4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

YOKSULLUK

    Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın 2021 Yılı Faaliyet Raporuna göre, ekonomik krizin altında ezilen 5 milyon 903 bin 515 hane 2021 yılında sosyal yardımlardan yararlanırken 2 milyon 476 bin 457 hane düzenli sosyal yardım aldı. Ailesinin bakımını sağlayamadığı 141 bin 275 çocuğa ise sosyal ve ekonomik destek verildi.
        2021 yılında Devlet, 97,8 milyar TL’lik sosyal yardım harcama yaptı.. 2021 yılındaki sosyal yardım harcaması, 2019 yılına oranla yüzde 73, 2020 yılına göre ise yüzde 42 arttı.
             Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın verilerine göre, 2021 yılında bütçeden 97,8 milyar TL’lik sosyal yardım harcaması gerçekleştirildi. Sosyal yardımların GSYH içindeki payının yüzde 1,74 olduğu bildirildi.
                Bakanlığın verileri, 2021 yılında 5 milyon 276 bin 998 hanenin de geçici yardımlardan faydalanmak zorunda kaldığını ortaya koydu. 2021 yılında gerçekleştirilen tüm yardımların içinde nakdi yardımların oranı yüzde 94 oldu.
                2021 yılında 5 milyon 903 bin 515 haneye sosyal yardım yapılırken 2 milyon 476 bin 457 hanenin de düzenli yardımlardan faydalandığı belirtildi.  2021 yılında 11 milyon 369 bin 761 yurttaş gıda yardımı almak durumunda kaldı.
                 Oturulamayacak derecede eski, bakımsız ve sağlıksız evlerde oturmak zorunda kalan yurttaşlar için 2021 yılında, bakım ve ev eşyası alımı için 119,6 milyon TL yardım yapıldı. Bu kapsamda bulunan hane sayısı kayıtlara 30 bin 363 olarak geçirildi.
                 Bakanlık, gıda yardımı yapılması amacıyla Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’na aktardığı toplam kaynak 752,6 milyon TL ile ifade edildi.  2021 yılında 131 bin 707 öğrenci sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları tarafından sağlanan kırtasiye yardımları ile eğitim yaşamını sürdürebildi.
                   2020 yılında, 41 bin 965 öğrencinin kırtasiye yardımı aldığı düşünüldüğünde, yardım alan öğrenci sayısı 2021 yılında üçe katlandı.
                 GSS primlerini ödeyemeyen ve sağlık hizmetlerinden yararlanamayan 9 milyon 482 bin 970 kişi için yapılan destek ödemesi faaliyet raporuna 34,4 milyar TL olarak kaydedildi”
             Elbette bu tablonun, sorumluları siyasi iktidarlar ve partilerdir. Her seçim öncesi siyasi partiler, yoksullarla ilgili vaatlerini gündeme getirirler. Siyasi prim elde etmek için de adeta yarışırlar.                     
               Nitekim Sayın KILIÇDAROĞLU, Türkiye’de önce bir yoksulluk envanteri çıkarılıp, yoksulların belirleneceğini, ondan sonra da o ailelere düzenli yardımlara başlayacaklarını vurgulayarak, devletin, ya da belediyeleri, işçi alımı sırasında yoksul ailelerin bireylerine öncelik tanınacağını vurgulamıştı.
                    MHP Genel Başkanı, Sayın BAHÇELİ ise “Hilal Kart “projesinden bahsederek “Verdiğimiz Hilal Kart ile nereye gitseniz istediğinizi alacaksınız, paket gözlemeye gerek yok. Kaynaklar sizin helalinizdir ve AKP’nin değildir" diyerek yoksulları umutlandırıyordu.
                    AKP Parti Genel Başkanı, Sayın ERDOĞAN ise CHP ve MHP’ nin yoksullarla ilgili vaatlerini, hayali görüyor.  “AKP iktidarında, kömür ve gıda dağıtımı devam edecek.” demişti.
                  Ülkemiz, yıllardır, yoksullara yardım yapmanın dışında, çözüm aranmadı. İşin hep kolay kısmı tercih edildi.  Bu stratejiler sonunda, yoksulların sayısı her yıl arttı.                     
               Nitekim Leo Tolstoy, " NE KADAR ÇOK YARDIM EDİLİRSE, İNSANLAR, KENDİLERİNİ İÇİN, O KADAR AZ ÇALIŞACAKLARDIR. VE NE KADAR AZ ÇALIŞIRLARSA, FAKİRLİK O ÖLÇÜDE ARTACAKTIR." demiştir.
              Elbette ülkelerin, nüfus artışı, enflasyon, ekonomik  kriz ve büyüme hızları, tasarruf ve yatırım oranlarındaki eksiklik.  Düşük rekabet gücü, mali nedenler, kaynakların etkin kullanılmaması ve yolsuzluklar, sosyal güvenlik sistemlerinin yetersizliği, işgücü piyasasındaki yapısal bozukluklar ve işsizlik, doğal afetlere de neden olabilecek düzeyde coğrafi farklılıklar, kural dışı kaynaklanan mekânsal ve siyasi nedenler yoksulluğun başlıca nedenlerdir.
                Ülkemizde, yoksulluğun, iki önemli nedeni var. İlki, ülkemizde, üretim kapasitesi düşüktür ve toplumun çok büyük çoğunluğu yoksuldur. Bu tür yoksulluk, ülkemizin genel karakterinden kaynaklanmaktadır. İkincisi ise, yoksulluk, sistemin, insan merkezli olmayışından kaynaklanmaktadır ve tamamen gelir dağılımı bozukluğunun sonucudur.
                    Hangi sebepten olursa olsun, "YOKSULLUK KADER DEĞİLDİR."
                    Yoksulluğun, kurtuluş ve çözüm yolu vardır. Nitekim1970’lerde, Dünya Bankası aracılığıyla sürdürülen, "küçük üreticiliğin desteklenmesi" politikası, tarım ve tarım dışı kesimlerde, üretim temelinde küçük toprak mülkiyetinin ve küçük sermayenin güçlendirilmesini esas almıştır.  .  
                  Bu sonuçlardan yola çıkan Dünya Bankası ve IMF, Bangladeş’ teki "mikro kredi" örneğini de göz önünde bulundurarak tarım ve tarım dışı kesimlerde "küçük üreticiliğin desteklenmesi" politikasını "doğrudan gelir desteği" ne dönüştürmüştür.
                   Yani” “Birine bir balık ver, doysun bir defa. Balık tutmayı öğret ona, doysun ömür boyunca...” Çin atasözünün gereği yapılmıştır.
                    Türkiye’ de, bu destek üretime yönelmediği ve Çin  atasözünün gereğini yapılmadığı sürece başarılı sonuçlar alınamaz. Yoksulluğu kabullenmek, ne kadar zor olsa bile, gerçek açık; bugünkü eğilimler devam ettiği sürece, gelir dağılımı bozulacak, talepler daha da aratacak, işsizlik ve yoksullukla beraber, istikrarsızlık gündemden düşmeyecektir.
                Türkiye, özellikle de siyasi otorite, yoksulluğu tartışmıyor. Kalıcı çözümler bulmuyor. Çünkü yoksulluk, “SİYASİ PRİM” olarak düşünülüyor. Yoksulluk, siyasi malzeme olduğu sürece de, Türkiye’de, yoksulluğa çözüm bulunamaz. Hatta sayıları da her geçen gün artar.
               Sonuçta da Atatürk’ ün, " Çalışmadan, öğrenmeden, yorulmadan, rahat yaşamanın yollarını aramayı alışkanlık haline getiren milletler, evvela haysiyetini, sonra hürriyetlerini ve daha sonrada  “istiklallerini” kaybetmeye mahkûmdurlar” sözü hayata geçer.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi