4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

TÜRKİYE VE YOKSULLUK

                              


             Türkiye’de, gelir dağılımındaki eşitsizlik,Covid-19 salgınının, yarattığı ekonomik darboğazla daha da derinleşdi. Yaşanan şok, istihdama bağlı tüm gelir türlerini olumsuz etkilerden öncelikle düşük gelir grubunun, istihdam edildiği sektörleri vurduğu belirtiliyor..


           Avrupa ülkeleri arasında, gelir dağılımı eşitsizliğinde, Sırbistan’dan sonra ikinci sırada yer alan Türkiye’de, ‘son yüzde 20’ olarak adlandırılan, en zengin kesim, gelirin yüzde 47.5’ini alıyor.


            İstanbul Politik Araştırmalar Enstitüsü’nün, yayınladığı rapora göre, zenginler oransal olarak daha az gelir kaybına uğrarken, yoksulların gelir kaybının, daha büyük olduğu ortaya çıkıyor.


            Dünya Bankası’ndan, yapılan açıklamada  ise Türkiye’de, yoksulluk oranının üst üste ikinci yıl da artarak, 2020’de yüzde 12,2’ye yükseldiği bildirildi. Bir önceki yılda yüzde 10,2 olduğu belirtilen Türkiye’deki yoksulluk oranının, salgın öncesi seviyelere dönmesinin zor olacağı uyarısında bulunuldu.


             Dünya Bankası’nın, geçmiş yıllarındaki raporuna göre ise Türkiye Ekonomik İzleme raporunda, 2018’de Türkiye’de 6 milyon 939 bin olan mutlak yoksul sayısının 2019’da 8 milyon 420 bine, 2020’de 10 milyon 171 bine yükseldiği tahmini yer aldı.


             TÜİK verilerine göre , Türkiye nüfusunun %15’I,  yoksulluk sınırının altında kalmaktadır. Türkiye nüfusunu,  76 milyon olarak alırsak bu rakam 11,4 milyona tekabül etmektedir.


         DİSK/Genel-İş Araştırma Dairesi tarafından hazırlanan ,“Türkiye’de Gelir Eşitsizliği ve Yoksulluk” raporuna göre ise  ekonomik kriz, 1 milyondan fazla yeni işsiz yarattı. Türkiye’de 16 milyon kişinin yoksul, 18 milyon kişi ise yoksulluk riski ile karşı karşıya olduğu belirtilen rapora göre  zengin ile en yoksul arasındaki gelir eşitsizliği 8. katı buldu.


          2020’de devlet tarfından , 1 milyon 154 bin 418 hanede yaşayan 4 milyon 414 bin 724 kişiye toplam 629 milyon 297 bin 527 TL tutarında gıda yardımı yapıldı.


            Aslında yosullara, yardım yapmak çözüm değildir. Nitekim  Leo Tolstoy, " NE KADAR ÇOK YARDIM EDİLİRSE, İNSANLAR, KENDİLERİNİ İÇİN O KADAR AZ ÇALIŞACAKLARDIR VE NE KADAR AZ ÇALIŞIRLARSA, FAKİRLİK O ÖLÇÜDE ARTACAKTIR." demiştir.


                Bu gerçeğe rağmen,  Türkiye’ de, siyasi iktidarlar, yoksullara, siyasi çıkarı için yaptıkları maddi yardımlarla da yoksulluğu adeta  körüklediler. Hatta yoksul olmayan insanlara dahi yardım yaptılar,


                Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Teşvik Fonu’na göre  yaklaşık 7.5 milyon kişinin, her yıl düzenli olarak devletten yardım alarak geçindiğini gösteriyordu. Oysa bu para yoksullara, işi ve iş sağlamak için yatırıma dönüştürülse, yoksulluk kalıcı olmayacak yoksul insanlarda, onuru ile yaşayacaktı.


                Dünyada ve ülkemizde, hep söylenen “Balık vermek yerine, balık tutacak malzemeyi, bilgiyi vermek” felsefesi, her nedense, bunca yıldır hayata geçirilmiyor.  Dünyada Fakirliğin olduğu her yerde, büyük savaşlar, örgütler, köktendinci ve etnik kökenli çatışmalar alabildiğine sürüyor.   İnsanlar susuzlukla, bir dilim ekmek bulmakla ve salgın hastalıklarla mücadele ediyor.


             Dünya ve ülkemizde,yoksulluğa çözüm vardır.  Olmalıdır da. Nitekim Nobel Barış Ödülü’nü alan, Prof. Dr. Muhammed Yunus, göre;  “Yoksulluktan, yoksullar sorumlu değildir. Yoksulu, yoksul yapan yeteneksizliği de değildir.  Yoksulluğun sorumlusu, o ortamın oluşmasına neden olan politikalar ve kurumlardır. Yoksula, para yardımı yapmak, hayır işlerinde bulunmak, yoksulluğu ortadan kaldırmaz. Tersine,  yoksulluğun devamına yol açar. Oysa yoksula içindeki yeteneği işe dönüştürecek yönlendirmeyi ve krediyi sağlarsanız, kendisini ve çevresini, yoksulluktan kurtarma fırsatı da verirsiniz.” demiştir.   


           Büyük önder Atatürk ise   " Çalışmadan, öğrenmeden, yorulmadan, rahat yaşamanın yollarını aramayı alışkanlık haline getiren milletler, evvela haysiyetini, sonra hürriyetlerini ve daha sonrada "İSTİKLÂLLERİNİ" kaybetmeye mahkûmdurlar" uyarısında bulunmuştu


           Ülkemizde,  yaşanan Koronavirüs (Covid-19) salgınının etkisi, ekonomik ve sosyal alanda devam etmektedir. Özellikle dar ve sabit gelirli kesimlerin, geçim şartları gün geçtikçe ağırlaşmaktadır. Her sektordeki, düşük gelir, işsizlik, artan enflasyon günlük yaşantıda sıkıntıları artırmaktadır.


                 Uzmanlara göre   yoksulluğun nedenleri genellikle  küreselleşmenin etkileri, nüfus artışı, enflasyon, ekonomik kriz ve büyüme hızları, tasarruf ve yatırım oranlarındaki yetersizlikler, düşük rekabet gücü, mali nedenler, kaynakların etkin kullanılmamasıdır.


            Ayrıca yolsuzluklar, sosyal güvenlik sistemlerinin yetersizliği, işgücü piyasasındaki yapısal bozukluklar ve işsizlik, doğal afetlere de neden olabilecek düzeyde,   coğrafi farklılıklardan kaynaklanan, mekânsal nedenler ve en nihayetinde, siyasi nedenler yoksulluğun başlıca nedenler, olarak gösteriliyor.


              Ülkemizde, insanları yoksulluk içinde tutan,salt işsizlik veya faaliyetsizlik değil; aynı zamanda, eksik istihdam veya kayıtdışı istihdam dahil olmak üzere, insana yakışır iş fırsatlarının yokluğu da insanları geride tutuyor


             O nedenle de uygulamalı meslek liselerinin, sayısı artırılmalı, uygun işgücü piyasası politikaları, iş fırsatlarına erişimi artırmak ve çalışma koşullarının kalitesini iyileştirmek, yoksullukla mücadelede, önemli rol oynayabilir


            Türkiye, yoksulluk ve gelir dağılımı adaletsizliğinin önemini kabul etmek ve bütüncül, kapsamlı bir yaklaşımla, yoksullukla, mücadele konusunda etkin, verimli politikalar üretmek, en önemlisi de üreme yönelik yatırımları teşvik etmek zorundir.


 


 


 


 


.           


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi