Bunalım, demokrasi ve katılımcılık

1929 doğumlu Ralf Gustav Dahrendorf, ülkemizde sosyal bilimler alanında çalışanlar dışında yeterince bilinmeyen bir Alman kökenli İngiliz sosyolog, düşünür, siyaset bilimcisi ve politikacıdır. Türkçe olarak yayınlanmış, Antonio Polito ile yapılmış bir söyleşiyi içeren “Demokrasinin Bunalımları” isimli bir kitabı var. En ünlü eserleri arasında 1959’da yayınlanan “Sanayi Toplumunda Sınıf ve Sınıf Çatışması” çalışması yer alır. Bu kitabında Karl Marx’ın sınıf ve çatışma konusunu tarihsel bir zaman dilimine bağlı olarak dar kapsamda ele aldığını öne sürer. Ona göre; sınıflara ilişkin temel farklılıkları mülkiyette değil, sınıf farklılığının kendisinde aramak gerekir. Bana her zaman ilginç gelen bir yaklaşımı da; sanayi toplumunda çatışmanın sadece sosyal sınıflar arasında değil, bu toplumun her noktasında var olduğunu söylemesidir.

Dahrendorf’tan söz etmemin bir nedeni var. Sosyal bilimlerde çok geniş ilgi alanı olan Dahrendorf, demokrasi kültürünün yeni açılımlara yöneldiği 1990’lı yılları yurttaşlığın on yılı olarak isimlendirir. Gerçekten reel sosyalizmin yıkılmasından sonra on yıl içinde yurttaşlık ve demokrasi için yurttaşlık eğitimi konusunda tarihsel gelişmelere bağlı ciddi çalışmalar yapıldı. Ama ne yazık ki; bu yeni yaklaşımların ve özellikle demokrasi için yurttaşlık eğitimi konusunun, ülkemize yeterince yansıdığını söylemek zor.

İlköğretim ve lise düzeylerinde ise muhtemelen yurttaşlık ve demokrasi eğitimi, sosyal bilimler dersinin sınırlığı içinde veya sosyal kol çalışmaları gibi işlerliği yeterli olmayabilen ortamlarda geçiyor. Eğitimin, tümüyle bir sonraki sınavı kazanmak üzerine kurgulandığı bir sistemde, sınavda işe yaramayacağı düşünülen demokrasi ve yurttaşlık eğitimine ilgi gösterilmesi de beklenmez. Dolayısıyla demokrasi ile yurttaşlık bilgi ve deneyimi konusundaki zafiyetimiz, özellikle son 50 yılda geliştirdiğimiz ‘kolaycı ve ucuzcu’ yaşam modelinden kaynaklanıyor. Bu nedenle; demokrasi eğitimi konusundaki sorunlarımızı aşmak için yaşam modelimizle ilgili iyileştirmeler ve geliştirmeler yapmamız gerekiyor. Gerçi bu tespit, biraz “Yumurta mı tavuktan, tavuk mu yumurtadan?” türünde bir yaklaşım oldu ama ne yazık ki, işin gerçeği bu…

Dünyada demokrasi eğitiminin, demokrasi için yurttaşlık gibi bir bağlamda ele alındığından söz etmiştim. Bu konuda çalışma yapan düşünürler, özellikle anayasal yurttaşlık kavramına vurgu yapıyorlar. Bu çerçeveyi ifade ederken de; sözü, yurttaşların hakları ve sorumluluklarını ifade eden bir yeni sosyal sözleşme fikrine bağlıyorlar. Sonuçta; demokrasi için yurttaşlık eğitimi ile birlikte vatandaşların yeni sözleşmeyi oluşturmak için yeterli farkındalık, bilinç, birikim ve olgunluğa erişmesi hedefleniyor. Çünkü bir sözleşmenin yaratılmasından, varlığından ve meşruiyetinden söz edebilmek için tarafların bu konuda yetkinleşmiş olmaları gerekiyor.

Özel durumlar haricinde toplumun gelişimi, bir insan veya toplum mühendisliği projesi olarak görülemez. Çoğu zaman toplumda denetlenemeyen faktörlerin etkisiyle doğa gibi toplum da bizim sübjektif niyetlerimiz dışında bir ilerleme yolu seçer. Bu nedenle toplumun demokratik ilerlemesinin de büyük ölçüde kendi iç dinamikleriyle oluşması gerekir. Bireyler veya kurumlar olarak bizim yapabileceğimiz, bu süreçte yer alan aktörlerin kapasitelerinin artırılması ve süreçte yer almaları için teşvik edilmesi olabilir. İşte; demokrasi eğitimi tartışmasını var eden ana fikir budur.

Yeni bir sosyal sözleşme, toplumun yeni bir aşaması demektir. Böyle bir aşamayı hedeflemek bir hayal midir? Toplumda giderek sayıları artan öznelerin rekabeti, bir dayanışma ruhu ile birlikte hamur edilebilir mi? Bir sonraki sosyal aşamaya geçebilmek için demokrasi ve yurttaşlık eğitimi, bunu sağlayabilecek uygun bir araç mıdır? Eğer halkın karar ve yönetim süreçlerinde yer alabileceği bir katılımcı demokrasi modeli geliştirilebilirse, topluma ve geleceğe güvenmek ve bu hayali gerçekleştirmek için ‘iyi’ bir nedenimiz var demektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gürcan Banger Arşivi