İç Anadolu Bölgesi’nin, önemli maden üreticilerini bir araya getiren Eskişehir Madencilik Kümesi, Türk maden ihracatının, tüm olumsuz koşullara rağmen geçtiğimiz yıl 4,3 milyar dolar ihracatını, bu yıl daha da arttırmak için çalışıldığı açıklandı.
              Eskişehir Sanayi Odası’nda, düzenlenen basın toplantısında konuşan Eskişehir Madencilik Kümesi Yönetim Kurulu Üyeleri, “Dünyanın en büyük mermer ve traverten ihracatçısı, en büyük bor üreticisi ve ihracatçısı, en büyük feldspat (cam, seramik, boya hammaddesi) ihracatçısı ülkemizdir. Bilinen 90 madenin 80’e yakını ülkemizde çıkıyor Sektörümüzü daha da geliştirmek zorundayız” diyerek görüşlerini kamuoyu ile paylaştı.
              Oysa madenlerimiz, sanayimizin itici güçü olmadığı sürece, ülkemize arzu edilen boyutta bir faydası olmadığı gibi, yabancılar, madenlerimize bedava sahip olurken,  çocuk ve torunlarımız, imkan ve olanaklarını da yok ediyoruz.
              Nitekim Kaymaz,  Altın Maden Yatağı ile ilgili mücadelemizde, genç bir maden mühendisi, “  Mücadelenizi, takdirle karşılıyorum. Bugünkü şartlarda, yabancılar madenlerimizi bedavaya kapatır. Zararı yok, bizler istifade etmeyelim. Gelecek nesiller, belki akıllı olur, bu madenlerimizi kendi insanımızın yararına işletir” demişti.
              Ne yazık ki genç mühendis, kaygılarında haklı çıktı. Siyasi iktidarın çıkardığı yasalarla, vatan toprakları, altıdaki zenginlikler adım adım yabancılarının eline geçiyor. Yabancı maden arama şirketleri, Türkiye’de, arzu etmeyen boyutta bir arazide, maden arama ve işletme ruhsatını eline geçirdi
                Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı, Sayın Fatih Dönmez, CHP’li Fethi Gürer’in, soru önergesine verdiği yanıtta, Türkiye’de, 118 yabancı firmaya ait 593 maden ruhsatı bulunduğunu söyledi.
              Konuyla ilgili olarak, Türkiye Jeoloji Mühendisleri  Odası yetkilileri,  AKP Hükümeti tarafından 5 Haziran 2004 tarihinde, TBMM’den geçirilen  5177 sayılı değişiklik ve 5213 sayılı Maden Kanunu’na dikkat çekerek, bu yasalarla yabancı sermaye maden işletme ruhsatı alma konusunda, büyük kolaylıklar sağlandığını ifade ettiler.
             Küme Başkanı Metin Çekiç, “Ülkelerin kalkınmışlığı Madenciliğin ekonomiye yaptığı katkıyla ölçülür, gelişmiş ülkelerde bu oran %8-15’lerdeyken ülkemizde %1,08 mertebesindedir. Bu rakamı artırmak zorundayız. Ancak sektörümüzdeki ilgi giderek azalıyor. Son 10 yılda Maden Ruhsat sayıları çarpıcı şekilde düşmüştür. 2010 yılında 31.562 arama, 11.604 işletme olmak üzere 41.166 ruhsat var iken, Eylül 2021 itibariyle 5.070 arama,9793 işletme olmak üzere toplam 14.863 ruhsat kalmıştır.” açıklamasında bulundu.  
             Oysa ülkemiz, madenlerden katmadeğeri yüksek ürün üretmediği sürece, bir yarar yoktur.  Ayrıca Ülkemiz, artık madenlerini kendi sanayisine hammadde olarak kullanılması için gerekli çabayı ve madencilik alanında AR-GE çalışmaları sürdürmek zorundadır.
               Çünkü ülkemiz, maden çeşitliliği açısından zengin bir ülke, dünya genelinde bilinen 50 minarelin 30´ a yakını ülkemizde bulunmaktadır. Bor, toryum, metalik madenler ve kömür açısından kendimize yetebilecek bir ülkeyiz.
                Ülkemizde, çıkarılan nikel hammaddesini, direk birkaç dolar karşılığında doğrudan ihraç ediyor ve kat kat fazlasını ödeyerek, nikel ithal  veya bor madenimizin hammadde olarak yok parasına yurtdışına satııyoruz.
                İç Anadolu Bölgesi’nin, önemli maden üreticilerini bir araya getiren Eskişehir Madencilik Kümesi’ nin, girişimlerini, takdirle karşılıyoruz ama  bu tür toplantılarda madenlerin çıkarılmasından ziyade, madenlerimizi, kendi sanayimize hammadde sunarak, katma değeri yüksek ürünlerin üretimini sağlayacaki çalışmalara ve madenlerle ilgili AR-GE’ye  yönelmelidir.
                 ESO Başkanlarından, Rahmetli Mümtaz ZEYTİNOĞLU döneminde de, İldeki madenlerin, sanayinin motoru olması hususunda, girişimler oldu. Ancak ondan sonra gelen ESO başkanları, madenlerle ilgili bu girişimi gözardı ettiler.
                Oysa sanayinin gelişmesinde, lokomotif bir sektör olan madencilik, ülkelerin kalkınmasında, sürükleyici bir rol oynar. Madencilik, sanayinin itici gücü, katma değeri en yüksek olan ve kaynak yaratan, önemli bir sektördür.
                ESO Başkanı Sayın KESİKBAŞ ve ekibi, göreve geldikten sonra Eskişehir’ de, MADENCİLİK KÜMESİ ”nin kurulması ve ülkemizde bir ilk olması, ülkemiz, Eskişehir ve madenlerimiz açısından, olumlu ve örnek bir gelişmedir.
              Ancak Eskişehir’ deki madencilik Kümesi’ nde, öncelikli hedef, sanayiye, düşük maliyette ve kaliteli girdi sağlamak olmalıdır. Bu çerçevede, madencilik sektörünün planlanmasında, ülke ve Eskişehir sanayi sektörleri ile entegrasyonu da ön planda tutulmalıdır.
             Kümesi, maden sektörde, teknoloji geliştirme gerekliliği, nitelikli personel ve AR-GE Madencilik çalışmaları ile üniversite-sanayi işbirlikleri üzerinde de çalışmalar yapmalı, ülkemizin 2023 hedeflerine yönelik işlenmiş, katma değerli ve yerli ürün geliştirme çalışmalarına da katkıda bulunmalıdır.
            Dünyada, gelişen teknoloji ile dünya üzerinde sınırlı olan kıymetli madenlerin kullanımı ve işlenmesi adına yapılan, Ar-Ge çalışmaları, büyük ölçüde önem kazanmıştır. Bu gelişmelere paralel olarak, Madencilik Kümesi ve ESOGÜ Maden Fakültesi,  sektördeki tecrcübeden ve  bilgi birikiminden yararlanarak,  Eskişehir’de, mevcut madenler üzerinde Ar- Ge ve madencilik çalışmalarına hız kazandırmalıdır.
               Toplantıdaki, “Cari açığımızın büyük kısmını enerji hammaddeleri ve madenlere- metallere ödenen bedeller oluşturuyor.2020 yılında sadece altın ithalatına 25 milyar dolar üzerinde bir bedel ödedik. Bu açığı azaltmanın yolu, ülkemiz zenginlikleri olan madenleri doğru ve sorumlu bir şekilde işlemekten ve toplumun yararına sunmaktan geçiyor.” Tespitinin, hayata geçmesi için, madenlerimizden,  yüksek katma değerli ürünler üretilip, ihraç edilerek, ekonomiye kazandırılması ile mümkündür.