4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

OKUL ÖNCESİ EĞİTİM

                                  
              Türkiye, OECD’nin, “Bir Bakışta Eğitim-2019” raporuna göre, okul öncesi eğitimdeki okullaşma oranında, 30 ülke arasında son sırada yer aldı, OECD ortalaması yüzde 87 olan okulöncesi, 3-5 yaş grubundaki çocukların, net okullaşma oranında ise Türkiye, yüzde 39,7’de kaldı,
              Oysa atalarımız, onlarca asır önce, "İNSAN YEDİSİNDE NE İSE YETMİŞİNDE ODUR" demişlerdir. Çünkü insan yaşamında, 0-6 yaş arası, çocuklarımızın, "duygusal", "zihinsel" ve "bedensel" gelişimini tamamladığı dönemdir. Yine 0-6 yaş arası çocuklarımızın, öğrenmelerinin, en yoğun olduğu, temel alışkanlıklarının, zihinsel ve duygusal yeteneklerinin hızla geliştiği ve biçimlediği dönemdir.     
                 Ayrıca dünyada, bireylerin yetiştirilmesinde, en önemli dönemin,0-6 yaş arasında olduğunu, hem bilim adamları, hem de çağdaş eğitim kabul etmiştir. Farklı kültür ortamlarından ve ailelerden gelen çocuklar, ortak bir yetişme ortamına okul öncesi eğitim kurumlarında ulaşır. Çocuk, kendine güven duygusunu, anaokullarında kazanmaya başlar.
                 Okul Öncesi Eğitim, çocukların, bedensel, bilişsel, duygusal, sosyal, kültürel, dil ve hareket gibi, çok yönlü gelişimlerini destekleyecek eğitim ortamı hazırlar.  Ayrıca okul öncesi eğitim, çocukların, sevgi, saygı, iş birliği, katılımcılık, sorumluluk, yardımlaşma ve paylaşma duygularını geliştirir.
                 Okul Öncesi Eğitim, etkinliklerinde, çocukların yaşları, gelişim özellikleri, öğrenme hızları, ilgileri, gereksinimleri  ile okulun ve çevrenin, imkânları  dikkate alınır. Çocukların,  beslenme, uyku, öz bakım becerileri, doğru ve sağlıklı temel alışkanlıklar kazanmalarının yanında, doğa sevgisiyle, çevreye duyarlı olmaları da sağlanır.                 
                 Okul Öncesi Eğtim, 0-6 yaş arası, çocuklarımızın, "duygusal", "zihinsel" ve "bedensel" gelişimini tamamladığı dönemdir. Yine 0-6 yaş arası çocuklarımızın, öğrenmelerinin, en yoğun olduğu, temel alışkanlıklarının, zihinsel ve duygusal yeteneklerinin hızla geliştiği ve biçimlediği dönemdir. Ayrıca dünyada, bireylerin yetiştirilmesinde, en önemli dönemin, 0-6 yaş arasında olduğunu, bilim adamları ve çağdaş eğitim kabul etmiştir.
                   Okul Öncesi Eğitim, aynı zamanda, kuralları, en etkili bir biçimde öğretebilir bir kurumdur. Çocuk, yaşıtlarıyla ilişkiye girerek birlikte yaşamayı, yemek yemeyi, uyumayı ve oynamayı öğretir. Böylece başkalarının özgürlüğünden haberdar olur,"ben" ve" başkası " kavramlarının bilincine vararak, işbirliği duygusunu geliştirir.
                    Okul Öncesi Eitim, çocuğun, kendine güveni geliştirir, Kendini idare etmeyi bağımsız olmayı öğretir. İlkokula uyumunu sağlayacak yetenekleri geliştirir. Problem çözücü olmayı öğrenir. Kendi kişiliğini ve vücudunu tanıtır.  
                   Okul Öncesi Eğtim, süresince, çocuklar ilköğretime hazırlanırken, paylaşmayı,  dayanışmayı, sosyalleşmeyi ve birlikte çalışmayı öğrenirler. Saygı, sevgi, paylaşma, iş bölümü, sorumluluk, gibi toplumun temel yapısını oluşturan kavramlar kazandırılır. Çocuğun, grup içine katılması, sağlıklı ilişkiler kurması, kültürel değerlerine sahip çıkması, sosyalleşmesi gibi olguları, geliştirir.  
                 Anaokulu ortamı, çocuk için, dünyaya açılan yepyeni bir penceredir. Çünkü 0-6 yaşlar arası olumlu, ya da olumsuz anlamda, verilen her şey, onları yetişkinlik yıllarında da doğrudan etkilemektedir.
               Aslında 3 yaşına kadar, bir çocuğun, beyni, bir yetişkinden, 2,5 kat fazla çalışır, 6 yaşına kadar da, bilim adamından 2 kat hızlıdır. Bu yaşta çocuklar, yetişkin insanlardan, daha cesaretli, müteşebbis ve ilgilidir.
             Siyasi iktidar, 4+4+4 eğitim sistemine gösterdiği ilgiyi, okul öncesi eğitime de göstermesini gerekirdi.
              Çünkü ahlaklı, karakterli, olumlu, atılgan, başladığı işleri başarabilecek kabiliyette, dürüst, düşünceli, iradeli, hayatta rastlayacağı engelleri aşmaya kudretli, karakter sahibi, insanlar yetişmesi, hatta 4+4+4 eğitim sisteminde ve diğer tüm öğretim kurumlarındanki başarı, Okul Öncesi Eğitime verilecek değerle eşdeğerdir.
             Ancak Türkiye, okulöncesi eğitim alanın da çok geç kaldı. Çünkü okul öncesi eğitim gelişmiş ülkelerde, yüksek seviyelere erişmiş durumda. Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde 4 yaş ile zorunlu okul öncesi dönemi kapsayan, yaş grubunda eğitim oranı yüzde 95’i aşarken bu oran Türkiye’de, yüzde 55’te seviyesinde kaldı,
             Türkiye’de 2006 yılında, uygulamaya konulan okul öncesi eğitim programı, öğretmenlere uygulamada esneklik tanıyan, çocuk merkezli bir programdır. Program, hem ilköğretime hazırlık, hem de genel olarak hayata hazırlığı içeren amaç ve içeriğe de sahiptir.
             Okul Öncesi eğitim bir zorunluluktur. Çünkü uzmanlara göre, çocukta zeka gelişiminin %70 lik kısmı 7 yaşına kadar tamamlanır ve öğrenme becerisi bu yaşta gelişir.   Çocuğun grup içine katılması, sağlıklı ilişkiler kurması, kültürel değerlerine sahip çıkması, sosyalleşmesi gibi olgular bu yaşta gelişir.
               Dilini, doğru, yanlışsız ve güzel konuşma özelliğini bu yaşta öğrenir. Toplumu, çevreyi, evreni ve insan davranışlarını tanımaya başlar.  Nesneleri, eşya ve varlıkları, temel bir takım becerileri, davranışları, olumlulukları ve olumsuzlukları öğrenmeye başlama yaşı 4-6 yaşları arasındadır.
               Bu dönemdeki sapma ve olumsuzluklar, çocuğun bütün yaşamını olumsuz yönde etkiler. Farklı kültür ortamlarından ve ailelerden gelen çocuklar, ortak bir yetişme ortamına okul öncesi eğitim kurumlarında ulaşır. Çocuk, kendine güven duygusunu, bu kurumlarda kazanmaya başlar.
                Aile içi desteğin, tek başına yetmediği çocuğun, kendi yaşıtlarıyla birlikte olabileceği, bedensel ve zihinsel gelişmelerini, sağlıklı biçimde sürdürebilecekleri, bir ortam olduğu için, tüm çocuklarımız açısından, okul öncesi eğitim, zorunlu ve gereklidir.


         










                

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi