4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

KÖY ENSTİTÜLERİ

   17 Nisan 1940 yılında, dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç’un önderliğinde, kurulmasının, ardından, Türkiye’nin, ekonomik, toplumsal ve kültürel gelişiminde belirleyici bir rol oynayan Köy Enstitüleri’nin, 82. kuruluş yıl dönümünü kutluyoruz.
            Eğitim alanında, kırsal kesimde yaşayan halk ile kentliler arasındaki dengeyi eşitlemek ve köy halkına, pratik bilgi vermek amacıyla 1936’ta Saffet Arıkan’ın Vekilliği döneminde, Köy Eğitmeni projesi uygulamasına başlanır.
             Askerliğini, onbaşı veya çavuş olarak yapan gençler, Ziraat Bakanlığı’nın işbirliğiyle, modern tarım tekniklerini uygulayan, Mahmudiye Devlet Üretme Çiftliği’nde yetiştirilerek köylere gönderilir. Amaç, köye, hem bir öğretmen, hem de modern üretim araçları ve tarım yöntemleri sağlamak ve eğitimin mali yükünü hafifletmektir.
              İsmail Hakkı Tonguç, yönetiminde başlanan bu projenin başarılı olması üzerine, 1937 ve 1939 yıllarında çıkarılan yasalarla, köy eğitmeni yetiştirme deneyimi yaygınlaştırılır.
Kırsal kesime yönelik bu eğitim uygulaması, hiç şüphesiz daha sonra kurulan Köy Enstitüleri için uygun koşullar aratmış ve Köy Enstitüleri’ne geçişi kolaylaştırılmıştır.
             17 Nisan 1940’ta, Köy Enstitüleri Yasası çıkarılarak, köy okullarında görev alacak olan öğretmenleri yetiştirmek üzere, kent ve kasabalardan uzak, geniş arazisi bulunan uygun yerlerde Köy Enstitüleri kurulmaya başlanır.
             Enstitülerin, ilk resmî öğretim programı, 1943 yılında yayımlanmıştır. Programa göre, ilkokulu bitiren çocuklar, sınavla Köy Enstitülerine alınır ve karma eğitim uygulanır.
            Toplam beş yıl süren, öğretim zamanının yarısı kültür derslerine, dörtte biri tarım dersleri ve çalışmalarına, dörtte biri de sanat ya da teknik derslere ve çalışmalara ayrılmıştır.
         17 Nisan 1940 tarihinde, 3803 Sayılı Köy Enstitüleri yasası ile kurulan, Köy Enstitülülerinin sayısı 10’du. 1944 yılında, bu sayı 20’ye ulaştı. 1948 yılında, Van’da açılan Ernis Köy Enstitüsü ile sayı 21 oldu. Köy Enstitülerine, öğretmen yetiştirmek için de 1942 yılında da Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü açıldı.
            Köy Enstitüleri, dünyaya örnek bir projeydi. Ne yazık ki ülkemizde halen, önemi yeterince anlaşılamadı. Oysa  Anadolu kültürünün, tüm zenginliklerini, eğitim dizgesine katan, öğrencinin, insana dair, tüm güzelliklerle donatılması ve toplumsal sorumluluğa, sahip olmasını amaçlayan ve her yönüyle çevresinin ve bölgesinin, eğitim, kültür merkezi olan kurumlardı.
              Başka ülkelere muhtaç olmadan,  kendi kendine üretken,  bilgi ve beceriyle donatan, bir eğitim kurumunun adı olan Köy Enstitüleri, öğrencileri, pedagoji eğitimi alırken, aynı zamanda demirci, yapıcı, ya da marangozluk gibi eğitimi de alıyordu.
              Köy Enstitüleri, programı, çok yönlü eğitimi benimsemişti. Genel kültür ve beceriler yanında, edebiyat, resim, müzik ve spor gibi etkinlikler, her öğrencinin, doğal hakkı sayılıyordu. Her sabah, güne, jimnastik, ya da halk oyunları ile başlanırdı.
                Eğitim yaşamının tümüne, sanat, hareket ve yaratıcılık egemendi. Her öğrencinin, bir müzik aleti (genellikle mandolin) çalması, zorunlu idi. Halk kültürünün, tüm malzemesi, taşınıp işleniyordu.
               Köy Enstitülerde, her hafta bir eğlenti düzenlenir, bu etkinliğe yönetici ve öğretmenler de katılırdı. Bu eğlenti programları, piyes, müzik, gösteri, halk oyunu, orta oyunu vb. etkinliklerden oluşurdu. Bu etkinlikleri, çevredeki köylüler ve öğrenci velilerinden, konuk olanlar da izlerlerdi.
               Köy Enstitülerinde, uygulanan eğitim ve öğretim yöntemi, “öğrenciyi merkeze” koymuş ve onun etkin kılınmasını, temel almıştı. Ekip çalışmaları ve bireysel etkinlikler, öğrenci kişiliğinin geliştirilmesi açısından, vazgeçilmez koşuldu.
            1940’lı yıllarda, üniversitelerin özerkliğinin başladığı dönem, Köy Enstitülerinin kurulduğu döneme, denk gelmektedir ki bu dönemde, UNESCO tarafından, dünyaya, Türk eğitimi model örnek olarak gösterilmiştir.
           Köy Enstitüleri, eğitim modeli kişiye, kendi farkına verebilirliğini kazandırıyordu. Anlıyor, düşünüyor, sorguluyor ve üretiyor. Yaptığı işin verdiği mutlulukla, yaşamına anlam katabiliyordu.
               Köy Enstitüleri, programı, çok yönlü eğitimi benimsemişti. Genel kültür ve beceriler yanında, edebiyat, resim, müzik ve spor gibi etkinlikler, her öğrencinin doğal hakkı sayılıyordu.
             Her sabah, güne, jimnastik, ya da halk oyunları ile başlanırdı. Eğitim yaşamının tümüne sanat, hareket ve yaratıcılık egemendi. Her  öğrencinin, bir müzik aleti (genellikle mandolin) çalması zorunlu idi. Halk kültürünün, tüm malzemesi, taşınıp işleniyordu.
              Köy Enstitülerde, her hafta bir eğlenti düzenlenir, bu etkinliğe yönetici ve öğretmenler de katılırdı. Bu eğlenti programları, piyes, müzik, gösteri, halk oyunu, orta oyunu vb. etkinliklerden oluşurdu. Bu etkinlikleri, çevredeki köylüler ve öğrenci  velilerinden konuk olanlar da izlerlerdi.
             Köy Enstitülerinde, uygulanan eğitim ve öğretim yöntemi, “öğrenciyi merkeze” koymuş ve onun etkin kılınmasını, temel almıştı. Ekip çalışmaları ve bireysel etkinlikler, öğrenci kişiliğinin geliştirilmesi açısından, vazgeçilmez koşuldu.
             Köy Enstitüleri; yoksulluğun, açlığın, salgın hastalıkların, bilgisizliğin pençesindeki Türk köylüsü için, bir uygarlık ve değişim eyleminin; bir sosyal devrimin ilk adımıdır.
            Köy Enstitülerinden yetişen, yazar ve şairler, Türk edebiyatında büyük bir kültür devrimini gerçekleştirmiştir. Edebiyatı halkalaştıran, bir eğitim dizgesinin adı. Köy Enstitüleri; bir insanlaşma, toplumsallaşma projesidir
            Anadolu insanın özgürlüğe-aydınlanmaya yürüyüşünün adıdır. Anadolu topraklarında ulusaldan evrensele yürüyüşün, özgüvenin, aşılamayan özgün bir eğitim sisteminin adıydı.
         Ülkemizde, köy Enstitülerinin değeri bilinmedi ama bugün, COVİD-19 ve açlık korkusuyla, Köy Enstitüleri de dünyanın, yeni umudu oldu. ABD, Hindistan, Venezuela, Kore, gibi, 100’ün üzerinde ülke, "Atatürk Modeli" diye tüketimden, üretim toplumuna geçiş için, enstitüleri örnek alan uygulamalara başladılar.
           Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Köy Enstitüleri’nin kurucusu veMilli Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel’i, İsmail Hakkı Tonguç’u ve emeği geçenleri, rahmet, minnet ve saygıyla anıyoruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi