4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

RAMAZAN BAYRAMI

 Bu yıl, Mayıs ayına denk gelen Ramazan Bayramı, birlik ve beraberliğin olduğu, muhabbetin pekiştiği bu Ramazan’ da, orucu, teravihi, mukabelesi, iftarı, sahuru, Kadir Gecesi, zekât ve fıtır sadakaları ve de diğer ibadetleriyle; mübarek bir Ramazanı, daha geride bırakmış; yine, mübarek Ramazan bayramına ulaşmış bulunmaktayız. Bizlere, bu günleri bahşeden, yüce Rabbimize hamd-û senalar olsun.
              Bayramlar; dargınlıklara son verip insanlar arasındaki karşılıklı sevgi, saygı, dostluk, kardeşlik ve dayanışma duygularının perçinlendiği, insanların birbirlerine olan dargınlıklarını unuttukları özel ve anlamlı günlerdir.
                Mübarek Ramazan ayını tamamlayarak, milletimizi birleştiren ve kardeşliğimizi pekiştiren Ramazan Bayramına kavuşmanın sevincini ve huzurunu yaşıyoruz. Birliğimizi ve beraberliğimizi sağlayan değerlerin hatırlandığı, güzelliklerin, iyiliklerin ve hoşgörünün yoğun olarak yaşandığı bir Ramazan Bayramı’nı daha hep birlikte karşılamanın mutluluğu içindeyiz
                 Milli ve dini bayramlar; toplumların fertlerinin, birbirlerine sevgi ve saygı ile yaklaşma, yardımlaşma, birbirlerinin gönlünü alma ve yakınlaşma, mutluluk ve sevgi dolu yaşama günleridir.
                 Müslümanların, iki büyük bayramından biride, Ramazan ayında tutulan, bir aylık orucun bitiminde, Şevval ayının ilk üç günü, Ramazan Bayramıdır. O gün fıtır sadakası verilmesinden dolayı, "Fıtır bayramı"  veya “Şeker Bayramı” adı da verilmektedir. 2 Mayıs Pazartesi günü, Ramazan Bayramı’nın, ilk günü kutlanacak. 3 gün devam edecek
                       Ramazan bayramı, bir aylık oruçtan sonra, yeme-içmenin ve her türlü helal nimetten yararlanmanın, mubah olduğu bir bayramdır. Müslümanların, birbirlerini ziyaret ettikleri, tebrikleştikleri, hediyeleştikleri;  fakirlerin ve kimsesizlerin sadaka verilerek sevindirildiği, İslâmî kardeşliğin, toplumun her kesiminde, canlı olarak yaşandığı; sevinç günleridir.               
               Müslümanlar, Ramazan da oruçlarını tuttu, fitre ve zekâtlarını verdi ve diğer kulluk vazifelerini yerine getirdi. Fakirlere yardımda bulundu, Allah’ın rızası doğrultusunda, hareket etmek içinde gayret gösterdi.
              Ramazan’ın, başlangıcı, rahmet, ortası bağışlanma, sonu ise cehennem azabından kurtuluş demektir. "Arınan ve Rabbinin adını anıp, namaz kılan kimse, mutlaka kurtuluşa erer" (Ala Suresi, [87:14]) ayeti fehvasınca müminler, Ramazan Bayramı, sabaha günahlardan arınmış insanlar olarak girerler.
                Ramazan ayı, kötü alışkanlıklarımızı terk etmek ve hayra yönelmek için, ciddi bir fırsattı. Bunu yapabilenler, bugün mutludur. Ancak Ramazan da sonra da kötü şeylerden uzakta durmak ve hayır işlemek, insanı daha da mutlu eder.
                Bayramlar, sevinç günleridir. Bu sevinci diğer insanlarla paylaşmalıyız. Zira sevinç paylaştıkça çoğalır. Oturup ziyaret edilmeyi beklemek yerine, ailemizden başlayarak, akrabalarımızı, komşularımızı ve tanıdıklarımızı ziyaret etmeliyiz. Çocuklarımızı, hediyelerle sevindirmeliyiz.
                İletişim araçlarını da kullanarak, şahsen ziyaret etme imkânımız olmayan, Kişi/ kişilere de ulaşıp dostluk ve akrabalık bağlarını kuvvetlendirmeliyiz. Huzurevlerinde ve başka kurumlarda, bulunan insanları hastaları, ziyaret ederek,  hâl ve hatırlarını sormalı, mümkünse hediyeler verilmelidir.
                 İslam dinin de kimseye darılmamak, dargınlık olduysa da 3 günden fazla sürdürmemek gerekir. O nedenle de bayrama kadar süren bir dargınlık olduysa, daha fazla gecikmeden barışmalıdır.  Zaten bayramlar dargınlıkları ortadan kalktığı,  küslerin barıştığı  sevgi ve saygının doruk noktasına ulaştığı günledir. 
                   Nitekim Hadis-i şeriflerde, “Din kardeşiyle, üç günden çok küs durmak caiz değildir. Üç gün sonra, onunla karşılaşırsa, ona selam verip hatırını sormalıdır. O kimse selamını alırsa, birlikte sevaba ortak olurlar. Eğer selamını almazsa günaha girer. Selam veren kimse de küs durma mesuliyetinden kurtulmuş olur.” buyrulmuştur.[Ebu Davud]
                   Bayramlar, neşe, sevinç günleridir. Ama bunun yanında bayramlar Allah’ı anma ve Ona karşı şükür hisleriyle dolup taşma günleridir. Nitekim Efendimiz (sas), kurban bayramında Abdullah bin Hüzafe’yi Mina’da hacılar arasında dolaşarak, "Bu günler yeme-içme ve Allah’ı anma günleridir." diye ilan etmekle görevlendirmiştir.
                   Akraba ve komşularla, tanıdık tanımadık herkesle tebrikleşmek; hastanelerde ve evlerde yatan hastaları, ziyaret etmek, şifa dileklerimizi sunulmalı, yetimlerin başını okşanmalı, çocuklara hediyeler verilerek,  sevindirilmelidir.
                   Bayramlar, sosyal dayanışma ve barış şuurunun, fertlere kuvvetle hâkim olduğu günlerdir. Dargınların kucaklaşması, aralarında kin, nefret bulunan aile ve şahısların, düşmanlık ve husumet duygularının sevgiye dönüşmesine, küçüklerin büyüklere saygı, büyüklerin, küçüklere sevgi göstermesine, verilecek küçük hediyelerle, çocukların sevindirilmesine, hısım ve akrabanın, bir kere daha yeniden kaynaşmasına, vesile olurlar.
                     İslamiyet’ de, Allah’a ibadetten sonra, anne ve babaya saygı ve iyilik emredilmiş, onlara karşı, “öf” bile demek yasaklanmıştır.  Bayramlarda, onları ziyaret etmek ellerini öpmek, hayır dualarını almak gerekir. Bayramlarda, Akraba ve komşularla tebrikleşerek, karşılıklı sevgi duyguları hissettirilmeli, karşılaştığımız herkesle selamlaşarak tebrikleşmelidir.
                    Ramazan Bayramı, aynı dinin ikliminde, bizleri birleştiren, yürekleri bütünleştiren, kardeşliği pekiştiren, kırgınlıkları ortadan kaldıran,  ilahi armağanlardır. Bayramlar, inancı, ibadeti, tarihi ve kültürü, bir sevinç atmosferinde, buluşturan, müstesna zaman dilimleridir.     
                    Ayrıca bayramlar, milli ve dini duyguların, inançların, örf ve adetlerin, bir toplumda, millet olma şuurunun, kuvvetlendiği günlerdir.
                   Ne mutlu! bu duyguları yaşayanlara ve yaşatanlara…   

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi