4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

MADENLER VE DOĞA

Kanadalı firmanın, yaptığı 200 bin ağaç katliamıyla gündeme gelen, Kaz Dağları’nda bugüne kada, 44 firmanın, ruhsat aldığı biliniyordu. Ancak. Enerji Bakanı Fatih DöNMEZ, CHP’li Fikret Şahin’in,  soru önergesine verdiği cevapta, Kaz Dağları’nda ruhsat alan firma sayısının 44 değil, 155 olduğunu ve bunlara 279 ruhsat verildiğini açıkladı.


            Yine Enerji Bakanı Sayın DöNMEZ, Kaz Dağları ve Madra Dağı eko sistemi içindeki madencilik faaliyetleri konusunda,  “Bahse konu alanda, 54 farklı kamu kurumu ve firmaya 107 adet arama ruhsatı, 2 farklı yabancı ortaklı firmaya 8 adet arama ruhsatı; 93 farklı yerli firmaya ait 148 adet işletme ruhsatı, 6 farklı yabancı ortaklı firmaya 16 adet işletme ruhsatı düzenlenmiştir.”dedi.


              Balıkesir'in, Edremit ilçesi sınırları içinde, 20.935 hektarlık alana yayılmış bir bölgeyi kaplayan Kazdağları, antik çağlardan, bu yana pek çok efsaneye konu olmuş doğa harikası bir yer.  Aynı zaman da Türkiye'nin, oksijen deposudur.


              Doğa harikası Murat dağı da  kaz dağları gibi yabancı şirketlere peşgeş çekilecek. Murat Dağı’ndan doğan, nehirlerin kirlenmesi ile de  Kütahya, Uşak, Manisa, Aydın, söke, İzmir, Sakarya ve Susurluk Ovaları ile Eskişehir’deki tarımsal alanları, zehirleyecek ve tarımsal üretimi de yok edecektir.


          Orman Genel Müdürlüğü'nün, 2018 Orman İstatistiklerine göre; 2018 yılında 7 bin 962 hektar ormanda, madencilik izni verildi. Son yıllardaki artış ise dikkat çekicidir Nitekim  Doğanay Tolunay imzalı Dünyada ve Türkiye'de Ormansızlaşma adlı rapora göre; 2006'da 4 bin 36, 2007'de 6 bin 953, 2008'de 6 bin 866, 2009'da 5 bin 410, 2010'da 3 bin 547, 2011'de 6 bin 429 hektar orman, madenlere teslim edildi.


                ülkemizde, madenlerle ilgili arzu edilmeyen ciddi gelişmeler yanında, madenlerle ilgili, halkın da haklı olarak kaygıları var. Nitekim Borla ilgili yazımızdan sonra, pek çok elektronik posta aldık. Bir okuyucumuzun,” Vatan toprağı ve madenlerimiz, bize atalarımızın mirası ve torunlarımızın da emanetidir. Bu emaneti, peşkeş çekmeyerek, gelecek nesillere aktarmak zorundayız” sözleri, dikkat çekmişti..
                 Kaymaz Altın Maden Yatağı ile ilgili, mücadelemizde de genç bir maden mühendisi ise  “ …Mücadelenizi, takdirle karşılıyorum. Bugünkü şartlarda, yabancılar madenlerimizi bedavaya kapatır. Zararı yok, bizler istifade etmeyelim. Gelecek nesiller, belki akıllı olur, bu madenlerimizi, kendi insanımızın yararına işletir” demişti.
               Şu bir gerçek ki Türkiye, 1944’ten, itibaren, milliyetçi politikaları terk etmiş, Türkiye, uydu ülke konumuna doğru, hızlı bir şekilde sürüklenmiştir. çok partili döneminde ise bu süreç, daha hız kazandı. IMF ve Dünya Bankası gibi, kuruluşlardan, alınan dış borç ise kötü gidişin tuzu biberi oldu.


               Dünyanın çeşitli ülkelerindeki ulusal maden yasalarında,  DB ve IMF baskısıyla, bir çok kez değiştirilmiş olmalarına rağmen, o ülke için stratejik önem taşıyan bazı madenleri kollayan,  aranmasınıi özendiren ya da kısıtlayan, çoğu durumda yabancı yatırıma her durumda dış satımına kısıtlama getiren kurallar var. ülkemiz endüstrisi ve ekonomisi için stratejik değer taşıyan, yer altı kaynağı türleri koruyan, maden yasamızda madenleri   kollayan kurallar yok.  O nedenle de  bedelini de daha şimdiden ağır ödüyoruz.


               Maalesef Siyasi otoritenin, çıkardığı yasalarla, yabancılar, vatan toprakları altıdaki zenginliklerin ele geçiriyorlar. Konuyla ilgili olarak, Türkiye Jeoloji Mühendisleri Odası yetkilileri, AKP Hükümeti tarafından, 5 Haziran 2004 tarihinde, TBMM’den geçirilen 5177 sayılı değişiklik ve 5213 sayılı Maden Kanunu’na dikkat çekerek, bu yasalarla yabancı sermaye maden işletme ruhsatı alma konusunda büyük kolaylıklar sağlandığını ifade ettiler.  Bu yasayla birlikte, Türkiye’nin, birçok maden sahasında yabancı şirketlerin, maden arama ve işletme konusunda önünün açıldığını vurguladılar.


               Türkiye Maden Mühendisleri Odası’na göre de uluslararası firmaların, Türkiye’ye ilgisi artarak devam ediyor. Son yıllarda, Rio-Tinto isimli ABD- İngiliz sermayeli uluslararası bir şirketin, tüm dünyada olduğu gibi, Türkiye’de de faaliyetlerini arttırdığına dikkat çekmişlerdi


              Tapu ve Kadastro eski Genel Müdür Yardımcılarından, Sayın Orhan öZKAYA da Türkiye’nin, madenlerinin yabancı şirketlerin eline geçtiğini belirttikten sonra: “Türkiye’nin, madenleri, bizim elimizden çıkmaktadır. Son maden yasası ile Türkiye madenlerinin tamamı yabancı şirketlerin ve Angloamerikan şirketlerin eline geçmiştir. Madenlerin bu durumu, Türkiye’ye, gelecekte madenler konusunda, çok sıkıntı yaşatacak.” demişti..


           Sayın öZKAYA, tespitlerinde haklı çıktı. Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, CHP Niğde Milletvekili ömer Fethi Gürer’in verdiği soru önergesine yanıtında, Türk Ticaret Kanunu’na göre kurulmuş, mevcut durum itibarıyla, yürürlükte olan 118 farklı yabancı firmaya ait 593 maden ruhsatı bulunduğunu belirtti.


                Türk Halkı, artık gerçekleri görmek, maden sahalarına ve doğaya  sahip çıkmak zorundadır.. çünkü yabancılar tarafından, vatan toprağının ele geçirilmesi, doğanın tahrip edilmesi, siyasi ve kültürel bağımsızlığımızın, elde çıkarılmasıdır.      


              Ayrıca günümüzde,  çevre kavramı, bireysel, ya da ülkesel olmaktan daha çok evrensel bir nitelik taşımaktadır.  O nedenle de her Türk vatandaşı, madenleri, özelliikle de  doğa ve çevre ile ilgili gelişmeleri, yakından takip etmeli ve üzerinde düşeni de eksiksiz yapmalıdır. çünkü  doğa varsa yaşam vardır.


 


 


 


 


 


 


 


 


 


 


 


 


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi