4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

SU YAŞAMDIR

 Dünyada, giderek artan temiz su sorununa dikkat çekmek, içilebilir su kaynaklarının korunması ve çoğaltılması konusunda somut adımlar atılmasının sağlanmasını teşvik etmek amacıyla her yıl 22 Mart tarihinde kutlanan “Dünya Su Günü” kapsamında, Eskişehir’ de etkinlikler yapıldı.
            Dünya Su Günü, artan su krizini, sosyal ve ekonomik kalkınmanın sürdürülebilirliğini tehdit eden durum olduğunu vurgulamak amacıyla her yıl 22 Mart tarihinde  tüm dünyada kutlanıyor.
             Çünkü çoğu Ortadoğu’da, yer alan bazı ülkeler, susuzluktan kırılıyor. Grönland’da kişi başına düşen yıllık tatlı su miktarı, 10 milyon 578 bin 950 metreküpü bulurken, Kuveyt’te sadece 8 metreküpte kalıyor.
             Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütünün, verilerine göre dünyada en fazla tatlı su kaynağı Brezilya’da. Yağmur ormanlarına ve dünyanın, en büyük debisine sahip ırmağı olan Amazon’a sahip olan Brezilya, 8 trilyon 233 milyar metreküp toplam yıllık yenilenebilir su kaynağı ile açık farkla önde.
              Brezilya’yı 4 trilyon 507 milyar metreküp ile Rusya, 3 trilyon 51 milyar ile ABD, 2 trilyon 902 milyar ile Kanada takip ediyor.
               Su fakiri ülkelerden bazıları ise 340 metreküple Umman, 320 metreküple Batı Şeria, 296 metreküple Barbados, 250 metreküple İsrail’ dir.
           Tatlı su kaynakları açısından, çok da kötü durumda olmayan Türkiye, 180 ülke içinde 214 milyar metreküplük toplam yıllık tatlı su kaynağıyla, 41’inci, kişi başına düşen 2 bin 950 metreküp tatlı suyla da 106. sırada bulunuyor
        . Türkiye, toplam tatlı su kaynağı açısından, Avrupa’da Rusya, Grönland, Norveç’in ardından dördüncü sırada.  Ancak Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü, sonbahar yağışlarının iç ve batı kesimlerde yaşanan kuraklığı önümüzdeki süreçte ortadan kaldırma olasılığını düşük görüyor.
          Mevsimsel yağışlar, normaller civarında gerçekleşse dahi olumlu etkilerin görülmesi için daha uzun süre gerekiyor. Uzmanlara göre, Türkiye, deprem riski gibi, kuraklık riskiyle de yaşamasını öğrenmek durumunda.
             Ayrıca su tasarrufu ve kuraklık konusu, ders programlarına da girmeli,. Öğrenciler, evde ve okulda, su tasarrufu yapmanın yollarını öğrenmelidir.. Önümüzdeki öğretim yıllarında ders programlarına, su tasarrufuyla ilgili dersler verilmesi mutlaka sağlanmalıdır..
             Aslına geçmiş yıllarda, ülkemizde,  su sıkıntısı çekileceğinden, su tasarrufu için seferberlik başlatılmıştı Çevre ve Orman Bakanlığı “SUDEST” (Su yatırımlarını destekleme ve su tasarrufu projesi) için kolları da sıvamıştı ama arzu edilen sonuç alınamadı..
             Hükümetin geçmişte, uygulamaya koyduğu,  KÖYDES (Köylerin Alt Yapısını Destekleme)  ve (Belediyelerin Altyapısını Destekleme) projesi gibi, devletin su yatırımları için, kaynak ayırmasına dayanan ve su seferberliğini de içeren bir projeyi hayata geçirmek için hazırlıklar yapmıştı ama arzu edilen boyutta hayata geçirilemedi.
            Ülkemizde  atık suların geri kazanımı konusundaki çalışmalara da, ağırlık verilmesi sağlanmalı,. bu yöndeki Avrupa Birliği desteklerinin önü açılmalı,. Herkesin su kullanımına özen göstermesi için, ulusal düzeyde bir seferberlik başlatılmalıdır. Toplumsal duyarlılık arttırılarak, tasarrufa önem verilmesi için, bakanlıklar ve sivil toplum örgütleriyle koordineli çalışmalıdır..
            Kütahya ve Eskişehir il  sınırları içerisinde bulunan ve Eskişehir’in, içme suyunu sağlayan, Porsuk Barajı,  kuraklık ve çiftçilerin bilinçsiz sulama yapması nedeniyle, suyun azaldığını gördük.
             Aslında her yıl, yapılan açıklamalarda, Eskişehir’in, vazgeçilmez içme ve kullanma suyu kaynağı olan Porsuk Barajı’nda, su miktarı kritik seviyelere kadar düşerek tedirgin edici boyuta geldiği ve azalan su seviyesi ile birlikte suyun kalitesinin düştüğünün de gözlemlendiği belirtiliyor ama yeteri kadar, çözüm üzerinde durulmuyor.
               Eskişehir’de de mevcut su kaynakları, tasarruflu olarak kullanılmıyor. Küresel ısınma ve kuraklık, Eskişehir’in göletlerin, ve Porsuk Çayı, hatta yer altı sularının da  azalan su seviyesi tehlikeli boyuta ulaştı.
               Nitekim Sivrihisar ilçesinde yer altı sularının azalması dolayısıyla, bir tarlada yaklaşık 7 metre çapında, 17 metre derinliğinde obruk oluştu.
              Eskişehir’de, gölet ve baraj ve yeraltı sularımızın, kirlenmemesi için de ciddi önlemler alınmalıdır. Eskişehir’deki işletmelerin, CED raporları çok iyi değerlendirilmeli ve sularımıza zarar verecek nitelikte olan işletmelere veya bu yöndeki gelişmelere, kesinlikle izin verilmemelidir.
            Ülkemiz ve Eskişehir, gelecekte su sıkıntısı yaşamak istemiyorsa, mevcut su havzalarını koruma altına almalı, suyun tasarruflu kullanılması içinde, halk sürekli eğitilmeli, hatta su tasarrufu teşvik edilmelidir. Çünkü su yaşamdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi