Türkiye’de, son yıllarda yağış ortalaması normal yağış miktarının altındadır.  Bu durum, hububat başta olmak üzere, bazı meyvelerde, üretim düşmesine neden oldu. Ancak tarımda, verimin düşmesinde tek sebepte bu değildir.
             Türkiye’de, kullanılan suyun yüzde 71’i tarımda kullanılıyor.  Suyun verimli kullanılması için basınçlı sulama sitemlerine öncelik verilmesi lazım. Verilen teşvikleri yeterli ve olumlu bulunmuyor. Ama çiftçiler ve belediyeler  tarafından yok edilen sulama kanallarından bahsetmediği gibi, üretim düşüklüğünü de küresel ısınma ile eşdeğer tutuluyor.
               Ülkemizde, tarım alanları ve gerçekleştirilen sulama kanalları, hızla yok ediliyor.  Rant uğruna, son 20 yılda bu şekilde yok olan tarım alanları, 400 bin hektarın üzerindedir. Başka bir değişle,  Seyhan sulamasını 4 katı, Manisa sulamasının 20 katı, Eskişehir sulamasının da 25 katına eşittir.
            Ülkemizde, çiftçilerin, yoksullaşması, borçlanması, tarımın itibar kaybetmesi, gençlerin kırsalı terk edip tarımla uğraşmak istememesi, inşaat sektörünün tarım arazilerini, yok etmesi ciddi sorunlardır.
            Eskişehir’ de, Türk tarımı için önemli bir gelişme olan ve Beylikova’da gerçekleştirilen, Türkiye’ de de bir ilk de olan,  ” BESİ ORGANİZE BÖLGESİ” gibi kuruluşlar, ülkemizin diğer bölgelerinde gerçekleştirlmesi için hükümetler ve ilgili kurum/kuruluşlar caba göstermelidir. 
              Ayrıca Türkiye’de, köylüyü destekleme girişimleri, yetersizdir.  AB’de çiftçi nüfusu, aktif nüfusun %5’i olurken, AB’de bütçesinden ayrılan pay,%46’dır. Yani AB’de bütçesinin yarıya yakın kısmı, tarım kesiminin desteklenmesine ayrılmıştır.  Buna rağmen de, AB bu desteklemeyi yetersiz görmektedir.            .      
               XXI. yüzyılda, organik tarım ön plandadır. AB’de de organik tarım, hayat felsefesi haline gelmiştir. Ayrıca da AB’ sürecinde, ürüne bağlı destekten, bölge ve çiftlik bazlı desteğe geçilecektir. Bazı ürünlerinde üretimine son verilirken, bazıları da desteklenecektir. Sebze ve meyve üreticileri ise, bu süreçte en az etkilenen kesim olacaktır.
            Tarımda, verimin düşmesinde bir tehlike de, “EROZYON” dur.  Bu yolla yılda, 1.4 milyon ton verimli toprak yok oluyor. Her yıl KKTC kadar, bir toprağı kaybediyoruz.  
           Ülkemizde,  erozyonun önlenmesi için, mutlaka mera ıslah çalışmalarına ve ağaç dikimine hız verilmeli, mevcutları da en iyi şekilde korunmalıdır
            Ülkemizde arazi tesisinden, ağaç bakımına, budamadan, ilaçlamaya, aşılamadan, hasat’a kadar, geçen süreçte çalışabilecek kalifiye eğitimli, tarım çalışanı yoktur. Bu ihtiyacı karşılayacak,  tarım tasarımı yapabilecek ve kaliteli etiketler hazırlayabilecek tarım tasarımcı ve  grafikerlerin eğitiminin verileceği, yeni “Tarım Meslek Liseleri” açılmalıdır
           Türkiye’ de, tarım alanındaki sorunlara çözüm getirilmezse, ülkemiz, gıda krizi ve enflasyonu yaşayabilir.  Ziraat Odaları Birliği Başkanı, Sayın Şemsi Bayraktar, “Mevcut konjonktür, küçük aile işletmelerini tamamen üretim dışı bırakacak, bir duruma gelmiştir. Bu da hem büyükşehirlere, göçe neden olacak,  hem de üretimin düşmesi sonucunda, ülkemizi, daha büyük gıda krizi ve enflasyon ile karşı karşıya bırakacaktır.” demiştir.
         Çokuluslu şirketlerin, rant ilişkilerinin karşısında, binbir emekle üretim yapan çiftçilerimizin yanında olunmalıdır.  Çiftçilerimizin içinde bulundukları sorunları da el ele vererek çözmek zorundayız. Çünkü Çiftçi ülkemizin teminatıdır.
              Nitekim Büyük Önder ATATÜRK,  “Milletimiz çok büyük elemler, mağlûbiyetler, facialar görmüştür. Bütün olanlardan sonra yine bu topraklarda bulunuyorsa bunun temel sebebi şundandır: “Çünkü Türk çiftçisi bir eliyle kılıcını kullanırken, diğer elindeki sapanla topraktan ayrılmadı. Eğer milletimizin büyük ekseriyeti çiftçi olmasaydı biz bugün dünya yüzünde bulunmayacaktır.”  demiştir.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi