4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

ŞİRKETLER KALİTE İLE MARKALAŞMALI

   Geçmiş yıllarda, Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği’nin (TKYD), Eskişehir Sanayi Odası’nın katkısıyla, "Sorular ve Çözüm Önerileriyle Aile Şirketleri" konulu bir panel düzenlenmişti.  Düzenlenen panelde, kurumsal yönetim ile küresel ekonomiye, uyum ve rekabet gücü artırımı konuları tartışılmıştı.


              Ayrıca aile şirketlerinde, kurumsal yönetim ilkelerinin hayata geçirilmesi, yönetim kurulunun sorumlulukları ve yeni düzenlemeler kapsamında rolü, risk yönetimi, yeni Türk Ticaret Kanunu, Basel II uygulamaları konusunda, uygulamaya yönelik bilgiler aktarılmıştı.


             Ancak her türlü etkinliğe ramen, Eskişehir sanayisini ve ekonomisinin, önündeki en önemli engellerden biri de, yönetim felsefesindeki boşluktur. İşletmelerimizin, büyük çoğunluğuna, hala “SAHİP- YÖNETİCİ”  felsefesi hâkimdir.


            Eskişehir’deki işletmeler, verim elde edebilmek, özelliklede ulusal ve global pazarlarda, rekabet edebilmesi için, babadan, oğulla miras felsefesi ve sahip yöneticilikten kurtulması gerekir.


             Gerçi Eskişehir’ de, sahip yöneticili felsefesi ile sorunların çözülmeyeceğini gören girişimciler, “EKİP” çalışmasına önem vermişler arzu edilen boyutta olmasa da  kurumsalalşmışlardır.. Ancak yeterli değildir. Çünkü çağımızda, kurum/kuruluşlarda yönetici dönemi bitti,. Yöneticiler, şirketler ve kurum/kuruluşlar,  “EKİBİ” , “PROJELERİ” ,”PROĞRAMI” ile başarılı olurlar.


               Öte yandan Eskişehir’de, özel sektördeki aile şirketlerinde, kurumsallaşma  yok denecek kadar azdır. Ancak aile işletmelerinin azda olsa büyümesine paralel olarak kurumsallaşma ve profesyonel yönetici sayısı da artmaktadır. Ancak bu yeterli değildir.


               Eskişehir’deki işletmelerde,  profesyonel yöneticilerin çalışması, işletmeler açısında olmazsa olmaz konumdadır. Çünkü Eskişehir’deki işletmeler, ulusal ve global pazarlarda başarılı olmak için,  profesyonel yöneticilerle çalışmak zorundadır.


             Öta yandan  şirketlerde,  profesyonel yöneticiler, başarılarının ödülünü almasa da, hatalarının bedelini, her zaman öderler. Yani başarılara, herkes sahip çıkar ama başarısızlıklar da profesyonel yöneticiye fatura edilir.


              Aslında aile şirketlerinin, kurumsallaşmaya ve profesyonel yöneticiye inanması ve güvenmesi çok zordur. Çünkü profesyoneller, daha karar aşamasında iken, Şirket sahiplerinin yanlış kulvarda olduklarını görürse, ne kadar karşı koyabilir, ne de eleştirebilirler. Belki ,de eleştirileri ve uyarıları karşısında, işinden de olabilirler. Onun içinde Profesyonel-şirket sahiplerninin ilişkisi Türkiye’de pamuk ipliğine bağlıdır.


              Tek çözüm ise eğitimdir.    


              Eskişehir’de, mevcut şirketlerde görülen eksiklikler, ESO ve ETO tarafından yapılacak değerlendirmeler sonucunda, tespit edilelerek, giderilmesine yönelik düzenlenecek eğitim etkinlikleri veya  ulusal ve uluslararası alanda, inceleme gezileri ile de pekala aşılabilir.


             İşletmelerde, görevlendirilen profesyoneller için, en büyük risklerden biri de,  profesyonel yöneticinin, Aile işletmelerinde, aile fertlerinin, yanlış karar ve uygulamalarına  eleştiride bulunması, hatta karşı çıkmasıdır.


             Çünkü bu tür gelişmeler profesyonel yöneticinin işini kaybetmesine neden olabilir. İşte bu durumlarda profesyonel yönetici, vicdanla cüzdan arasına sıkışır kalır. Profesyonel yönetici, ya vicdanın ve mesleğinin gereğini düşünerek riske girerek işinden olacak, ya da cüzdanın düşünerek, yanlışları görmezlikten gelecektir.  


             O nedenle de  İşletmelerde ve  Kurum/kuruluşlarda, başarı bekleniyorsa, mutlaka “Takım Ruhu” ön planda tutulmalıdır. Takım ruhu anlayışına bir şablon gibi oturan, “Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz içindir” sözü unutulmamalıdır.   


            Çünkü Takım ruhu, ortak akıl ve ortak payda gibi kavramlar, bireysel verilen kararlara karşı olası riskleri de en aza indirecektir. Çünkü sonuçta ortaya çıkacak olası riskler, baştan paylaşılmış olacak ve yük takımca paylaştırıldığından hafifleyecektir. Bu nedenle başarı için, cesaret ve risk alma artacak ve bu ruhla harekete eden şirketlerlerde, yüksek yüzdelerle başarıyı yakalayacaklardır.


             Aile şirketleri de  iş hayatındaki aktif ve etken rolünün devamını arzuluyorsa,  eğitimli, kültürel ve felsefi değerler, yanında, ahlakla donatılmış, bilgi, marifetli tecrübe ve kabiliyet sahibi, bireyler yetiştirmek için  caba göstermelidir.


            Öte yandan Eskişehir’deki işletmeler, ulusal ve global pazarlarda söz sahibi olmak istiyorsa kumsallaşmanın ve profesyonelliğin gereğini yerine getirmek,  ekip, proje ve Ar-Ge  çalışmasını da bünyelerine hakim kılmak zorundadır. 


             Çünkü günümüzde karizmatik, bir kadronun temsilcisi insanlar, üzerinde odaklanan reklâm kampanyaları, ulusal ve gobal,  bazda hala pirim yapıyor ama çağımızda, şirketlerin, ulusal ve global pazarlarda, sürekli ve kalıcı olması, ” EKİBİ” , “PROJELERİ” ve alanındaki Ar-Ge çalışmaları eşdeğerdir.


            Ayrıca çağımızda, toplum ve şirketler, zengin ve yoksul diye ayrılmıyor. Proje üretebilen, üretmeyen diye sınıflandırılıyor. Ülkelerin, bölgelerin, şirketlerin zenginliği, ise   bünyelerindeki, "PROJELERLE " ile ölçülüyor.


          Eskişehir’ de şirketler, ulusal ve global pazarlarda, başarıı olmak istiyorlarsa, öncelikle kurumsalaşmalı, proaktif, vizyoner ve coşkulu, bir yönetim kadrosuna sahip  ve yenilikçi olmalı, müşteri ihtiyaçlarına göre de rotalarını çizmeli, kar ettiren pazarlara odaklanmalıdır. En önemlisi de  sektöründe, kalite ile markalaşmalıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi