Seda Kağıtcı

Seda Kağıtcı

Bir başkaymış aşklar bir zamanlar...

Eskilere şöyle dönüp baktığımızda her şey bir başkaymış o zamanlar. Hele aşklar daha değerli, daha tutkulu, daha içten, daha büyük yaşanırmış. Hoş tutarmış insanlar birbirlerini. Menfaat yokmuş hiç sevgilerde. Çıkar ilişkileri gözetilmezmiş. Hatta insanlar sevdikleri uğruna gözlerini bile kırpmadan, canlarını verirlermiş.

Mektuplar yazılırmış dolma kalemle sevgiliye. O sevda sözcüklerini sevenler en güzel yazılarıyla yazarlarmış tertemiz kağıtlara. Öyle duygulu, öyle içten... Beyaz mendil vermek sevgiliye, yüreğini söküp vermek gibiymiş adeta. Teknoloji yokmuş o zamanlar. Mailler, mesajlaşmalar, cep telefonları, internet yokmuş. Safmış sevgiler, robotlaşmamış sevgililer, kalıplaşmamış sözcükler ve masummuş ilişkiler. İnsanlar birbirleriyle istedikleri anda haberleşemezlermiş o zamanlar. Sevgililer birbirlerinin seslerini sadece bir dakikacık duyabilmek için günlerce hasretle yanıp, tutuşurlarmış. Ama o zamanlar sevgi günümüzdekinden çok daha kıymetliymiş. Sevgi şimdiki gibi sadece beş harften ibaret değilmiş ve öyle basite alınmazmış, kolay sevdiğini söyleyemezmiş sevdalılar ve yaşanan aşklar günümüzdeki gibi bir çırpıda kolayca harcanmazmış. Bir kızgınlık anında bitti deyince hemen bitmezmiş yani ilişkiler. Seven insan sevgisi uğruna çaba sarfeder, ilişkisini yürütmek için gayret gösterirmiş. Sevdiği de kör değil ya görünce bu çabayı, kızgınlığını ve kırgınlığını unutur, yelkenleri suya indirir, affedermiş. Kavgalar, tartışmalar böylelikle tatlıya bağlanırmış. Fazla uzatmadan el ele, göz göze, mutlu yarınlara adım atılırmış. Yani seven sevgisine sahip çıkarmış.

Çok eskilere dönüp baktığnızda yada büyüklerinizden dinleyip, filmlerde izlediğinizde aşkından kara sevdaya düşüp, verem hastalığına yakalananlara şahit olmuşsunuzdur. Aslı ile Kerem'in, Ferhat ile Şirin'in, Leyla ile Mecnun'un ne kadar büyük, ne kadar kutsal bir sevda yaşadıkları ve efsaneleşen aşkları pek çoğunuzun gönlünde taht kurmuştur ve gıpta edercesine hayranlık duymuşuzdur çoğumuz onlara, "helal olsun böyle aşklar da varmış” demişizdir.

Sözü fazla uzatmayacağım, çünkü o eski sevdaları anlatmak bizim harcımız değil. Ne yaşımız yeter buna, ne yüreğimiz!.. Sevenlere saygımız sonsuz, bizim sözümüz sevgiyi basite alanlara, aldatanlara, bencillere, verdiği sözü tutmayanlara, sevdasını bir çırpıda harcayanlara...

Günümüzde artık maalesef aşklar da satılığa çıkmış, üç kuruş para hırsına bir bakmışsın sana bir gün önce seni seviyorum diyen insan seni satmış. Çok görüyoruz bu tür sahte aşkları yada tek gecelik ilişkileri. Sonra da yüreği ezilmiş, kalbi incinmiş, onuru kırılmış, aşka inancı kalmayan, insanlara asla güven duymayan ve psikolojisi bozulmuş insanların günümüzde bir hayli arttığına tanık oluyoruz.

Sevgiyi, aşkı ne olur bu kadar basite almayın. Çünkü kolay bulunmuyor gerçek sevgi ve bir insana sadece laf olsun diye çabucacık aşık olunmuyor. Sevgiyi eğer gerçekten yakalamışsak kıymetini bilelim bu sevgimizin ve sevdiğimizi lütfen el üstünde tutalım. Sudan sebepler uğruna aşkımızı harcamayalım. Çünkü sevmeden yaşanmaz bu hayatta, sevilmeden hayatın bir anlamı olmaz. Sevgi en büyük hazinemiz bizim, yaşama tutunmak için tek gayemiz.

Sevginizi korkmadan, yüreklice söyleyebilmeniz, gurur yapmamanız, ömrünüzden küslükle geçecek günler çalmamanız, sevginizi asla yarına ertelememeniz ve değerinizi bilen biri tarafından çok sevilmeniz dileğiyle, kalbiniz kıymet bilenlere emanet olsun sonsuza kadar...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Seda Kağıtcı Arşivi