4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

SU HAYATTIR

Yurtiçi gezilerde, ülkemizin güzellikleri karşısında, büyük haz alırken, dikkat çeken ve üzen gelişmelere de tanık oluyoruz. Özellikle de plansız ve programsız yapılan yatırımlarla betonlaşan kıyılarımız,  yok edilen tarım alanları ve hoyratça kullanılan termal suları gibi gelişmeler,  Ülkemizi ve Turizm sektörünü, güç durumda bırakacak niteliktedir.
           Ülkemizdeki kaplıcalarda ve pansiyonlarda, termal suları tasarruflu olarak kullanılmıyor. Bu yönde herhangi bir ikaz da yapılmıyor. Ayrıca kontrolsüz su kullanımı,  su israfını daha da artırıyor. Şayet ülkemiz’ de, kuraklık devam eder, termal suları da bu şekilde israf edilirse, gelecekte pek çok tesis atıl kalabilir.
            Oysa çoğu Ortadoğu’da, yer alan bazı ülkeler susuzluktan kırılıyor. Grönland’da kişi başına düşen yıllık tatlı su miktarı 10 milyon 578 bin 950 metreküpü bulurken, Kuveyt’te sadece 8 metreküpte kalıyor.
             Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütünün, 2005 yılı verilerine göre dünyada en fazla tatlı su kaynağı Brezilya’da. Yağmur ormanlarına ve dünyanın en büyük debisine sahip ırmağı olan Amazon’a sahip olan Brezilya, 8 trilyon 233 milyar metreküp toplam yıllık yenilenebilir su kaynağı ile açık farkla önde.
               Brezilya’yı 4 trilyon 507 milyar metreküp ile Rusya, 3 trilyon 51 milyar ile ABD, 2 trilyon 902 milyar ile Kanada takip ediyor.
           . Su fakiri ülkelerden bazıları ise 340 metreküple Umman, 320 metreküple Batı Şeria, 296 metreküple Barbados, 250 metreküple İsrail’ dir.
           Tatlı su kaynakları açısından, çok da kötü durumda olmayan Türkiye, 180 ülke içinde 214 milyar metreküplük toplam yıllık tatlı su kaynağıyla 41’inci, kişi başına düşen 2 bin 950 metreküp tatlı suyla da 106. sırada bulunuyor.
            Türkiye, toplam tatlı su kaynağı açısından, Avrupa’da Rusya, Grönland, Norveç’in ardından dördüncü sırada.  Ancak Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü, sonbahar yağışlarının iç ve batı kesimlerde yaşanan kuraklığı önümüzdeki 4-5 aylık süreçte ortadan kaldırma olasılığını düşük görüyor.
            Mevsimsel yağışlar normaller civarında gerçekleşse dahi olumlu etkilerin görülmesi için daha uzun süre gerekiyor. Meteorolojiye göre, Türkiye, deprem riski gibi, kuraklık riskiyle de yaşamasını öğrenmek durumunda.
             Ayrıca su tasarrufu ve kuraklık konusu, ders programlarına da girmeli, öğrencilere, evde ve okulda, su tasarrufu yapmanın yollarını öğretilmelidir.
            Ülkemizin, yüzey ve yer altı tatlı su potansiyeli yılda 112 km3. Günümüzde 95 km3 yüzey suyu potansiyelimizin ancak 27,5 km3ünden yararlanabiliyoruz. Bu kaynakların yaklaşık %76’sı sulamada, %14’ü içme suyu olarak, %10’u ise sanayide kullanılıyor.
             Ülkeler, yılda kişi başına düşen kullanılabilir tatlı su miktarına göre sınıflandırılıyor. Bu değerin 1.000 m3ten az olması su kıtlığı, 1.000-1.700 m3 arasında olması su stresi, 1.700 m3ten fazla olması ise su zenginliği olarak nitelendiriliyor.
              Ülkemizde kişi başına düşen kullanılabilir tatlı su miktarı 1.555 m3. Yani Türkiye su stresi sınıfına dâhil olan ülkeler arasında yer alıyor.
               Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre 2025 yılında su stresi yaşayan ülkelerin oranı %34’e, su kıtlığı yaşayan ülkelerin oranı ise %15’e ulaşabilir. 2050 yılında 9,4 milyara ulaşması öngörülen dünya nüfusunun %40’ı su sıkıntısı çekebilir.
              Ayrıca ülkemiz ve Eskişehir’ de, su sıkıntısı çekileceğinden, su tasarrufu için seferberlik başlatılmalıdır. Gerçi Çevre ve Orman Bakanlığı “SUDEST” (Su yatırımlarını destekleme ve su tasarrufu projesi) için kolları sıvadı ama yeterli de değildir. 
             Türkiye genelinde, su kaynaklarının korunması için gerekli tedbirler alınmalı, mevcut su kaynaklarının korunması ve suyun tasarruflu şekilde kullanılmasının sağlanması, yeni su kaynaklarının araştırılarak değerlendirmeye alınması için yapılacak çalışmaklar sürekli ve kalıcı olmalıdır.
             Yerleşim yerlerinin, İçme Suyu Yönetim Planının hazırlanmalı, izinsiz yeraltı suyu kullanımının engellenmeli, belediyelerin su temin edebildiği yerlerde şebeke suyu kullanımı da zorunlu hale getirilmelidir.
             Su Kirliliği Kontrol Yönetmeliğinde, belirtilen esaslar çerçevesinde reenjeksiyon yapılması. Yeraltı su kaynaklarının, suyu kullanan idarelerce, Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinde belirtilen esaslar çerçevesinde korunması, kirlenmenin engellenmesi için, gerekli tedbirleri alması karara bağlanmış ama yeteri kadar hayata geçirilmemiştir.
            Eskişehir, su sıkıntısı çekmemek ve termal tesislerinin de atıl kalmamasını istiyorsa, mevcut sularını, tasarruflu kullanmak ve korumak zorundadır.  Ayrıca  Eskişehir’ de su ile ilgili gelişmelerin, hızını ve niteliğini doğru yönlendirmek için, ivedilikle bir “Master Planı” na ihtiyaç vardır.
            Ülke ve Eskişehir bazında yapılacak su ile ilgili bir MASTER PLAN”,  hem kaynakların korunması, hem de kullanılmasında, halkımıza ve ilgililere rehber olacaktır.
             Ayrıca su hayattır. Çünkü doğadaki tüm canlıların, mutlak surette ihtiyaç duyduğu yaşam kaynağı olan su, gerek sağlığımızın korunması, gerekse hayatımızı sürdürebilmemiz için en önemli maddedir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi