4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

TÜRKİYE'DE ALEVİ OLMAK

    Muharrem Oruç’unun, ilk gününde, Ankara’da Alevi kurumlarına yönelik saldırı gerçekleşti. Ankara Mamak’ta kimliği belirlenemeyen bir kişi, Şah-ı Merdan Cemevi’nde ibadet sırasında saldırıda bulundu; Türkmen Alevi Bektaşi Derneği’nde, bir kadın yapılan bıçaklı saldırıda yaralandı
           Ayrıca Tuzluçayır Demokratik Alevi Dernekleri (DAD), Ana Fatma Cemevi, Gökçebel Köy Derneği, Türkmen Alevi Bektaşi Derneği, Batıkent Serçeşme Cemevi’ne yönelik de saldırılar oldu.
              Saldırılar, neden yapıldı veya kimler tarafından yaptırıldı, bilinmiyor ama bu tür olaylar hayra alamet değildir. Arzu edilmeyen bu gelişmelerde, dinsel nefret artar, kaos da kaçınılmaz olur. Çünkü nerede, dinsel ve etnik nefret varsa, orada kaos vardır.
            Nitekim CIA Başkanlarından,George J. TENET, ABD üniversitelerinde, ABD gençlerine,, " NERDE, BİR ÖN YARGI VE NEFRETLE KARŞIAŞIRSAN KARŞILAŞ MÜCADELE ET. NERDE ABD, KAOS VARSA BİL Kİ, ARKASINDA DİNSEL VE ETNİK BİR NEFRET VEYA ÖNYARGI VARDIR." demiştir.
            Ülkemizde, 1961 ve 1982 Anayasalarına göre, Laik devlette, kişi/kişiler, din ve vicdan ve ibadet hürriyetlerine sahiptir. Bir din, ya da mezhep mensubunun, diğerlerine baskı yapmasını önlemek, laik devletin görevidir. Herkes, dini inancını yerine getirecektir. Ancak, ibadetler, dinî ayin ve törenler kamu düzenini bozmayacak şekilde olacaktır. Din ve devlet işleri, birbirinden ayrıdır.
               Ayrıca Laik devlette, eğitim kurumları ve eğitimin kapsamı, dini kurallara göre düzenlenemez. Kimse devletin, resmî olarak benimsediği, bir din, ya da mezhebi öğrenip, o yolda eğitime zorlanamaz
               Ayrıca ülkemizde, herkesin, vicdan ve din özgürlüğüne hakkı vardır; Atatürk’ün, söylediği gibi, “”Din, Allah ile kul arasındaki bağlılıktır.” O nedenle de ülkemizde, inançlar, sorun olmamalıdır. Ayrıca İnsan hangi din ve mezhebe mensup olursa, olsun,  kamu düzenini bozmadan, tek başına veya topluca ibadet yapabilmelidir.
             Alevilik, "Allah, Muhammed, Ali kutsallığını kalbinde taşıyan, Hz. Ali’nin adaletinden ayrılmayan, temelinde insan sevgisi bulunan, her dine, mezhebe, her inanca saygı duyan ve hoşgörü ile bakan, dil, din, ırk, renk, farkı gözetmeyen, eline diline sahip olma ilkelerini şart koşan, laik, demokrat, eşitlikçi, katılımcı, paylaşımcı düşünceyi savunan”. Bir inanç sistemidir.
            Türkiye’de, Hıristiyan, Yahudi, Süryanilerin bile kendilerine ait ibadethaneleri olduğu halde, Aleviler, bundan yoksun bırakılması, ayrıca bugün, Alevi kültürünü yaşatacak hiçbir kurum bulunmaması, Alevi vatandaşlarımızı rahatsız etmektedir.
            Ayrıca Alevi İslam anlayışı; Hoca Ahmet Yesevi, Ebul Vefa, Hacı Bektaş Veli, Yunus Emre, Mevlana, Pir Sultan Abdal ve Anadolu erenleri, Kuran’ı en iyi yorumlayan hikmet sahibidir.
            Diğer yandan, AB, imzalı çeşitli raporlarda, Alevilerden "azınlık" olarak söz edilmesi, tesadüf değildir. Bu raporlar, Türkiye’ nin, bölünmesine yöneliktir. Çünkü Aleviler, kendilerini, hiçbir zaman Türkiye´de, "azınlık" olarak görmüyorlar.
             Emperyalizm ve Siyonizm’in, yeni ortak hedefi, ülkemizde, " Türk-Kürt", "Alevi-Sünni" nefreti yaratarak, herkesi birbiriyle kan davalı yapmaktır. Bunun için, her türlü senaryo tezgâhlanıyor.
      AB ülkeleri, Türkiye’deki hedef ve çıkarları için, "Alevi-Sünni" zıtlaşmasından medet umuyor. Tatort dizisinin ’Wem Ehre Gebürt’ (Namusuna Layık Olmak) adlı bölümündeki Alevilerle ilgili gelişme, bu senaryoların da bir parçasıdır,
            Ancak ne Aleviler, ne de Sünniler, emperyalizmin ve Siyonizm’in, bu oyuna gelmeyecektir.
             Ayrıca hiçbir şekilde, ırk, renk ve cinsiyet ayrımı yapmaksızın, yeryüzünde yaşayan tüm insanların, hatta tüm canlıların, yüce yaratanın tecellisi olarak görülmesi ilkesinden hareketle, tüm yaratılmışların, aynı kutsal değerde olduğunu savunan, ince tasavvuf anlayışında, yaşamın anlamı; kâinatla beraber tüm canlılar, Tanrı’nın özünden yaratılmıştır.
              Alevi, İslam anlayışı; İslamiyet’in, Kuran’a dayalı, Hz. Muhammed’in buyruklarına göre İslam’ı, evrensel boyutuyla yorumlayıp, insanlığa, yeni kapılar açan, büyük düşünce felsefesine yol veren, ilahi Tasavvuf anlayışı ile hayat bulan bir inanç bütünlüğüdür.
             O nedenle de Aleviler, tarih boyunca, haksızlığa uğramasına rağmen, çok hoşgörülü ve barıştan yana oldular. Terörizme karşıdırlar.   Her zamanda, çağdaş, laik cumhuriyetten,  yana oldular.
            Türk Halkı, laiklikten yana taraf olmalıdır Çünkü laiklik, tüm yurttaşların, vicdan, ibadet ve din özgürlüğü demektir. Laik devlet ve toplumlarda, din ve mezhep herkesin vicdanına kalmış bir iştir. Hiç kimse, hiçbir kimseyi, ne bir din, ne de bir mezhebi kabul etmeye zorlayamaz
             Büyük önder ATATÜRK , “Lâiklik, yalnız din ve dünya işlerinin ayrılması demek değildir. Bütün yurttaşların, vicdan, ibadet ve din hürriyeti de demektir.” demiştir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi