Buğrahan Doğangil - DUVAR

Buğrahan Doğangil - DUVAR

Ekonomik Boykot Doğal Bir Tepkidir

Türkiye’de hükümetin Ekrem İmamoğlu ve Cumhuriyet Halk Partisi başta olmak üzere muhalif kesimi hedef alan sivil darbe girişimine yönelik eylemler devam ediyor. Bu eylemlerden en dikkat çekicilerinden biri de CHP Lideri Özgür Özel’in çağrısıyla başlatılan “ekonomik boykot” hamlesi oldu.

Birkaç gün önce başlatılan boykot hamlesi 2 Nisan Çarşamba günü ülke geneline yayılan bir genel boykotu beraberinde getirdi. Muhalif kesim 2 Nisan günü alışveriş yapmayarak sermayeye ve hükümete bir mesaj gönderme işine girişti. Bu oldukça anlaşılabilir bir durum ancak; Erdoğan ve hükümete yakın kesimler bu hamleyi milli ekonomiye darbe girişimi olarak niteliyor.

Sayın Cumhurbaşkanı yalnızca 2 ay kadar önce;

“Pahalı ürün satanları dize getirecek etkili yöntemlerden biri boykottur. Fırsatçılık yapanlara karşı en büyük kozumuz, satın almama özgürlüğünü kullanmaktır.” diye bir açıklama yapmıştı oysa ki. Yine, AKP hükümetinden ve hükümete yakın isimlerden, geçtiğimiz yıllarda, hatta son dönemde İsrail ile ilişkili firmalara boykot çağrıları gelmişti.

Boykot hükümetin tırnak içinde işine geldiği mevzularda olunca son derece doğal ve olması gereken bir durum şeklinde karşımıza çıkıyor. Ancak muhalefetin başlattığı boykot kampanyası tamamen siyasi olarak ele alınıyor ve hükümet cephesinde, hükümeti yıkmaya, hatta ülkeyi bitirmeye yönelik bir hamle olarak ele alınıyor. O zaman şunu sormak lazım, “Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu?”

Vatandaşlık hakları kişilere veya kurum/kuruluşlara göre mi değişkenlik gösteriyor? Bunun izahını yapamazsanız verdiğiniz tepki de çok havada kalır.

CHP’nin boykot çağrısı hepinizin bildiği gibi Ekrem İmamoğlu ve beraberinde birçok CHP’li belediye başkanı, bürokratın haksız gerekçelerle tutuklanması, Zafer Partisi Lideri Ümit Özdağ gibi muhalif siyasetçilerin gerekçesiz içeride tutulması gibi olayların üst üste gelmesiyle vücut buldu.

Tüm bunlara tepki gösteren milyonlarca insan sokaklara dökülürken, sosyal mecralarda eleştirilerini hükümete yöneltirken sessiz kalan veya hükümeti destekleyen sermaye üyeleri haliyle göze battı. Üzerine bir de bu sermayedarların medya ayakları milyonların sokaktaki, meydanlardaki adalet çığlıklarına kulak tıkayınca ekonomik boykot hamlesi aslında kendiliğinden oluştu.

Özgür Özel göz göre göre gelen bu hamleye sadece çağrısıyla aracı oldu demek hiç yanlış olmaz.

Dünyanın farklı yerlerinde, farklı zaman dilimlerinde gördüğümüz ekonomik boykot hamlesi Türkiye’nin şu an bulunduğu durum içinde gayet doğal bir tepki hareketidir. Kimse kişilerin en doğal hakkını kullanmasına da mani olamaz. Bir günlük genel boykot ülkeyi de batırmaz bunca yıldır emekçilerin sırtından geçinen sermayedarları da fakr u zaruret içine düşürmez. Bu nedenle insanların adalet için, haksızlıkların son bulması için ortaya koyduğu bu refleksi kimse ajite malzemesi haline getirmesin.

“Aman bunlar ülkeyi batıracak, devlete saldırı var, hükümete saldırı var. Dış güçler vs. vs.” masallarını bir kenara bırakın. Halkın iradesine saygı duymazsanız, halk da size gayet böyle bir tepki verebilir.

Ben Erdoğan ve hükümet cephesinin bu boykota bu denli sert tepkiler vermesini büyük bir korkunun dışa vurumu olarak nitelendiriyorum. Çünkü büyük devrimler, büyük halk hareketleri, böyle örgütlü ve mantıklı hamleler ile başlamış ya da gövdesini bu tarz hareketlerle güçlendirmiştir.

Bugün de Erdoğan hükümetinin korkusu ve sert tepkisi tamamen bu nedenledir. Tekrar söylüyorum millet iradesi her şeyin üstündedir. Milletinden korkan bir iktidarın da kendini böyle savunması normaldir. Halkın gücünü hafife alanların zihnine bu boykotla gelen mesaj iyice kazınmıştır diye düşünüyorum…

Herkese mutlu günler diliyorum, sevgiyle kalın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Buğrahan Doğangil - DUVAR Arşivi