4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

TARIM ALANLARI YOK OLUYOR

    Rusya ile Ukrayna arasında savaştan dolayı, ,Türkiye’ de, un ve ekmek fiyatlarının artması  bekleniyor.  Çünkü Rusya’dan, yapılan ithalatta ’stratejik ürün’ olarak tanımlanan buğday öne çıkarken, arpa, soya, ayçiçeği gibi, temel gıda ürünlerinde de bağımlılık giderek artıyor.
               Ziraat Mühendisleri Odası Genel Başkanı Sayın Özden Güngör ,”Geçmişte dünyada kendi kendine yeten 7 ülkeden biri olan Türkiye’nin, bugün itibariyle 5 tarım ürünü dışında, tüm tarım ürünlerini, ithal ettiğini söyledi.
             Ziraat Mühendisleri Odası’nın, çeşitli şubeleri tarafından yapılan açıklamalarda  da, Türkiye’de son 10 yılda 2,78 milyon hektarlık tarım arazisinin üretim dışı kaldığını, 30 yılda nüfusun iki kata çıkmasına rağmen, tarımsal arazilerin, 28,5 milyon hektardan 24 milyon hektara düştüğünü öğreniyoruz.
          TEMA Vakfı’nın, tespitlerine göre de Türkiye’de, erozyonla taşınan toprak miktarı yılda 743 milyon ton. Her yıl, Türkiye’nin, üzerindeki 0,8 milimetrelik toprak tabakası yok oluyor. Her 12 yılda, 1 santimetre üst toprak katmanı kaybediliyor. Bir santimetre toprağın oluşma süresi ise ortalama 400 yıldır.
            Öte yandan, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın, zeytinliklerin,  madencilik faaliyetine açılmasına ilişkin yönetmelik değişikliği Resmi Gazete’de yayımlandı.
            Madencilik Yönetmeliği’nin, 115. maddesine eklenen fıkrayla, zeytinlik alanlarında madencilik faaliyetine izin verilmesi, zeytinliklerin taşınması, taşınan ve yok edilen zeytinlik alanı kadar alanın zeytinlik olarak tesis edilmesi hükmü getirildi.  
            Oysa Türkiye’de zeytinlikler, Marmara Bölgesi’nden başlayarak Akdeniz Bölgesi’ne kadar geniş bir alanı kaplıyor. Zeytinliklerle ilgili daha önce çıkarılan 3 yönetmelik değişikliği Danıştay tarafından iptal edilmişti.
           Ancak iptal sürecinde zeytin ağaçları maden şirketleri tarafından kesilmiş, ortadan kaldırılan alanlar maden şirketlerinin kullanımına açılmıştı.
            Ödemiş Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Sayın Özkan Akgün,:”“Elektrik üretim amacıyla zeytinlik alanlarının katledilmesinin tarımın geleceğini olumsuz etkileyeceği kesindir. Madenle ilişkili girişimler günümüz kapitalist dünyasında para kazanma mantığıyla yapılmaktadır.” Diyerek tepki gösterdi
              Ege’de, yaptığımız her gezilerde, zeytinliklerin ve tarım alanlarının yok edildiğine tanık olduk. Oysa zeytin emek ister. Alın teri ister. Toprağın üstünde bir madendir, zeytin, soframızın vazgeçilmez ürünüdür ama ülkemizde, zeytin ağaçları ve ülke genelinde, tarıma elverişli araziler, talan ve yok ediliyor.
                Oysa Anayasamız, tarım arazileri, çayır ve meraların amaç dışı kullanılmasını önlemeyi, devletin asli görevleri arasında saymıştır. İmar ve çevre kanunları ve yönetmelikleri tarım topraklarının, özellikle de sulanan tarım alanlarının, tarım dışı gayelerle kullanılmasını yasaklamıştır.  
               Ne var ki anayasamızın, kanun ve yönetmeliklerimizin, açık ve emredici hükümlerine rağmen, ülkemiz ve Eskişehir, tarım topraklarını, hızla kaybediyor.
                  Hülasa tarım alanları, yok edilerek anayasal suç işleniyor.
                 Ülkemizin,  tarım yapılabilir 28.059.000 hektar arazisi var. Devlet Su İşleri verilerine göre, bu alanlar içinde, ekonomik olarak sulanabilir tarım arazisi, 8.500.000 hektardır. Halen kamu yatırımları ile gerçekleştirilen sulamalar ve halk sulamalarının toplam alanı, 3,829.175 hektardır. Sulama tesisleri ile sulanabilecek tarım alanı ise, 4.670.825 hektardır.
                  Tablo bu olunca da, Türkiye de sanıldığı kadar, tarım toprağı, ne de sulanabilecek tarım alanı bulunmaktadır. Bundan böyle, yeni tarım alanları bulmamız veya mevcut tarım alanlarının sınırlarını da büyütmemiz, mümkün olmadığına göre, halan ülkemizde ve Eskişehir’de, mevcut tarım arazilerini gözümüz gibi, korumamız gerekmektedir.
                 Ancak ülkemizde ve Eskişehir’ de, , tarım alanlarının, yeteri kadar korunduğunu söylemekte çok zor.   Son 20 yıl içine, ülkemiz de yok olan tarım alanları, 500.000.000 hektar civarındadır. Bu alan Eskişehir ovasının 30 katıdır.
                Devlet Su İşleri tarafından inşa edilerek, işletmeye açılmış tarım alanı, 2.072.571 hektardır. Bu alanın, 169.737 hektarlık kısmı, imar ve imarsız yapılaşmalarla, tarım dışı bırakılmıştır. Hâlbuki bu toprakla 1.sınıf tarım toprağı vasfında, sulama ve drenaj tesisleri yapılmış, kısmen de yılda iki ürün alınan tarım alanlarıdır. Bu şekilde yok olan tarım alanı, Bursa, Manisa, Tokat, Bolu, Söke,Mersin  ve Eskişehir ovaları sulama alanlarına eşittir.
               Ülkemiz ve Eskişehir, tarım toprakları ile ilgili olumsuz gelişmelere hazırlıksız yakalandı. Zira AB ülkelerinin, yüzyıl evvel hazırladıkları gibi, sanayi, konut, tarım ve orman alanlarını gösteren bir “MASTER PLANI”  bulunmadığından,  ülkemizde yatımcılara, tarım alanları, sanayi ve konut alanı olarak göstermiştir.
              Eskişehir’de de aynı yanlışlıklar yaşandı. Belediyeler, kendi hudutları ve mücavir alanları içindeki alanları, valilikte bu alan dışındaki sahaları, mevcut yasa ve yönetmenlik hükümlerine rağmen, tarım alanı olup olmadıklarına bakmaksızın, imar planlarını yapıp, tasdik ederek, imara açmışlardır. Hala aynı yanlışlıklar, tüm hızla devam ediyor. 
                   Türk halkı, torunlarımızın bize emaneti olan, mevcut tarım ve zeytinlik alanlarını, korumak zorundadır. Çünkü yıllardır, “politik” ve “elit” güçlerin, ülkemizde, tarım ve zeytin alanlarını ve kıyıları talan ederek, çocuk ve torunlarımıza ihanet ettiler.
                 Hülasa geçmiş yıllarda, dünya da tarım ürünleri açısından kendi kendine yeterli 7 ülkeden biri olan Türkiye, bugün tarım alanlarını, yok etmenin bedelini, tarım ürünleri ithal ederek ödüyor. 
                Koronavirüs salgını, ülkelerin gıda üretiminde, kendine yeterlilik politikalarını daha çok öne çıkarmasına neden oldu.  Çok iklimli olmanın sağladığı ürün çeşitliliği avantajı, tarım alanları korunur ve ileri teknoloji kullanımıyla da desteklenirse, Türkiye, kendine yeterliliği,  yani gıda güvencesini, rahatlıkla sağlayabilecektir.
                Yeter ki tarım ve zeytin alanlarına sahip çıkılsın…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi