4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

ULUSAL EGEMENLİK

 Milli egemenlik, halkın yönetim sürecine katılmasını sağlayan ve aynı zamanda devletin geleceğini garanti altına alabilen, başarılı bir sistemi ifade etmektedir. Bununla birlikte demokrasinin tamamlayıcısı şeklinde ortaya çıkmıştır.


          Ulusal egemenlik, halkın kendi kendini yönetmesi, kendisini ilgilendiren kararları doğrudan ya da temsilcileri aracılığıyla kendisinin alması demektir. Ancak demokrasi ile yönetilen ülkelerde, bu sağlamak, seçmenin elindedir. 


           Ulusal egemenlik, hâkimiyetin kayıtsız şartsız Türk Milleti’ne ait olmasıdır. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK, ulusal egemenliği, bir vatan üzerinde yaşayan bir halkın, bütün kararlarını kendisinin verebilmesi, yönetimini demokratik seçimlerle gelen siyasal partilerin oluşturduğu, TBMM aracılığıyla kullanması gerektiğini söylemişti.


              Ulusal egemenlikte toplumun seçme ve seçilme hakkı kesinlikle elinden alınamaz. Halk yönetim içerisinde söz sahibi olmaktadır ve devleti yönetme yetkisi belirli bir kesime ait olmamaktadır.


               Milli egemenlik ilkesini, en iyi bir şekilde destekleyen ilkeler ise halkçılık ve cumhuriyetçilik ilkeleridir. Özellikle cumhuriyetçilik ilkesi, direkt olarak milli egemenlik ile ilgilidir. Demokrasi ile idare edilen toplumlarda milli egemenliğin bulunması beklenilmektedir.


                   Ayrıca Büyük Önder Atatürk, “Tam bağımsızlık dendiği zaman, elbette siyasi, mali, iktisadi, adli, askeri, kültürel ve benzeri her hususta tam bağımsızlık ve tam serbestlik demektir. Bu saydıklarımın herhangi birinde, bağımsızlıktan mahrumiyet, millet ve memleketin gerçek manasıyla bütün bağımsızlığımızdan mahrumiyet demektir. Biz bunu temin etmeden barış ve sükûna erişeceğimiz inancında değiliz" demişti.


                  Diğer yandan Türk devletini ruhu, milli egemenliktir. Ulusal Egemenlik, Cumhuriyetimizin, ayrılmaz bir parçası ve bir ilkesidir. Ulusal Egemenliğin, kendine özgü çizgileri, şartları vardır. Ayrıca egemenlik, iki değişik bakış açısını da içermektedir. "Devletin Egemenliği " ve "Devlet içinde egemenlik" Ancak bu iki unsurda, bugün kamuoyunda tartışma konusudur.
                   Bütün bu gerçeklere rağmen, Avrupa Birliği dayatmaları nedeniyle, "devletin egemenliği" ve Türkiye Cumhuriyetinin, "Tam Bağımsızlık" ilkesi de kamuoyu nazarında, erozyona uğradı. Kabul edilen Vakıflar yasası gibi yasalar da, tuzu biberi oldu.  AB ile olan ilişkilerde, Ulusal Egemenlik gözetilmek zorundadır.
                  Ayrıca bir ülke, isteyerek ve eşit şartlar altında katıldığı anlaşmalar, sözleşmeler, milletlerarası kuruluşlar dışında, kendi istenci ve imzası olmaksızın, başka bir devletin veya devletler topluluğunun emrine ve gücüne tabi ise o ülkede, bağımsız bir devletin varlığından asla söz edilemez.


                O nedenle de Türkiye, milletlerarası, özellikle de AB olan ilişkilerini, çok dikkatli yapmak, ulusal egemenliğine zarar verecek hareketlerden de uzak durmak zorundadır. Ancak AB ile olan ilişkilerde, egemenlik anlayışında, radikal bir kırılmayı yaşanmamalıdır.


                Büyük Önder Atatürk," Efendiler, Avrupa’nın ilerlemesine, yükselmesine ve medenileşmesine karşılık, Türkiye tam tersine gerilemiş ve düşüş vadisine yuvarlanadurmuştur. Artık vaziyeti düzeltmek için, mutlaka Avrupa’dan nasihat almak, bütün işleri Avrupa’ nın emellerine göre yapmak, bütün dersleri Avrupa’dan almak gibi, bir takım zihniyetler belirdi. Hâlbuki hangi istiklal vardır ki, ecnebilerin nasihatleriyle, ecnebilerin planlarıyla yükselebilsin? Tarih, böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir!..." diyerek yıllarca önce Türk halkını uyarmıştı.
                      Yine İsviçre’nin, Lozan Üniversitesi’nin İktisadi İdari Bilimler Akademisi Dekanı Prof. Matthias Finger, AB ile olan ilişkileri çok iyi değerlendiren bir bilim adamıdır. "AB’de, ne işiniz var?" diye sormuş, devamla da, "neden AB diye ısrar ediyorlar anlamıyorum! AB’nin Türkiye’ye ihtiyacı var, Türkiye’nin AB’ye değil. Çünkü Türkiye, her şeyiyle kendi kendine yeten bir ülkedir. AB’ye girmeniz çıkarınıza olmaz. Ne sizi birliğe almak istiyorlar, ne de başka mecralara kaymanızı... Oyalama taktiği güdüp, geleceğin büyük gücünü şimdiden parçalamak istiyorlar" diyerek bir gerçeği ortaya koydu.
.                   1975 Helsinki, Sonuç Belgesi’ nin, İnsan Hakları ve özgürlüklerini temel alan 7’ inci, maddesi bazı ülkelerin demokratikleştirilmelerini amaçlamakta iken, Batı ülkelerinin, bu alandaki istekleri, ülkemizin parçalanmasına ve milli egemenliğimize yöneliktir.


                Nitekim bu modelle, Sovyetler Birliği, savaşsız, işgalsiz ve müdahalesiz bir biçimde çökertildi. Yugoslavya da böyle parçalandı. Irak’ ta durum ise ortadadır
               23 Nisan 1920 tarihinde kurulan Büyük Millet Meclisi, “milletin istiklalini, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır” iradesiyle Atatürk’ün öncülüğünde  başlatılan tam Bağımsızlık Savaşını yönetmiş ve egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğunu ilan etmiştir. 


            23 Nisan 1920, Türk milletinin iradesini temsil eden Birinci Büyük Millet Meclisi’nin açıldığı ve Türk halkının egemenliğini ilân ettiği tarihtir.


              1921 Anayasamızdan günümüze, tüm Anayasalarımızda “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Hiçbir surette hiçbir kişiye bırakılamaz” hükmüne yer verilmiştir.


             . Türkiye, yetişmiş genç nüfusu, stratejik konumu ve doğal varlıkları ile güçlü bir ülkedir. En büyük güvencemiz ise çocuklarımızdır.


               23 Nisan 1924’te ’23 Nisan’ gününün bayram olarak kutlanmasına karar verilmiştir. Öte yandan 23 Nisan ilk defa 1929 yılında Çocuk Bayramı olarak da kutlanmaya başlanmıştır


                23 Nisan, sadece Çocuk Bayramı değil, aynı zamanda Ulusal Egemenliğimizin ilk adımının da kutlaması. Atatürk 1920’de meclisimizin açılış gününü, ulusal egemenlik günü olarak ilan etmiş ve bir toplumun geleceğinin çocuklar olduğunu bildiğinden, bu kutsal hediyeyi onlara emanet etmişti,


                Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, önderliğinde millet iradesinin kararlılığıyla kurulan Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılışının 102. yıl dönümü ile 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutlamanın gururunu yaşıyoruz.


                 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlu olsun


 


 


 


 


 


 


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi