Deniz Kaplan’a!

Yıllar yıllar önceydi…

Mesleğe yeni başladım denilebilir.

Derdimiz sahada haber toplamak…

Üst makamlardaki kişileri çok da tanımayız zaar.

O zaman haber piyasası daha zor, haber atlatma moda, şimdi o kadar kalmadı, ne görsek, neye tanık olsak çekiyoruz.

Büyükşehir Belediyesi’nin altında bir salonda o dönem gündem de olan “kentsel dönüşüm projesi” tanıtılacak.

Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’de orada…

O esnada vatandaş, Büyükerşen’e dönüşümle ilgili tepkilerini dile getiriyor.

Ben de tanık oldum ya elbet, çekiyorum birkaç kare…

Sorun orada iki gazeteci olmamız.

Zayıf yakalıyorlar, zaten bu tarz kişilerin en belirgin özellikleri zayıf kişilerin üzerine giderler.

Neyse…

Buraya kadar sıkıntı yok!

Sıkıntı sonrasında başlıyor.

Büyükerşen o esnada olgun davranıyor, hiçbir tepki vermiyor, olağan buluyor.

Gazeteci işini yapıyor sonuçta değil mi?

Ne diyecek?

Enteresan kısmı, ismini sonradan öğrendiğim Deniz Kaplan devreye giriyor.

Çok asabi, çok sinirli…

Çok fevri…

Anlatamam, gözlerinden ateş çıkıyor, sanırsınız, elimizde sopalarla kavgaya gitmişiz.

Fotoğraf çekiyoruz alt tarafı!

Senin de bir zamanla yaptığın gibi!

Ne çekiyorsun falan” yapıyor el kol hareketiyle, anlamıyorum, devam ediyorum çekmeye.

Tanımıyorum kardeşim birde!

Bir tanıt kendini değil mi?

“Ya kardeşim bende sizin gibi yıllar önce fotoğrafçıydım, iyi bilirim, gazetecilik zordur, streslidir ama sonra kendimi belediyeye attım, epey de yükseldim” falan filan de!

Hani fotoğrafçıyım demek zor geliyorsa sonradan kendini gazla, abart, yukarıdan bakıyorsan bile bir sempatik bak!

Çaktırmadan bak!

Şirin gözük, sevimli ol, bir gül, güler gibi falan yap!

Özel kalem demek bir nevi iletişim de değil mi?

Ama o ne yapıyor?

En son üstüme doğru yürüyor.

Yemin!

Valla!

Şaka değil!

O esnada ben geri adım atmasam çok tuhaf olaylar yaşanabilir.

İnanır mısınız bana çok dokunuyor, o esnada tepkisiz kalıyorum, beklemiyorum ve inanamıyorum, çok kızıyorum kendime!

En önemli özelliğim de odur, jeton ben de geç düşüyor.

Ama haksızlığa da yine de yanıt veriyorum.

Haberi yazıyorum, haberin sonuna da tek bir cümle ekliyorum.

Öte yandan Büyükşehir Belediyesi Özel Kalem Müdürü Deniz Kaplan’ın tanıtım esnasında kadın muhabirin üzerine yürümesi dikkat çekti.

Ama sen misin onu yazan?

Vay halime?

Bir hafta kadar ne stresler yaşıyorum, ne badireler atlatıyorum.

Birde bana sorun.

Rahmetli Oğuz Türkmen’in telefonu susmuyor, “Siz kimleri çalıştırıyorsunuz bünyenizde, bu cümleyi o yazamaz kardeşim” bile demişler!

Köşe yazarları yazdı, bana destek olan meslektaşlarım oldu.

Sonra CHP İl Başkanı Sinan Özkar aradı, onun adına özür falan diledi, o neden diledi onu da bilmiyorum ama konu kapandı bir şekilde…

Sağ olsun, Oğuz Türkmen’de arkamda durdu!

Burada da şanslı sayılırım.

O konuda da kendisine bir teşekkürüm hep vardır.

Sadede gelecek olursam…

O zamanlar Özel Kalem Müdürü şimdi ise Genel Sekreter Yardımcılığına kadar yükselen Deniz Kaplan hiç mi değişmez?

Yıllar hiç mi bir şey katmaz be kardeşim?

Hiç mi hümanizm üzerine bir kitap okumaz?

Hiç mi Yunus Emre’yi ziyaret etmez?

Hiç mi bir her tarafa gezi düzenleyen Kaplan, bir gezide de ben bir Mevlana’ya uğrayayım demez.

Geçmişinden gocunacağına işçinin, emekçinin hakkını gözetseydin keşke!

İnsanlara yukarında n bakacağına bir işçiyi samimice dinleseydin keşke!

Yunus’lar, Mevlana’lar, Pir Sultan Abdallar anlatırdı sana özü, doğruyu, insan sevgisini…

Hakkı, yolu, yoldaşlığı!

Benim sana dostane tavsiyem…

Belediye çalışanlarının hakkını ver!

Ne demiş eskiler:

“Alma mazlumun ahını çıkar, aheste aheste!”

He birde, yıllar geçti ama anladın şimdi değil mi?

Özge yazamaz dediğin o tek cümleyi Özge yazmış.

O zaman makamına güvenme, kimseyi de hor görme kardeşim!

Hadi iyi günler!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Özge Zaim Arşivi