4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

TOPRAK YAŞAMDIR

     Toprak ve insan ilişkileri, insanlık tarihi kadar eskidir. Günümüzde ise yoprağın önemi güncelliğini sürdürmektedir. Bunun en önemli nedeni; toprağın çoğaltma olanağı olmayan tek üretim aracı olmasıdır. Dünya nüfusu hızla artarken, verimli topraklar hızla yok olamaktadır.
              Ülkemizde ve Eskişehir’ de de bir yandan tarım alanlarının, sulaması için baraj, gölet ve sulama kanalları inşa edilirken, diğer yandan sulaması öngörülen, tarım alanları, üzerine konut ve sanayi tesisi inşaatlarına izin verilerek, tarım alanları yok ediliyor.
              Ülkemizde, sanayide görülen gelişmeler ve kırsal kesimden kentlere göç, büyük yerleşim merkezlerinin çevresindeki tarım topraklarını, hızla kaybediliyor.
              Son 20 yıl içine, ülkemiz de bu şekilde yok olan tarım alanları, 500.000. hektar civarındadır. Bu alan Eskişehir ovasının 30 katıdır.
           Ülkemizde, Devlet Su İşleri tarafından inşa edilerek, işletmeye açılmış tarım alanı, 2.072.571 hektardır. Bu alanın, 169.737 hektarlık kısmı da  imar ve imarsız yapılaşmalarla, tarım dışı bırakılmıştır.
          Türkiye de, tarım alanlarının, son 16 yılda 41 milyon 200 bin hektardan 37 milyon 800 bin hektara gerilediği söyleniyor.
            TÜİK’in verilerine göre, yaklaşık olarak 13 yılda 32 milyon 300 bin dekar tarım alanı yok oldu. Türkiye’de, 69 kentin tarım arazisi azalırken, 12 ilin ise artış gösterdi. Türkiye’de tarım arazisi en fazla azalan il, yüzde 34,3 oranıyla Sinop oldu. Sinop’u yüzde 33,6 ile Zonguldak, yüzde 32,8 ile Batman takip etti   
              Ülkemizin, tarım yapılabilir 28.059.000 hektar arazisi var.Devlet Su İşleri verilerine göre, bu alanlar içinde,ekonomik olarak sulanabilir tarım arazisi, 8.500.000 hektardır.Halen kamu yatırımları ile gerçekleştirilen sulamalar ve halk sulamalarının toplam alanı, 3,829.175 hektardır.Sulama tesisleri ile sulanabilecek tarım alanı ise, 4.670.825 hektardır
             Aslında tüm illerde , " TOPRAK KORUMA KURULU" var. Bu kurul, arazi kullanılan, tüm faaliyetlerde, arazinin korunması, geliştirilmesi ve verimli kullanılmasına yönelik inceleme, değerlendirme ve izleme yapmak, ortaya çıkan, olumsuzlukları belirlemek, toprak korumayı ve bununla ilgili sorunları giderici önlemleri almak, geliştirmek, uygulanmasını sağlamak için, görüş oluşturur.
             Toprakla ilgili tüm girişimleri yönlendirmek üzere, yerel plân veya projelerin uygulanması amacıyla takibini yapmak ve toprağın korunması ve gerektiği şeklide kullanılmasını da sağlamakla görevlidir.
              Ancak Toprak Koruma kurulunun, tarım alanları ile ilgili, görevini gerektiği şekilde, yerine getirmediği ortadadır.
               Eskişehir’ in, ekonomisine tarımın katkısı, yıllarca küçümsenmeyecek boyutlarda oldu. Bu katkı daha da artırılabilir, tarım, sanayi ve ekonominin motoru haline de getirilemediği gibi ülkemizin en verinli ovası beton yığını  haline dönüştü,
             Oysa Eskişehir’  de, yılllar önce 61 Evler Mahallesi, verimli toprağı olan koskoca tarlalarla kaplıydı. Havuç,  Marul,  . Ne eksen yetişiyordu,   Sümer Mahallesi, Salatalık tarlaları ile kaplıydı boydan boya. Vişnelik,  adı üzerinde Vişne ağaçlarının bulunduğu, yerleşim yeri olarak Şehitlikte sona eren bir mahalleydi.   
             Bademlik, adı üzerinde Badem ağaçlarıyla kaplı bir bölgeden ibaretti ki, Halkımız şehri tepeden de görmeye geldiği vazgeçilmez piknik alanı,  hüviyeti taşıyordu. Karabayır bağları dediğimiz ye de, baştan sona üzüm bağlarının olduğu bir bölge bilinirdi.
             İzmir’de, Şemikler pazarını gezerken, tezgâhtaki, farklı bir görüneme sahip domateslerin, nereden geldiğini sormuştuk. Satıcının, "Eskişehir’ den geldi" sözleri karşısında, durakladık ve "Sarıcakaya’dan mı?" diye sorduk. Güldü ve "Hayır Yıldırım Çiftliği’nden " diye cevap verdi.
             Eskişehir’ in, daha nesi meşhur diye sorduğumda, marul lahana, pırasa gibi sebzeleri de saydı. O anda, Eskişehir ovasının, beton yığını haline getirmekle neleri kaybettiğimizi bir kez daha hatırladık.
            Bugün Eskişehir ovası beton yığınına dönüştü.
            Ekişehir Ovası korunmuş olsa idi,  en kaliteli tarım ürünleri yetiştiriiir, istihdam yaratır. Pek çok kişinin de ekmek kapısı olurdu.
            Ayrıca tarım alanları, daha verimli kullanılarak, tarıma dayalı sanayi yatırımlar teşvik edilip, destek verilerek, pekâlâ gerçekleştirilebilir.
                Diğer yandan, mevcut tarım alanları, mutlaka korunmalı, Eskişehir’ le ilgili istatistikler, revize edilmeli, güncelleştirilerek tarımsal veri tabanı oluşturulmalıdır. Eskişehir’ e, uygun yetiştirilebilecek ürünlerin, tespiti için Agro- Ekolojik zonlar belirlenmeli, Ağro – ekolojik zon çalışması ile de, entegre olarak üretim planlaması yapılmalıdır.
              Türkiye ve Eskişehir, küçümsenmeyecek miktarda tarım arazisine sahiptir. Bu zenginlik mutlaka korunmalıdır. Çünkü geçmiş yıllarda Dünya da tarım ürünleri açısından kendi kendine yeterli 7 ülkeden biri olan Türkiye, bugün tarım alanalrına yaptığı ihanetin bedelini, tarım ürünleri ithal ederek ödüyor.
             Cumhurbaşkanı Sayın ERDOĞAN “-Her tarım alanına beton yığınını dikersek, bu vatana ihanet ederiz, bu millete ihanet ederiz “ diyerek tarım alanlarının önemini belirtti ama AKP iktidarı döneminde de konut için, tarım alanaları yok edilmeye devam ediyor.
              Türkiye ve Eskişehir’ de, Arazi toplulaştırma ve sulama gibi altyapı eksiklikleri bir an önce hayata geçirilmelidir... Çünkü parçalı arazi yapısı çiftçiye fazladan mazot yaktırıyor. Daha çok vakit ayırmasına da neden oluyor.
              Tarım alanlarını, korumak ve toprağa küsen çiftçiyi, tekrar üretimle buluşturmak için gelişmiş ülklerde oduğu gibi, Kooperatifcilik teşvik edilmeli, tarım sektörünüde de verim ve etkinlik düzeyi artırlımalıdır. Verimi ve kaliteyi artırabilmek için de  tarım sektöründe,  altyapı mutlaka tamamlamalı,  su kaynakları ve tarım arazilari de korunmalıdır.
               Çünkü toprak ve su yaşamdır.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi