4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

RAMAZAN-I ŞERİFTE İFTAR VERMEK

   Ramazan ayın da iftar ziyafetleri, iftar davetleri artar. Dostlar, yakınlar, iftara davet edildiği gibi,  iftar davetlerine gidilir, birlikte iftar edilir. Bu güzel âdet, hem insanların birbirlerine yaklaşmalarını sağlar, hem de yardımlaşma ve cömertlik duygularını canlandırır.
           Yine Ramazan ayında, kamu kurum ve kuruluşları ve vatandaşlar tarafından yapılan gıda yardımları ve verilen iftar yemekleri, yoksul ailelerin yüzünü biraz olsun güldürür.
              Kamu kurum ve kuruluşları, özellikle de belediyeler tarafından çeşitli yerlerde kurulan iftar çadırlarında, iftarını açmak için evine yetişemeyen, fakir, öksüz, yetim, hasta birçok kişi, sıcak yemek yeme fırsatı bulurlar.
               İftar çadırları, her kesimden birçok kişiyi, aynı masada bir araya getirerek, sevgi ve kardeşlik bağlarının da güçlenmesine katkıda bulunur.
             Ramazan Ayın’ da, ülkemizde ve Eskişehir’ de, iftar davetleri artar. Dostlar, iftara davet edilir. Birlikte iftar edilir. Bu gelenek, hem insanların birbirlerine yaklaşmalarını sağlar, hem de yardımlaşma ve cömertlik duygularını canlandırır. Ayrıca Ramazanda, iftar vermenin sevabı büyüktür.
           Ramazan Ayında, hemen, hemen tüm belediyeler toplu iftar yemeği organizasyonu düzenlemektedir. Bu organizasyonlar, ramazan ayında başta geçim sıkıntısı yaşayan dar gelirli vatandaşlara bir nebzede olsa katkıda bulunmak için yapılmaktadır.
            İftar yemekleri, birlik ve bütünlük sağlamak için tüm vatandaşlara açık olan bir hizmet şeklidir. Ramazan ayında ister oruç tutsun, ister tutmasın, bir çok insan yarattığı birlik duygusundan ötürü bu organizasyonlara iştirak etmektedir
.              Ayrıca  belediyeler, sivil toplum örgütlerinin, verdikleri iftar yemeklerinde, sıcak bir tas çorbaya muhtaç, yoksul vatandaşlarımız, yok denecek kadar azdır. İftar yemeklerinde, kalabalıklar, fakirlerden çok, evinde, iftar yapabilecek, varlıklı insanlarımızdan oluşuyor.
               Öte yanda, İftar yemekleri ve Ramazanda, yediğimiz lokmanın, "HELAL" olup olmadığının, muhasebesinin yapıldığı, ay da olmalıdır. Kur’ân’da Allah,” “Ey iman edenler! Size verdiğimiz rızıkların temiz ve helal olanlarından yiyin. Şayet ancak Allâh’a, kulluk ediyorsanız O’na  şükredin.” buyurmuştur. (Bakara, 172)
             Dinimiz, iftar sofralarını, özellikle muhtaç olanların, fakir fukaranın çevresinde oturduğu ve zenginlerin de ellerindeki imkânlarını, paylaştığı alanlar olarak değerlendirir.  Maalesef Ramazanda, devlet imkânlarıyla, şatafatlı iftar şölenlerine dönüştürüldüğüne de tanık oluyoruz
              Din adamlarımız, bu tür iftarlara olumlu bakmıyor.
              Nitekim Diyanet İşleri eski Başkanlarımızdan, Mehmet Nuri Yılmaz, devlet kesesinden verilen iftarların, Sevap hanesine yazılmayacağını belirttikten sonra, ”Bu konu bir gelenek olmuş, devlet adamları, iftar yemekleri veriyor. Ancak devlet kesesinden, verilen iftar, kişinin sevap hanesine yazılmaz. Kişi, kendi parası ile iftar verirse, sevap olan budur. Yoksa devletin temsil ağırlama giderinden, iftar verirsen, hem de şatafatlı iftarlar verirsen, bu sevaba girmez. ’diyerek, iftar yemeklerine açıklık getirmişti.
             Bu tespit karşısından, devlet parası ile İftar verenler ve katılanlar, bir kez daha düşünmeli, gereğini da yapmalıdır. Çünkü devlet parsında, tüyü bitmemiş yetim hakkı var
               Elbette gösterişten uzak, dinimizin gerektirdiği şekilde, “ HELAL LOKMA” ile iftar veren kişi/kişiler de var. Bu insanlarımız için, önemli olan, maddi değil, manevi zenginliktir. Bu insanlarımız, vermiş olduğu geleneksel, iftar yemeğinde, dostları yanında, yoksullar yer alır.
           . İftar sonrası yapılan sohbetlerde, iftarın ve orucun, şefkat ve merhamet, sevgi ve paylaşma gibi, erdemler noktasında, insanları nasıl birleştirdiğine de tanık olurken, İftar veren insanların dostlarının ve yoksulların,, mutluluğu sözlerine ve yüzüne yansır.                      
               İftar sofralarında, yedikleri lokmanın “HELAL” olup olmadığında, tereddüt eden insanlarımız, yedikleri yemek karşılığı kadar, bir fakire katkıda bulunabilirler. Bu tutumları ile o sofrada, bir yoksulun bulunmasını da sağlamış oldukları gibi, tereddütlerini de ortadan kaldırmış olurlar.
                 İslam dinine ve geleneklerimize göre, iftar genellikle, yoksul insanlarımıza verilir. O nedenle de İftar ve sahur sofralarında, fakirlere yer verilmelidir. Hatta Belediyelerin, vermiş olduğu iftar yemekleri, yoksul vatandaşlara yönelik olmalıdır.
                   Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem:"Ramazan ayında, kim helal kazancından, bir oruçluyu iftar ettirirse, Ramazan’ın, bütün gecelerinde, melekler ona dua eder ve Kadir Gecesinde, Cebrail Aleyhisselâm onunla musafaha eder (tokalaşır). Cebrail Aleyhisselâm kiminle musafaha ederse, onun kalbi incelir ve gözlerinin yaşı çoğalır." Buyurmuştur.
                 Ayrıca iftar vermek için, varlıklı olmak şart değildir. Peygamber efendimiz, (Bir kimse, bu ayda, bir oruçluya iftar verirse, günahları af olur. O oruçlunun, sevabı kadar ona sevap verilir) buyurunca, Eshab-ı kiramdan bazıları, bir oruçluyu iftar ettirecek kadar zengin olmadıklarını söylediler. Onlara cevaben peygamberimiz,  (Bir hurmayla iftar verene de, yalnız suyla oruç açtırana da, biraz süt ikram edene de bu sevap verilir) buyurdu.
                Oruç, insanın  Allah’a  itaat  ve  teslimiyetle  bağlandığı ve  bu  sayede azim ve iradesinin güçlendiği  bir  ibadettir. Orucun, esas gayesi, insanlara nefsi  ve bedeni  arzularını yendirerek irade ve şahsiyetini güçlendirmek ve böylece ahrette,  takdir olunan nimetlere, nail olmaktır.
                Ayrıca oruç, beden ve ruh dengesini sağlayan, ibadettir.
               Nitekim Rasulullah Efendimiz: “Oruç tutunuz ki sıhhat bulasınız” buyurmuştur
                Ramazan ayı süresince, akrabalar çevremizdeki yaşlı ve hasta kimseleri ziyaret etmeli, bilhassa yoksul, yetim ve dul insanlarımıza, yardım eli uzatılmalıdır. Zekat ve fitre gibi mali ibadetler, tercihen bu ayda yerine getirilmeye çalışılmalıdır. Özellikle de İftar ve sahur sofralarında, fakirlere, yer verilmelidir.           

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi