4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

SÖZDE STRATEJİK ORTAKLAR

     ABD ve Türkiye arasında, yıllardır süren stratejik ortaklık, Türkiye’nin, Rusya’yla yaptığı S-400 Savunma Sistemi anlaşması sonrası kötüleşmiş, ABD, Türkiye’ye yaptığı yaptırımları geri çekmek ve diyalog kurmak, ’’Rusya’a ait savunma sistemlerinin, Türkiye topraklarından çekilmesi’’ şartını koydu.


               Türkiye’nin, 2.5 milyar dolara,  Rusya’dan aldığı S-400 hava savunma sisteminin teslimatının tamamlanmasına karşın, ABD,  Türkiye’yi, üretim ortağı olduğu, yeni nesil savaş uçağı F-35 programından çıkardı.


              Amerikan Alman Marshall Fonu Ankara Ofisi Direktörü Sayın Ünlühisarcıklı’nın çeşitli veri ve bulguları da derleyerek üzerinde çalıştığı raporda,  ABD’ deki ilişkilerdeki dört ana sorunu, “stratejik çerçeve eksikliği, güvensizlik sorunu, ilişkilerin kurumsal temellerinin gerilemesi ve ilişkilere yönelik halk desteğinin azalması” olarak sıraladı.


             Ayrıca ABD başkanı Joe Biden’ın,  Dışişleri Bakanı adayı Antony Blinken’ın ise  ABD Senatosu’ndaki Türkiye’ye yönelik açıklamaları, Türk-Amerikan ilişkilerinin gelecekteki seyrine ilişkin tartışmalara neden oldu. Özellikle de Türkiye için, “sözde stratejik ortak” ifadesini kullanması da dikkat çekti.


           ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’in ,Türkiye hakkındaki "sözde syratejik ortak " tanımlamasına, TBMM Dışişleri Komisyonu üyesi, CHP Eskişehir Milletvekili Sayın Utku Çakırözer’in, Meclis kürsüsünden tepki göstermesinin ardından, ABD Bakanlık sözcüsü Ned Price Türkiye için "Çok eski ve sağlam bir müttefik" açıklamasını yaptı. Bunun üzerine Çakırözer, "Sözcünün yaptığı tevil önemlidir, ama yeterli değildir. Blinken de bu sözlerini düzeltmeli" dedi.


              Oysa Türkiye, yıllardır Batı ülkelerinin müttefiki olarak üzerine düşen her türlü fedakârlığı yaptı. Hatta soğuk savaş döneminde, batı ülkelerinin ileri karakolu bile olmayı kabul etti.  Dünyanın, pek çok yerine, istenildiğinde asker gönderdi. Ekonomisini, IMF’ ye teslim etti. Batı ülkelerinde olan terör olaylarını, sürekli kınadı.


             Hülasa Türkiye, batının müttefiki olarak, üzerine düşen her şeyi yaptı.


            Ancak müttefik bildiği, batı ülkeleri, tarihin her döneminde, Türk toplumuna karşı , dost göründü ama en tehlikeli stratejik ortak oldu. Geçmişte,  haçlı seferleri ile bugün ise mezhepsel ve etnik yapıyı körükleyerek, Türkiye’yi, zor durumda bırakma, alışkanlığını hala sürdürüyorlar.


              Batı ülkeleri, dün olduğu gibi bugün de, terör örgütlerine,  örtülü destek vererek, Türkiye ve bulunduğu coğrafyadaki menfaatlerini, kollamayı ve korumayı, temel politika olarak benimsemişlerdir. Türkiye’ yi de bir çatışma içine sokmayı da her zaman,  kendi menfaatlerine uygun görmüşlerdir.


             Öte yandan Avrupa Birliği, Türkiye’nin, tam üye olma isteğine karşı,  bitip, tükenmez şartlarını, temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp gündeme getirdi,   Özelliklede Helsinki, Kopenhag,  kriterlerle hiç ilgisi olmayan, yeni ve aşağılayıcı ve ülke bütünlüğüne, zarar verecek şartları ise sürekli gündeme getirdi.   .


                 Elbette, bu tablonun sorumlu/sorumluları var. Öncelikli sorum/sorumlular, çok partili dönemde, görev alan tüm siyasi iktidarlardır. Siyasi iktidarlar, AB ülkelerine ve özellikle de ABD’ ye karşı, teslimiyetçi politikalar izlemeselerdi, arzu etmediğimiz, tablo meydana gelmezdi.


              Öte yandan Avrupa Birliği’ ne, tam üyelik hayali ile pek çok yanlışlık yapıldı.  Terörist başı Abdullah Öcalan’ın, Suriye topraklarından çıktığı 9 Ekim 1999’ın üzerinden tam 22 yıl geçti. 22 yıllık aradan sonra, terör daha kanlı hale geldi. Son 22 yılda çıkarılan AB’ye uyum yasaları ve Terörle Mücadele Yasası’ndaki askerin hassasiyeti yerine getirilmeyince güvenlik güçlerinin eli kolu bağlandı.


               ABD’nin, ortaya attığı ve bir yıl boyunca Türkiye’nin, elini kolunu bağlayan Terörle Mücadele Koordinatörlüğü de, Irak ve ABD tarafının oyalamaları yüzünden işe yaramadı. Çünkü Amerika’nın, Kuzey Irak’a yönelik resmî politikası, bu bölgenin Irak’ın federal statüde bir parçası olduğu şeklindedir.


               Ayrıca ABD’ nin,  Irak stratejisi Türkiye’nin, çıkarlarıyla bağdaşmıyor. Türkiye bu stratejiye bağımlı kaldıkça güvenliği açısından, gerekli önlemleri almaktan ve kaderine sahip çıkmakta geç kalacaktır.     


             Geçmiş yıllarda olduğu gibi,  bugünde,  ABD, PKK ve YPG’ye yıllardır destek veriyor. Terör örgütü DEAŞ’ı bahane ederek, tırlar dolusu, silah ve askeri ekipmanın yanında, eğitim ve lojistik desteği de sağlıyor. Avrupa ise örgütün faaliyetlerini yürüttüğü üs konumundadır.


            Türkiye, NATO’da oldukça önemli bir rol oynuyor. Türkiye NATO’nun,çok önemli hava üslerine ev sahipliği yapıyor. NATO’nun içerisindeki ikinci en büyük orduya sahiptir NATO, Türkiye ittifakın içerisinde olduğu sürece daha güçlü.. ABD ve AB, Türkiye’nin NATO’nun önemli bir üyesi olduğu konusunda da hemfikirdir 


              Ancak ABD ve AB yıllardır, PKK ve YPG’ye destek veriyor. Terör örgütü PKK’ya açık destek veren ABD, Irak’ta 13 vatandaşımızın PKK tarafından başlarına kurşun sıkılarak şehit edilmesi sonrası, ikiyüzlü tavrını bir kez daha göstermişti.


             Gerçek şu ki Türkiye’nin, müttefiki olduğunu söyleyen, ABD ve Avrupa Birliğine üye bazı devletler, her türlü tehditle mücadelede, Türkiye’nin, yanında değil, karşısında yer alıyorlar. Türkiye’ nin,  tamamen haklı olduğu konularda  bile “müttefik adı verilen Amerika ve AB,  “yaptırımlarla tehdit ederek, Türkiye’nin de özde değil, sözde, stratejik ortağı olduklarını da tescil ediyorlar.  


 


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi