Seda Kağıtcı

Seda Kağıtcı

Daha az eşya, daha çok özgürlük...

Ah biz kadınlar almaya, moda diye tüm paramızı rengarenk kıyafetlere, çeşit çeşit ayakkabılara, şık çantalara yatırmaya ne kadar da meraklıyız. Doğamızda mı var, yoksa çok mu doyumsuzuz acaba onun için mi hep alışveriş yapıyoruz? Gardırobumuz pek çoğumuzun kim bilir ne zaman aldığı ama doğru dürüst pek giymediği kıyafetlerle dolu.

Toplum olarak hepimizde bir tüketim çılgınlığı... Boşa harcanan paralar, gardırop kirliliği, kafa karışıklığı, eşya fazlalığı... Ama sorsanız gene de bu kadar kıyafet içinde bir yere giderken ne giyeceğimizi bilemeyiz. Doğru dürüst giyecek bir şeyim kalmamış deriz. Sanırım pek çoğumuz bu konuda biraz nankör ve benciliz. Şimdi, her kadın aynı değil diyor belki bazılarınız. Ama ben tabiiki genelleme yapıyorum, çünkü kendimden biliyorum, belki de haddim olmayarak da olsa birazda hemcinslerim adına konuşuyorum.

Toplumdaki moda ve tarz takıntısını bir kenara bırakıp 'kapsül gardırop' fikri ile tanışmamızın vakti geldi de çoktan geçiyor bile. Birkaç sene önce moda oldu bu kapsül gardrop. Mesela zamanında Steve Jobs'u, Bill Gates'i yada ünlü modacıları, politikacıları neden hep aynı kıyafetlerle gördüğünüzü merak ettiniz mi hiç? İşte cevap minimalizm ve kapsül gardrop. Hem zamandan tasarruf, hem yorucu değil, çok da anlamlı. Madde madde faydalarını sıralayacak olursak;

Çok daha az sayıda karar vermek: Gün boyu önemli kararlar vermesi gereken bir kişinin yalnızca sabahları 'bugün ne giysem?' kararını bile ortadan kaldırması demek zihinde sağlanan daha çok boş yer ve gün içinde daha yüksek üretkenlik demek. Örneğin Amerika Eski Başkanı Barack Obama daima gri veya lacivert takım elbise giyerdi. Facebook'un yaratıcısı Mark Zuckerberg'in de aynı mantıkta olduğu hepimiz tarafından rahatça gözlemlenir. Onun da kıyafeti hep aynıdır. Tıpkı bir üniforma gibi...

Boşa harcanan daha az zaman: Sahip olduğumuz eşyaların aslında bize ne kadar fazla ayak bağı olduğunu onlardan vazgeçene kadar anlamayız. Ama bunu başarabildiğimiz zaman kendimizi çok daha özgür hissederiz. Project 333 adında bir kişisel gelişim konsepti insana 3 aylık bir süre zarfında sadece 33 parça giyim ürünü kullanmayı öğütlüyor. İnsanın gardırobunu kısıtlaması demek, sabahlarının çok daha kolay, hızlı ve etkili olması demek. Ayrıca bu ona zamanını da hediye ediyor. İşler böyle olunca stres seviyesi de gözle görülür bir biçimde düşüyor.

Harcanan enerjiden tasarruf: Kıyafet dolabını küçültmek, daha az bakım, daha az düzenleme ve daha az etrafı karıştırma anlamına geliyor. Elbette çok daha az çamaşır yıkama, asma ve ütüleme de bunlara dahil. Yani her yönden kârdasınız.

Kapsül gardırop konsepti sayesinde daha derli toplu ve iyi hissetmek de mümkün: Çünkü çok daha az seçenek olmasına rağmen, bu seçeneklerin çok daha kaliteli, işe yarar ve çok yönlü parçalar olması insana bir rahatlık sağlıyor.

Elbise dolabı ile doğru orantılı olarak azalan giderler: Dolaplarımız nadiren giydiğimiz kıyafet ve ayakkabılar ile dolup taşar. Tüm dünyaya bakacak olursak ise tüketim çılgınlığının artışıyla giyime yapılan yıllık kişi başı masraf her geçen gün daha çok artış göstermekte. Ama kapsül gardırop fikri ile yaşamak demek, hem yapılan israfı hem de yanlış satın alınan yada ihtiyaç duyulmayan ürünlerin gereksiz masrafını ortadan kaldırıyor.

Kendi sahip olduğumuz eşyaların derinliğinde boğulan bir toplum haline geldiğimiz doğru!.. Özgürlüğü ve huzuru belki çok da uzaklarda aramamak gerek. Daha az kıyafetle ama daha çok doğru kombinle de güzel giyinip şık görünebilir ve mutlu olabiliriz. Ben denemeye karar verdim, peki ya siz?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Seda Kağıtcı Arşivi