Gelişmiş ülkeler, insan sağlığını korumak ve sağlıklı yaşamı sağlamak amacı ile doğal turizm kaynaklanndan olan, temiz hava, güneş, deniz, şifalı termal sulann dinlendirici ve tedavi edici özelliklerinden, iklim ve çevre olanaklarından, diğer turizm çeşitleri ile birlikte yararlanarak, güncel sorunlarını çözmeye çalışmaktadırlar.
            Türkiye, Avrupa ülkelerine göre,  daha fazla termal kaynağa, potansiyele sahip olmasına ve Avrupa ülkelerine göre daha fazla termal kaynağa, potansiyele sahip olmasına rağmen, Avrupa düzeyinde, ruhsat almış bir termal tesisimiz yoktur.
           Türkiye’de, termal sularla ilgili yasalara göre de kesin sahibi ve direkt sorumlusu olan bir kurum/ kuruluş da yoktur.  Mevcut kanunlar ile yönetmelikler ve diğer mevzuat güncel talep ve şartlara uygun olmadığı söyleniyor. Yetki ve sorumluluklar, farklı kurum ve kuruluşlarda toplanması ise termal turimzin sağlıklı gelişmesinin de önünde engeldir.
            Türkiye, önemli bir jeotermal kuşak üzerinde bulunması nedeniyle, zengin jeotermal kaynaklara,  zengin şifalı su ve kaplıcalara sahiptir. Doğrudan kullanım bakımından dünyada 5.ülke, değişik şifalı jeotermal sular ve kaplıcalar bakımından da Avrupa’nın, önde gelen ülkesidir.
            Ülkemizde, Gazlıgöl, termal suları açısından, en şanslı bölgesidir. Her yıl yurt içinden, binlerce vatandaşımız, şifalı sularında derman arıyor. Ayrıca içme olarak kullanıldığında, karaciğer ve böbreklere iyi geliyor. Gazlıgöl Kaplıcası’ndaki sular, hem içiliyor, hem de banyo yapılabiliyor.
                Gazlıgöl termal suları için de klorür, iyodür, bromür, florür, sülfat, nitrat, nitrit, hidrofosfat, karbonat, bikarbonat, hidroarsenat gibi iyonların yanı sıra, serbest karbondioksit ve serbest kükürtlü hidrojen gazları bulunmaktadır.
              Ayrıca kaplıcanın temperatürü 64 C, radyoaktiviTlferi Rn 0,2 ile 0,29 eman arasında değişmekte olup, pH değerleri ise 6,9’dur. Bu değerlerin kalp hastalarına,  iyi geldiği için, karbondioksitli gaz içeren kaplıcalar öneriliyor.
               Nitekim İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Ekoloji ve Hidroklimatoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Zeki Karagülle, Avrupa’da kalp hastalarına karbondioksitli kaplıca önerildiğini belirterek,‘Avrupa’da ekip çalışması yapılıyor. Hastalar bu tür kaplıcalara doktor kontrolünde yönlendiriliyor. Bu bilgiler ışığında karbondioksit açısından zengin olan GAZLIGÖL Kaplıcası’nın da kalp ve damar hastalıklarına iyi gelmesi bekleniyor’  demiştir.
              GAZLIGÖL, çok iyi imar planlaması,  çevre düzenlemeleri ve tesisleri ile yerel ve ulusal ekonomiye, ciddi katkıda bulunabilir. Bu hususta Afyon Valiliğine, Afyon ve Gazlıgöl  belediyelerine, önemli görevler düşüyor. Bunun için de çevrenin,  bugünkü durumu,  çok iyi etüt edilmeli, geleceğe yönelik stratejiler belirlenerek, uygulamaya alınmalıdır. Termal yapılaşmasına da mutlaka sınırlama getirilmelidir.
              Gazlıgöl, için, bir “TURİZM MASTER PLANI” na,  ihtiyacı vardır. Gazlıgöl’e, yapılacak planlama, bölge ve bölge dışından gelecek, turizm yatırımcılarına rehber olacak, hem de bölgedeki turizmle ilgili çalışmaları ve termal suları ile ilgili yapılaşmaları da doğru yönlendirilecektir.
             Gerçekleştirilecek, bir “TURİZM MASTER PLAN”nın  da, turizm, doğa, kültür,  tarihi doku birlikte düşünülmelidir. Bu unsurlar olmadan, turizm olmaz. Bugün ülkemizde ve tüm dünyada, doğayı ve kültür değerlerini korumak için, yerel bazda eyleme geçildi. Yörelere özgün doğal çevre, tarihi ve kültürel değerler ve ürünler keşfedildi. Bunlar turistlere sunuldu.
            Ülkemiz,  termal kaynakları ve şifalı sular açısından, tam bir cennet. Ancak bir jeotermal kuşağın üzerinde olan Afyon, Kütahya ve Eskişehir, bu alandaki avantajlarına rağmen, termal sularının, verimli olarak kullanıldığını, doğru değerlendirildiğini söylemek mümkün değildir.  
         Eskişehir’ de, geçmişte hayata geçirilmek istenen “Termal İleri Yaşam Merkezi Projesi”ile fizik tedavi ve iyileştirme tedavi birimleri, yaşlılık bakım ve ileri yoğun bakım birimleri, bakım personeli eğitimi, alzheimer, parkinson ile yaşama adaptasyon eğitimleri, yapılacaktı.
          Ayrıca sosyal tesisler, açık-kapalı havuz, tiyatro, sinema, konferans salonları, sanat galerisi, restoran, kafe, sera, alışveriş merkezleri, kütüphane, misafir oteli ve yaşam birimleri yer alacaktı.
            Kıazıinler Projeleri,  hayata gerçirilmiş olsa idi ulusal ve global düzeyde termal tesisi olacak, ülke ve eskişehir ekonomisine de ciddi katkıda bulunacaktı.
            Öte yandan ülkemiz ve bölgemizdeki termal turizminin, global alanda, arzu edilen boyutta yer alabilmesi için, konaklama tesislerinde ve beldelerde, yeme, içme, yatma, eğlence ve diğer sosyal tüm ihtiyaçlara cevap verebilen birimler yer almalıdır.
            Türkiye’ deki, tesislerde, mineralize termal sularının, tedavi edici özelliklerinden dolayı doktor ve diğer tıbbi ekip nezaretinde yararlanıldığı, çeşitli teknik ve tıbbi uygulamaların, tedavilerin yapıldığı merkezler olmalıdır.
            Ayrıca tesislerde ve bulunduğu bedelerde, kür havuzu, özel banyolar, basınçlı duşlar, fizik tedavi bölümü, beden eğitimi salonu, masaj, birimleri bulunmalıdır Açık ve kapalı spor sahaları, yürüyüş alanları, açık ve kapalı yüzme havuzları, Pazinolar, konser salonu, alışveriş merkezi gibi gerekli görülen diğer yapı ve uygulamalar da yer almalıdır.      
              Termalizim,  insanların sosyal, psikoloik ve sağlık yönünden rahatlamalarını, iyileşmelerini sağlar. Temiz hava, güneş, iklim ve güzel çevre olanakları ile birlikte termal suyun özelliklerinin, doğru olarak kullanıldığı ve amaca uygun tesislerde yaşanarak sağlanır.
             Dünya’da, termal suları ile gelişen teknoloji ve bilim ile birlikte, ülkemizdeki termal tesislerinde, kür merkezleri,  sosyal tesisleri olan termal oteller, hayata geçirilmeli, termal suları ve tesisleri ile ile ilgili yasalar da ihtiyaçlara cevap verecek şekilde, yeniden düzenlenmelidir.