Bir okuyucumuz, “Uşşaki Tarikatı’nın, lideri Fatih Nurullah, 12 yaşındaki bir kız çocuğuna cinsel istismarda bulunduğu gerekçesiyle tutuklandı. Oysa Rasûlullah Efendimiz, kıyâmetin ayak sesleri olan alâmetler arasında, “zinâ” ve “binâ”nın çoğalmasını, ifâde buyurmuşlardır, .” dedikten sonra, görüşlerini paylaştı.

             Diyanet İşleri Başkanlığı ise Uşşaki tarikatı lideri 'Fatih Nurullah' lakaplı Eyyub Fatih Şağban'ın, 12 yaşındaki kız çocuğunu istismar ettiği gerekçesiyle. Tarikatlara karşı halkı uyardıktan sonra, "çocuk istismarıyla, masum yavrularımıza uzanan şeref yoksunu, hain ve zalim ellerle, mücadele etmek hepimizin vazgeçilmez görevidir" ifadelerini kullandı.

          Aslında zina ile de ilgili olarak da Din İşleri Yüksek Kurulu,  bir açıklama yaptı. Açıklamada, İslam’da, zinanın ve bütün çeşitleriyle, eşcinsel ilişkinin, açık ve kesin bir şekilde, haram olduğu belirtildi.

             Cuma Hutbesinde, Diyanet işleri Başkanı Sayın Ali ERBAŞ da “Ey insanlar! İslam zinayı en büyük haramlardan kabul ediyor. Lûtîliği, Eşcinselliği lanetliyor. Nedir bunun hikmeti. Hastalıkları beraberinde getirmesi ve nesli çürütmesidir, bunun hikmeti. Yılda yüzbinlerce insan gayri meşru ve nikâhsız hayatın İslamî literatürdeki ismi zina olan bu büyük haramın sebep olduğu HIV virüsüne maruz kalıyor. Geliniz bu tür kötülüklerden insanları korumak için birlikte mücadele edelim.” Sözleri ile zinaya karşı çıktı

              Sayı ERBAŞ’ın açıklamasına, Ankara Barosu, “Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın, insanlığın, bir kesimini nefretle aşağılayıp, kitlelere hedef gösterdiği konuşmayı şaşkınlıkla ve ibretle izledik.” Diyerek, tepki gösterdi.

               Ebette demokrasi ile yönetilen ülkemizde, kişi/kişiler, Kurum/kuruluşlar ve STK’ lar, her konuda görüşlerini söyleyebilir. Ancak sözkonusu, toplum düzeni olduğu zaman söylemler, toplum yararına ise tepki göstermenin, ne mazereti ne de kabul edilir tarafı vardır,

            Din İşleri Yüksek Kurulu ve Diyanet işleri Başkanı Sayın ERBAŞ, görevleri yanında, toplumda artık kangren haline gelen  “ ZİNA” hakındaki uyarılarına, karşı çıkmak, gerçekleri gözardı etmektir. çünkü zina, bütün kutsal kitaplarda suçtur.

                Ayrıca 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun, 440 ve 441. Maddelerinde,  zina suç sayılmış,  'kadın' için, 3 aydan 30 aya kadar, ceza öngörülüyordu. Zina yaptığı karşı taraf, yani 'erkek' için de aynı ceza uygulanıyordu. 440. madde kadın, 441. madde de erkekler için düzenlenmişti.

             Yasanın, 440. Maddede, zina kadın için, her türlü suç görülürken, erkek için, hem birlikte yaşayacak, hem de suçun oluşması için, belirli bir süre geçmesi gerekecekti.

           Anayasa'nın, 10. Maddesinin, ” 'Eşitlik İlkesi' söz konusu. Irk, din, dil cinsiyet vb. gözetmeksizin kanun önünde herkes eşittir. Hükmü gereğince, Anayasa Mahkemesi, 1998'de Anayasa Mahkemesi tarafından kaldırıldı.

            Zina kapsamında, erkeklerin cezalarını, öngören madde, 1996'da, kadınların cezasını belirleyen madde de 1998'de Anayasa Mahkemesi tarafından kaldırıldı.

             AK Parti, 2004 yılında, ana muhalefet partisi ile anlaştığı metin üzerinde, Türk Ceza Kanunu, reformunu görüşürken, AK Partili milletvekilleri, zinanın tekrar suç sayılması için, girişimlerde bulunmuş, ancak CHP, Genel Başkanı olan Baykal, bu girişimin, ihanet sayılacağını açıklamış ve AK Parti'nin, bu girişimine engel olmuştu. 

                 Avrupa Birliği ise ana muhalefet partisinden, yana bir tavır takınarak, zinanın tekrar suç sayılmasının, Türkiye'nin, AB'ye tam üyelik müzakerelerine geçişini, etkileyebileceğini duyurdu.

                 Zinanın, suç sayılması için, AK Parti ve ana muhalefet partisi olan, CHP arasında, uzlaşma sağlanamayınca 'zina'nın, suç sayılması girişimden de vazgeçildi ve yeni Türk Ceza Kanunu, 26 Eylül 2004'te resmen yasalaştı, 12 Ekim 2004 tarihli Resmi Gazetede yayımlandı.

                  Sayın Erdoğan, başbakan iken; ''Avrupa Birliği Müzakereleri sürecinde hata yaptık. Zina, Yasası yeniden düzenlenmeli'' ifadlerini kulladı ama aradan yıllar geçmesine ve AKP iktidar da olmasına rağmen, bu alanda hukuki bir düzenleme yapmadı

              Oysa ülkemizde, zina suç sayılmalıdır. çünkü bu alanda, ülkemizde yaşananlar, Türk-Aile yapısına, zarar veriyor, ailleri, mağdur da ediyor. Toplu değerleri, sürekli erozyona uğruyor. HIV virüsüne gibi, rahatsızlıkları da yaygın hale getiriyor. Evli bayanlar başka evli insanlarla yaşayarak, Tük aile yapısına ciddi zarar verirken, özellikle de çocukları da mağdur ediliyor.

           Zina, âyet ve hadislerde, kesin bir şekilde yasaklanmıştır ve  haram kılınmıştır. Nitekim Yüce Allah Kur'ân-ı Kerim'de, (İsra Sûresi Âyet 32): "Yapmak bir tarafa, Zina'ya yaklaşmayın. Zira o, tam bir iğrençliktir, pek kötü bir yöneliştir." Buyurdu.                   

             Zina, öteden beri insan aklının, ahlâk ve hukuk nizamlarının ve diğer semâvî dinlerin, tamamen yanlış ve çirkin gördüğü,  bir davranıştır. İslâm’da da büyük günahlardan sayılmıştır.

               Cumhurbaşkanı Sayın Eroğan, "Başkanımız, biliyorsunuz, bir açıklama yaptı. Bu açıklamasıyla, sadece inancının, ilminin ve yürüttüğü görevinin gereğini yerine getirmiştir. Söyledikleri de sonuna kadar doğrudur.” diyerek, diyanet işleri, Başkanı ERBAŞ’ ın, açıklamalarına katıldığıne göre, yasal düzenleme için, girişimde bulunmalı, zina, tekrar Türk Ceza Kanununda, suç teşkil etmelidir.