4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

HAYVANCILIK ZOR DURUMDA

                  Yıllardır, hayvancılık alanında uygulanan yanlış politikalar, Türkiye’de, tarım ve hayvancılığı bitirme noktasına getirdi. Her geçen yıl artan yem fiyatları, kuraklık tehdidi ve ekonomik krize bağlı olarak büyüyen sorunlar, kaybedilen meralar, hayvancılığı zor durumda bıraktı.


              Ülkemizde, hayvancılık açısından meralar önemlidir. Çünkü mera yoksa ot, ot yoksa ucuz et yok. Bu nedenle de ülkemizde, meralara sahip çıkılmalıdır. Ancak ülkemizde mevcut meraları hızla kaybediyoruz.


               Ziraat Mühendisi Dr Necdet ORAL ”Ülkemizin içinde bulunduğu kırmızı et krizinin temelinde meraların yok edilmesi yatmaktadır. , Türkiye’ de, 1928’de, çayır-mera alanı 46 milyon hektar olup, işlenen arazilerin 7 katıydı. Çayır mera varlığımız günümüzde 15 milyon hektarın altına düşmüş ve çevre dengesi bozulmuştur.


                Son yıllarda, gelişi güzel açılan taş ocakları ise meralara büyük zarar veriyor. Resmi verilere göre ülke genelinde, 85 binden fazla taş ocağı ruhsatı verildi  ve ,ortaya çıkan tahribata karşı yurttaşların tepkisi de her geçen gün büyüyor 


                Nitekim Sivrihisar’ da açılan taş ocakları da çevreye, özellikle de meralara büyük zarar veriyor. Bu nedenle de Koçaş Köyü Muhtarı, Sayın Sezai  KARA ve köy halkı köye zarar veren taş ocakları ile örnek teşkil edecek  mücadele veriyorlar.


                  Kamuoyunun tepkisine rağmen, vahşi madencilik hız kesmiyor. Yetkililerin denetlemekte ve önlem almakta yetersiz kaldığı taş ocaklarının ve madenciliğin sonucu ortaya çıkan Çevre tahribatı ise küçümsenmeyecek boyuttadır.


            Nitekim İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Toprak İlmi ve Ekoloji Anabilim Dalı Öğretim, üyesi, Sayın Prof. Dr. Doğan Kantarcı, yerleşim alanlarının yakınında, bağ, bahçe, zeytinlik ve orman alanlarında, açık ocak işletmeciliğinin, telafi edilemeyecek zararlara neden olduğuna dikkat çekiyor


              Türkiye, tarım ülkesidir. Hükümetleri yanlış tarın politikaları, Özellikle de tarım alanları ve meraların tahrip edilmesi yanında, tarım ürünlerindeki taban fiyat stratejileri, köyden kente göç Türk tarımını, zor durumda bıraktı.


               Ülkemizde, kendimize özgü yüksek verimli ırkların ıslah edilememiş olması, mevcut çayır ve meraların kullanım amacı doğrultusunda kullanılması, mevcut çayır ve meraların ot veriminin düşmesi damızlık hayvan üretiminin yeterli olmaması önemli sorunlardır.


                     Ayrıca Türkiye’ de, sanayi yemlerinin hammaddesinin ülkemizde üretilmemesi, yurt dışından ithal edilmesi  üretici kesiminin yeterli düzeyde bilgi donanıma sahip olmaması ve  üreticilerin birlikte hareket edememesi(kooperatifleşme), üreticilere verilen desteklemelerin cazip olmaması tarımı zor durumda bıraktı.


                  Ülkemizde, hayvancılık üzerine yapılan politikaların, yanlış yapılması hayvancılık üzerine yapılan politikaların, kısa soluklu olması yanında, hayvan sağlığının korunması ve korumaya yönelik saha elamanlarının yetersizliği, işletme büyüklüklerinin küçük olması gibi nedenler tarımda arzu edilmeyen gelişmelere neden oldu
               Türkiye, AB’ de ile yapacağı müzakerelerde en çok tarım alanında zorlanacak. Çünkü 80 bin sayfalık müktesebatın, 40 bin sayfası tarımla ilgilidir. Ayrıca ülkemizde, nüfusun büyük bir bölümü de tarımda istihdam edilmektedir.


                    Türkiye’de, tarım sektörünün,  pek çok sorunu var. Özellikle de hayvancılık alanındaki problemler müzakerelerde,  Türkiye’nin başını ağartacak niteliktedir. Çünkü ülkemizde hayvancılık zor koşullara direniyor. Her geçen gün de kan kaybediyor.


                   Özellikle de 1980’li yıllardan, sonra, tarım ürünlerinin ithalatı, yani dışa bağımlı tarım politikaları, ülkemizde üretilen hayvansal ürünlerde, ciddi azalmaya neden olmuştur. Son yıllarda ette yüzde 18,sütte %14 ve deri de ise %40 dolaylarında,  azalma görülmüştür. Buna rağmen, halkı alım gücünün düşmesi nedeniyle de süt, et ve diğer hayvansal gıdalar, çiftçinin elinde kalmıştır.


                 Türkiye’de, hayvan başına verim çok düşüktür. Ciddi boyutta damızlık sorunu var. Hayvan hastalıkları ise, yeteri kadar önlemedi. Hayvan yetiştiricilerinin örgütlenmesi istenen boyutta değil.  Hala hayvancılık sektörüne, “babadan oğula miras” felsefesi hâkimdir


                   Türkiye genelinde olduğu gibi, kentimizde de yerli ırklar yok oluyor. Mera ıslah çalışmaları ise, yok denecek kadar az. Hayvan hastalıkları ise hala küçümsenmeyecek boyutlardadır. Hayvan hastalıkları ile mücadelede de ise ciddi engel ve sorunlar var


                   Eskişehir’de, hayvancılığın gelişmesi ve sorunlarının çözümü için, mutlaka üreticilerin örgütlenmek şart. İl bazında hayvancılık sektöründe örgütlenme teşvik edilmeli, her türlü destek verilmeli, çiftçilerimiz,  tarımsal işletmelere özendirilmelidir.


                     Hayvan hastalıkları ilgili mücadele, mutlaka bir plan ve programa bağlanmalı, Özellikle sığırlarda kullanılması gereken, Mastit, IBR, pastörella aşıları da şap aşısı da zorunlu hale getirilmelidir.     


                  Kentimizdeki buzağı ölümlerine ve meme körlüğüne, çare bulunmalıdır.  Eskişehir’de, ekolojik hayvansal üretim teşvik edilmeli, bunun içinde Eskişehir’in, yerli ırkları ve bölgemize adapte olabilecek, melez ırklar tercih edilmelidir.


                İl bazındaki, meralar mutlaka korumalıdır. Çünkü her hayvan günlük olarak canlı ağırlığının %10’u kadar kaba yeme ihtiyaç duyar. Hayvanların ihtiyaç duyduğu bu kaba yem miktarının en kolay ve en ucuz temin edilebileceği yerler meralardır.


             Merada yetişen hayvanların, et ve süt kalitesi yüksektir. Diğer yandan meralar su kaynakları ve canlı çeşitliliğinin korunmasında, erozyonun önlenmesinde arıcılık ve bal üretiminde önemli bir fonksiyona sahiptir.


                Ülkemizde, yasalara rağmen meralar yok edilirken,  sürekli, kalıcı ve sonuç alıcı, bir hayvancılık politikası da  yok. . Bu arzu edilmeyen  gidişe dur demek için de, ivedilikle sektörde, oluşturulacak, yeni politikalarla, oluşturulmalı ve meralar da korunmalıdır. Aksi halde, ülkemizde, hayvancılık iflas edecek, kaybeden de Türk insanı ve ekonomisi olacaktır.


 


 


 


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi