4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

ZEYTİNLİKLER KORUNMALI

                                 
              Eğe Bölgesi’ nin, çeşitli yörelerine, özellikle de Ayvalık, Burhaniye yaptığımız gezilerde, yazlık yapımdan dolayı, zeytinliklerin ve tarım alanlarının, yok edildiğine tanık olduk.  Oysa zeytin ağacı, toprağın üstünde, bir madendir, Soframızın vazgeçilmez ürünüdür.
            Zeytin deposu olarak bilinen, çanakkale'nin, Ayvacık ilçesi ile Küçükkuyu Beldesi başta olmak üzere, Balıkesir sınırında kalan, sahiller, yazlıklarla dolu. Zeytinliklerin arasındaki yazlık siteleri ve yazlıklar, zeytinlikleri yok etmiş.
           Ayrıca Kazdağlarına, yapılmak istenen, enerji, maden projeleri, özellikle de termik santral projesini, bölge halkı bölgedeki doğa ve zeytinlikler için tehlike olarak görüyor.
.            Şeftalileri, kayısıları, zeytinleri, çamlıkları, zengin toprağıyla, bir zamanların ülkemizin cenneti olan Ege, Türk mimarlık ve şehirciliğinin, kara lekesi haline gelmiş. Bidonlu güneş kolektörleri, zevksizlik numunesi yazlıkların çatılarını süslüyor! Ancak ne önlem alan, ne yasal işlem yapan makam var.
            ülkemizde, bazı kendini bilmez kesimler,  “Kıyamete yakın bir zamanda, Müslümanlar ile Yahudiler arasında, bir savaş çıkacak. Doğadaki her nesne arkasına saklanan Yahudi’yi, Müslümanlara haber verecek ve Müslümanlar, o Yahudi’yi bulup öldürecek. Ama yalnızca bir ağaç türü, haber vermeyecek. Bu ağaç Gargat adı verilen bir Yahudi ağacıdır.” Uyduruk bir rivayet ile zeytin ağacı, düşmanlığı, yaratılıyor..
              Oysa Kuran’da, zeytin ağacından ve dolayısıyla zeytinden bahsedilen 7 ayet var. Bunlar; En’am 99 ve 141, Nahl 11, Muminun 20, Nur 35, Abese 29, Tin 1. Ayetleridir.
            Anayasa, tarım alanlarını ve zeytinlikleri önlemeyi, devletin asli görevleri arasında saymıştır. İmar ve çevre kanunları ve yönetmelikleri, tarım topraklarının, özellikle de sulanan tarım alanlarının, tarım dışı gayelerle kullanılmasını yasaklamıştır.
              Nitekim Anayasa’nın, 45. Maddesinde, “devlet, tarım arazileri ile çayır ve meraların amaç dışı kullanılmasını ve tahribini önlemek için, gereken tedbirleri alır” ifadesi yer alıyor. 43. Maddede ise, “kıyılar, devletin hüküm ve tasarrufu altındadır” denilerek kıyıların korunması ve halka açık olmasının, anayasal güvencesi verilmektedir.
              Ne var ki anayasamızın, kanun ve yönetmeliklerimizin, açık ve emredici hükümlerine rağmen, zeytinlikler gibi, ülkemizde, tarım toprakları da hızla kaybediyor.
               Ayrıca ülkemizin, tarım yapılabilir 28.059.000 hektar arazisi var. Devlet Su İşleri verilerine göre, bu alanlar içinde,ekonomik olarak sulanabilir tarım arazisi, 8.500.000 hektardır.Halen kamu yatırımları ile gerçekleştirilen sulamalar ve halk sulamalarının toplam alanı, 3,829.175 hektardır. Sulanabilecek tarım alanı ise, 4.670.825 hektardır.
            Tablo bu oluca da, Türkiye de sanıldığı kadar, tarım toprağı, ne de sulanabilecek tarım alanı bulunmaktadır. Bundan böyle, yeni tarım alanları bulmamız veya mevcut tarım alanlarının sınırlarını da büyütmemiz, mümkün olmadığına göre, halan ülkemizde mevcut  zeytinlikleri ve tarım arazilerini, gözümüz gibi korumamız gerekmektedir.
                İktidar, sanayileşmeyi, maden çıkarmayı ve kamu yararını, gerekçe göstererek,  zeytinlikleri ve tarım alanlarını, imara açmak istiyor.. Oysa sanayi, konut, maden ve termik santrallerden, evvel zeytinliklerin ve tarım alanlarını korumak, öncelikli, kamu yararıdır. Ayrıca Zeytin ve  zeytinyağı, Alemlerin Rabbi'nin, bizlere, bir  hediyesidir.
          3573 Sayılı “Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanunu”nda 7’nci kez yapılmak istenen değişiklik, kabul edilmiş olsaydı, Türkiye’deki zeytinliklerin, yüzde 70’i tehdit altına girecekti. O nedenle de zeytinlikler, imara kapatılmalıdır.
           Türkiye’de, 826 bin hektar zeytinlik alan üzerinde, yaklaşık, Türkiye, 170 milyon zeytin ağacıyla, İspanya'nın ardından dünya sıralamasında 2'nci olurken, zeytinyağı ve zeytin tüketiminde, istenilen ortalamaya ulaşılamadı. Geçen yıl içersinde ise  dünyada, kişi başı zeytinyağı tüketimi 14 litre olurken, Türkiye'de ise bu rakam 2 kilo olarak gerçekleşti.
          Türkiye’ni, 81 ilinin 41’inde, 843 ilçenin, 270’inde zeytin üretimi yapılmaktadır. üretimin, % 53’ü Ege Bölgesinde, % 18’i Marmara Bölgesinde, % 23’ü Akdeniz Bölgesinde, % 6’sı Güneydoğu Anadolu Bölgesinde ve % 0,2’si de Karadeniz Bölgesinde gerçekleştirilmektedir. Ege Bölgesinde üretimin % 55’i yağlık olarak değerlendirilirken Marmara Bölgesinde üretimin % 60’ı sofralık olarak değerlendirilmektedir. (TüİK, 2013)
            Türkiye, dünya zeytinyağı üretiminin % 4.5'i, tüketiminin % 3.4'ü, ihracatının % 5.2'si ile 5. ve 6. sırada bulunmaktadır. öte yandan dünya sofralık zeytin üretiminin, % 12.9'unu, tüketiminin % 10.5'ini, ithalatının % 2.8'unu Türkiye'nin, karşıladığı fakat  üretim ve tüketimde gösterdiği başarıyı, ihracata gösteremediği görülmektedir
              Zeytin ağacı, çok özel bir ağaçtır. 1000 yaşına kadar yaşayabilir. Bazı araştırmacılar tarafından 3000 yaşında, zeytin ağaçları bulunduğu ifade edilir. Akdeniz efsanelerinde, ‘ölmez
ağaç’ diye anılan zeytin ağaçları, Anayasa ve diğer mevzuata rağmen, ailelerin, iki-üç aylık tatiller için, yapılan yazlıklarla, yok ediliyor. Toplum ve ilgili makamlarda seyrediyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi